Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Günah teşhircileri ve tacirleri

Günah teşhircileri ve tacirleri

Saudia yani Suudi Arabistan Havayolları çalışanlarından birisinin Lübnan kanalı LBC'ye yaptığı günah ifşaatı veya açılımı Suudi Arabistan'da dinmek bilmeyen bir kasırgaya yol açtı.

Mazin Abdulcevad'ın gizli kalmış günahlarını teşhir eden ve bu yolla insanları yoldan ve baştan çıkaran beyanlarına yer vermesi nedeniyle LBC Kanalı'nın Cidde'deki bürosu kırmızı mühürle mühürlendi. Kırmızı noktalı programların sezayı cezası herhalde bu olmalı. Suudi Arabistan yönetimi bu tür programlar için önlem alırken halk da programdan şikayetçi oldu. 100 kadar kişi ortak bir dilekçe ile resmi otoritelere başvurarak günah ve rezalet teşhircisinin cezalandırılmasını istediler. Mazin Abdulcevad, Suud basınında 'el mücahir bi'l masiye' yani günahını faş eden adam lakabıyla anılıyor. Yaptığı aslında büyük bir cüret ve serkeşlik. Lakin günümüzde cüret, cesaret olarak nitelendiriliyor ve bu tarz fiillere olumlu anlamlar yükleniyor. Eskiden birisi birisini kapı veya cam aralığından dikizlediğinde buna röntgencilik ve dikizcilik deniliyordu. Şimdi ise insanlar kendilerini dikizletiyorlar. Buna da frikik vermek deniliyor. Gerçekten de günümüzde cesaret kavramında ve medlülünde anlam kayması yaşandı. Şimdi cesaret merd-i Kıpti misalindeki gibi sirkatini söylemek haline geldi. Meşhur darb-ı meselde olduğu gibi merd-i Kıpti şecaatini arz ederken sirkatini söyler. Şimdi namus kurtarmak ve uğrunda gözü pek davranmak cesaret değil töre vahşeti olarak anılır oldu. Töre meselesinde de elbette ki doğrular ve eğriler var. Lakin son kale olan toplum duyarlılığı da böylece törpülenir oldu. Sözgelimi meşhur sosyologlardan Şerif Mardin durduk yerde bir mahalle baskısı kavramını ortaya attı. Böylece toplumsal duyarlılığı biraz daha aşındırdı. Aslında bu töre cinayeti demek gibi bir şeydi. Halbuki, toplumsal yozlaşmaya karşı kademe tedbirler alınması lazım. Ferdi bazda alınacak tedbirler var. Toplumsal ve içtimai bazda başvurulacak tedbirler var. Bir de devletin alacağı tedbirler var. Her kademede ihmal edilen tedbirler daha üst kademede başvurulacak tedbirleri akim ve geçersiz kılacaktır.

Ferdi, içtimai ve devlet sisteminde alınacak tedbirler bütününe Zülkarneyn Seddi denilebilir. İslamiyet manevi yapısıyla bu Seddi tahkim etmiştir. Lakin kıyamete doğru yapının eskimesiyle birlikte bu setten tuğlalar ve duvarlar yıkılmakta ve toptan bir çöküntü tehlikesi belirmektedir. Zülkarneyn Seddinin yıkılmasıyla birlikte toplumun manevi dokusu bozulacağından ve içtimai sigorta atacağından dolayı günahlar Ye'cüc ve Me'cüc'ü davetiye çıkartacak bu da zeminde ve yeryüzünde kargaşayı tetikleyecektir.

Toplumsal çöküşün yasaları vardır. Bu yasalara seküler zaviyeden bakmak mümkün olduğu gibi dini zaviyeden de bakmak da mümkündür. İbni Haldun'un Mukaddimesi bu yasalara sosyolojik zaviyeden bir bakıştır. Günümüzde de Paul Kennedy gibi tarihçiler İmparatorlukların Yükseliş ve Düşüşü gibi kitaplarında toplumların ve imparatorlukların çöküş yasalarınına bakmışlar ve tarihin seyrini izleyerek bu yöndeki Sünnetullah kaidelerine ulaşmışlardır. Sosyal zulüm ve mezalim yıkılışın en büyük sebepleri arasındadır. Bunun da arazları ve sendromları vardır. Rüşvet almak, güvenlik güçlerinin aşırı şişmesi, kemmiyetçe artması, vergi (müküs) mezalimi ve eşitsizliği bunlar arasındadır. Faslı muhaddislerden Ebu'l Feyz Cafer el Kettani adeta Paul Kennedy'nin Müslüman karşılığıdır. Bu kitabında İslam devletlerinin ve toplumlarının itila yani yükselme ve düşüş yasalarını incelemiştir. Nasihatü Ehli'l İslam kitabında yaklaşık olarak 11 yasa ve kural saymıştır. Bu kuralların onuncusu et tecahür bilmünkerattır. Yani fıskı ve fücurun alenileşmesi ve günahların serrişte ve teşhir edilmesi ve günahlarla övünülmesidir.

Bu bağlamda, Saudia görevlisi Mazin Abdulcevad ile Mehmet Ali Erbil arasında bir fark olmasa gerek. Dolayısıyla mücahere yani günahların alenileştirilmesi toplumları yozlaştıran, çökerten ve yıkılmasına zemin hazırlayan bir süreçtir. Toplumlarda günah teşhircileri ne kadar arttı! Bunun artması oranında da günahların teşhiri kanıksandı ve halk da bunu içselleştirdi. Tepkinin devamı aslında sağlık işaretidir. Halk da kanıksadıkça günah tacirlerine iş çıkmaktadır. Reyting ve izlenirlik oranı ve bunun getirdiği reklam pastası nedeniyle devreye uydu kanalları girmekte ve bu tür programları özendirmektedir. Bu açıdan muhafazakar addedilen Arap toplumlarında Biri Bizi Gözetliyor tarzı Star Akademi ve Taş Ma Taş gibi programlar yaygınlaştıkça yaygınlaşıyor, azgınlaştıkça azgınlaşıyor. Günaha çağrı programları da toplu bir felakete davetiye çıkarmaktadır. Bu çağrılar Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle es-saddu an sebilillah (Allah yolundan saptırma) manasını kapsamaktadır. Peygamberimiz bir hadislerinde: "Feküllü ümmeti muafa illal mücahirin' buyurmuşlardır. Yani günahlar teşhir olunmadıkça İslam toplumu güvendedir. Aksi taktirde, günah legalleşiyor, meşrulaşıyor. Bugün Mazin Abdulcevad gibi insanları ve LBC gibi kanalları gördükçe İslam toplumlarının afiyetlerini kaybettiklerini söyleyebiliriz. Afiyet gittiğinde de felaket kapıya gelmiş demektedir. Günahlar kapalı kaldığı müddetçe Allah'ın azabı da askıda kalıyor. Günahlar cehri ve aleni hale geldiğinde ise Allah'ın azabı askıdan iniyor; patlak veriyor ve yaş kuru demeden her şeyi önüne katıp kasıp kavuruyor. İmam Malik'in Muvatta'sında Ömer Bin Abdulaziz'e atfedilen bir söz şöyledir: Cenab-ı Hak genelin günahı yüzünden has kullarına azap etmez. Bunun istisnası şudur: Münker ve günah aleni hale gelirse bütün insanlar cezaya müstahak hale gelmiş olurlar. Dolayısıyla tepki canlılık işaretidir. En azından bunu kaybetmeyelim. Tepki herkesin sigortasıdır. Batılı tasvir, saf zihinleri idlal eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi