Faruk Çakır

Faruk Çakır

Bir saniye!

Bir saniye!

Muhalif ya da muvafık bütün gazetelerde hemen hemen ortak bir haber yer aldı. Buna göre Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın Amerika ziyaretiyle, daha önce İsrail ile aramızda geçen “Bir dakika / One minute” krizi sona ermiş.

Hatırlanacağı üzere son Davos toplantısında Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı arasında Filistin konusunda tartışma çıkmış ve Erdoğan, “One minute / Bir dakika” diyerek İsrail Cumhurbaşkanı Peres ve oturumun yöneticisine tepki göstermiş, itirazları dikkate alınmayınca da “Benim için Davos bitmiştir. Bir daha Davos’a gelmem” diyerek Davos’u terk etmişti.

Başbakanın o günkü hareketi hem içeride, hem de dışarıda çok tartışıldı. Gazze başta olmak üzere komşu İslâm ülkelerinde Erdoğan posterleriyle mitingler yapıldı vs. Amerika’ya gerçekleştirilen son ziyaretle birlikte bu ‘süreç’in sona erdiği ifade ediliyor ki, bunu da sadece muhalif gazeteler değil, ‘hükümet yanlısı’ olduğu ifade edilen gazeteler de yazıyor.

“Bu kanaat nereden çıktı?” diyenler olursa, özetlemeye çalıştığımız şu habere bakabilir: “Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte geldiği New York’ta kaldığı The Plaza Oteli’nde, aralarında Abraham Foxman’ın ulusal direktörlüğünü yaptığı ‘İnkâr ve İftiraya Karşı Birlik’ (Anti Defamation League- ADL) kuruluşunun da bulunduğu New York ve Washington merkezli önemli Yahudi kuruluşlarının temsilcileriyle görüştü. Toplantının iyi geçtiği, Yahudi cemaati temsilcilerinin Başbakan Erdoğan’a çeşitli konularda soru sordukları öğrenildi. Kalabalık bir Yahudi grubunun (Yaklaşık 50 kişi) katıldığının gözlemlendiği toplantıda, Erdoğan’ın Yahudilerin yeni yıllarını kutladığı bildirildi.” (Gazeteler, 23 Eylül 2009)

Erdoğan’ın New York’a gidişinde ilk olarak Yahudi temsilcilerini kabul etmesi, onları çok memnun etmiş. ADL Başkanı Foxman “One minute” krizinin artık tarihe gömüldüğünü söylemiş ve “Erdoğan da, biz de bu konuyu açmadık. New York’a gelir gelmez ilk önce bizi kabul etmesi bize verdiği önemi göstermiştir” demiş. (Cumhuriyet, 23 Eylül 2009)

Elbette devletler arasında da zaman zaman tansiyon yükselir, zaman zaman da düşer. Fakat nasıl ki tansiyonun yükselmesi için bir sebep gerekiyorsa, düşmesi için de yeni bir sebep gerekir. “Bir dakika” tepkisinden sonra ne değişti ki “kriz” geride kalmış oluyor? İsrail’e gösterilen tepki, Gazze’de Filistinlilere yaptığı zulümdü. “Fiilî savaş” sona ermiş gibi görünse de, İsrail’in Filistinlilere revâ gördüğü zulümde bir gram azalma olmamıştır. Olmadığına göre krizin de sona ermemiş olması gerekirdi.

İsrail’e karşı haklı bir tepki ortaya konulduğuna göre, devamı gelmeliydi. Tâ ki İsrail, zulmünden vazgeçene kadar. Bu tepki, İsrail’in zulmünü sona erdirmesi için ortaya konulmamış mıydı? Zulüm sona ermediğine göre, tepki niçin sona ersin?

Şu sorunun doğru cevabını da bulmak durumundayız: ‘Krizin sona ermesi’ kimi ya da kimleri sevindirecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi