Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kendini aydın zanneden cahiller

Kendini aydın zanneden cahiller

Ahiret gününe inananlar için Müslüman olmak önemli bir nasiptir. Müslüman kalmak ise ayrıca çok çok önemli bir nasiptir. Önüne gelen; “Ben de Müslümanım” diyor ama fitne ve fesat yaymaya gelince, görünmeyen şeytanları aratmıyor. O zaman insanlar soruyor; “Bu nasıl Müslüman” diye.
Burada kimsenin dinini ve Müslümanlığını sorgulayacak ve tartacak değilim. Ayrıca böyle bir vazifem de yok. Ne bir yetkim ne de gücüm var. Gücüm olsa kendi Müslümanlığımı sorgular ve “Daha iyi nasıl Müslüman olabilirim” diye derdime derman olmaya çalışırım.
Güzel dinimiz İslam; “akıllı, mantıklı, düşünen, araştıran, yaratılmış olduğunu bilen, bütün yaratılmışların bir Allah’a muhtaç olduğuna inanan; ibadetinde, çalışmasında, özründe, kabahatinde, velhasıl bütün ilişkilerinde, aldığı ve verdiği her nefesinde, Allah’ın kendisine yoldaş olduğunu idrak eden insanların dinidir.”
İşte bu çerçevenin dışında kalan Müslüman görünümlü kişi ya da kişilere; “Henüz İslam’ı idrak edememiş insanlar” denilir. İslam öncesi dönemler, kendini “aydın” zanneden böyle cahillerle doluydu. “Ebu Cehil” bunlardan biriydi. Tabii bu cahillerin kökü, o dönemde kurumadı. Nesilden nesile bugüne kadar geldi, kıyamete kadar da gelecek.
Dünyada kaç milyar insanın yaşadığı net olarak bilinmiyor ama 5 milyarın üzerinde olduğu söyleniyor. Bu nüfusun yarısı Müslüman’dır. Zenginiyle, fakiriyle, bilginiyle, âlimiyle, çalışkanıyla, tembeliyle, her renkten, dilden, sınıftan, kültürden, siyahından, beyazından bütün Müslümanlar; peygamberlere, sahabelere, evliyalara, velilere, din bilginlerine, din önderlerine inanır ve güvenirler.
Bir Müslüman’ın herhangi bir İslam büyüğünü bizzat tanıması şart değildir. O İslam büyüğünün söyledikleri; Din-i İslam’a, Kur’an’a ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetine ters düşmüyorsa, o İslam büyüğü, bütün dünyada makbuldür ve kabul görür. İslam kültüründe, Kelime-i Şahadete muhalefet etmeyen her Müslüman baş tacıdır.
Müslümanlıkla şeref bulmamış insanların akılları gözlerindedir. Çünkü böyleleri, her şeye madde olarak bakar ve öyle inanırlar. “Yaratan’ı devre dışı bırakıp, yaratılmışların yarattığını zannederler.” Bu da onların cahilliklerini ortaya koyan önemli özellikleridir.
Oysa sadece İslam dininde değil, diğer inançlarda da mutlaka bir “Yaratıcı” inancı vardır. Hatta Hıristiyanların büyük bölümü, artık yavaş yavaş Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olmadığı fikrinden vazgeçmeye başladı ve Kelime-i Tevhid çerçevesinde iman eder oldular. Yani ateistler ve münafıkların dışında hemen her insan; elle tutulmayan, gözle görülmeyen fakat iman edilmesi gereken bir yaratıcının varlığını kabullenir oldular.
Sözü şuraya getirmek istiyorum. Başbakan R. Tayyip Erdoğan, bu ülkenin bir evladı, bu toprakların yetiştirdiği bir insan olarak, konuşmasında bazı isimleri zikretmiş ve isimler arasında, Bediüzzaman Said Nursi’yi de anmış. “Helal süt emmiş, helal ekmek yemiş” hiç kimsenin bu isimden rahatsız olması beklenemez. Maalesef kaç gündür; “Niye o ismi andın” diye Başbakan’a yapılmadık hakaret kalmadı.
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Nazım Hikmet’ten de söz etti. Bir kısım cahillere göre; “Nazım olur ama Said Nursi olmaz.” Şimdi bunun adı; “cahillik değil de nedir peki?” Şahsım olarak Nazım Hikmet’in Nazım severlere göre çok daha vatansever olduğuna inanıyorum. Okuduğum kadarıyla Nazım eserlerinde, Nazım severler kadar dine ve diyanete düşman değil. Ama Nazım severlerin Said Nursi ismine tahammülleri yok.
Kısacası kendini aydın zanneden bu cahillere şu hatırlatmayı yapacaktım: Bugün dünyanın ve Türkiye’nin herhangi bir noktasında yaşayan herhangi bir Müslüman’a “Bediüzzaman Said Nursi’yi nasıl bilirsiniz” diye sorsanız, eğer o kişi Müslüman görünümlü münafık değilse ve “Mü’minler kardeştir” ayeti kerimesine inanıyorsa, “Bediüzzaman Said Nursi’nin, bütün ömrünü; ülkesi, milleti ve Din-i İslam için harcadığını” söyleyecektir.
Kendisini “aydın (!)” zanneden cahillere son not: Bediüzzaman Said Nursi’nin eserleri 45 dilde, 52 ülkede yayınlanmakta ve pek çok dünya üniversitesinde de ders olarak okutulmaktadır. Milat öncesi ya da sonrasından söz etmiyorum, bugünden söz ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi