Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Duvarın yıkıldığı gece

Duvarın yıkıldığı gece

Fransız Devrimi sağ ve sol kavramları üzerinden ideolojiler çağını açtı, üretti, kurulu düzenleri ve yapıları tarumar etti. Fransız Devrimiyle birlikte dini değerler dumura uğradı ve hayatın içinden çekildi ve yerine ideolojiler ve milliyetçilik geldi. Bunun sonucunda da çok yapılı ve anasır-ı ittihada dayalı yapılar birer ikişer çöktüler. 1989 yılında Berlin Duvarı çöktüğünde ve yıkıldığında Fransız Devrimi 200 yaşına girmişti. Ve Berlin Duvarıyla birlikte miadını doldurdu. Berlin Duvarı'nın yıkılması bu tarihi vetireyi ve süreci de bitirdi. 200 yıllık fasıla ve vetire veya küresel fetret devri kapanmış ve arizi devir sona ermişti. Sağ ve sol ve ideolojiler devri kapanmış ve geride genel anlamda din, sekülarizm ve milliyetçilik gibi değerler kalmıştı. Daha doğrusu Fransız Devrimi'nin örttüğü değerler küller altından yeniden dirilmişti. Bununla birlikte, Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından dini kurumlar yeniden geri dönse de dini canlanmanın geri döndüğüne dair fazla bir belirti görünmüyor. Yine de ideolojiler devrinin kapanmasıyla birlikte isteyenler için dinin önü açılmıştır. Belki duvarın yıkılmasını yirminci yılında kutlayanlar bile bunların anlamını bilmiyorlardı. Kimilerine göre bu yıkımı Gorbaçov ve reformları gerçekleştirmişti ve baba Bush gibiler de katkıda bulunmuşlardı. Helmut Kohl ise canla başla çalışmıştı. Bununla birlikte aslında kimse tarihin akışını kestirememişti. Dolayısıyla hepsi duvarın altında kalmıştır. 1918 yılında Ortadoğu'da uluslaştırma süreci başlatan ve düzen kuran ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında da Roosevelt ve Stalin ile birlikte Savaş sonrası Avrupa düzenini tesis eden Churchill, Soğuk Savaş'ın sonunu görebilmişti. Almanlar yerine Avrupa'yı Stalin'e peşkeş çeken Churchill, Demir Perde kavramının da mucididir ve bununla da kalmamış aynı zamanda 1980'lı yıllarda Rusların Orta Avrupa veya Doğu Avrupa'dan çekilebileceklerini öngörmüştür.

Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte Avrupa'nın iki kanadı yeniden birleşti ve dişleri sökülen Almanlar yeniden tarih sahnesine çıktılar. Fransız Devrimi'nden 200 yıl sonra Almanlar bir kez daha birleştiler. Böylece Churchill'in Avrupa'da kurmuş olduğu düzen sona erdi ve çöktü. Fakat Ortadoğu'da kurduğu sistem hala sürüyor lakin bu da Bush'ların yanlış darbeleriyle birlikte yıkılıyor ve can çekişiyor. Avrupa'da yıkılan Churchill sisteminin altından tarihe sürgüne gönderilen Almanlar çıktığı gibi Bush'ların Ortadoğu maceralarının altından da Türkler çıkacaktır. Paul Salim gibiler de bunu öngörmektedir. Bundan dolayı da Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra ortaya atılan öngörülerden birisi the Fourth Reich yani Dördüncü Reich dönemidir. Almanlar Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra dirildiler ve İkinci Dünya Savaşı'nın hem mimarları hem de mağlupları oldular. Onları ancak üç büyük güç durdurabildi ve 45 yıllık mağlubiyetten sonra yine Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla galipler safına geçtiler. Şimdi sırada Türkiye var. Ve Ortadoğu'daki köhne ve sahte Churchill sisteminin yıkılmasıyla birlikte altından Türkler çıkacaktır. Birinci Dünya Savaşı'nın mağlubu Osmanlılar, Bush'ların can vermek isterken istemeden yıktıkları Churchll düzeninin altından çıkacaklar. İşte onların da Ortadoğu'da ayak sesleri duyulmaya başlanmıştır ve buna da Neo Osmanlıcılık denmektedir. Bu anlamda Suriye ile sınırların açılması Ortadoğu'da görünmeyen duvarların yıkılması anlamına gelmektedir.

John Lucacs'a göre 21'inci yüzyıl, 1989 yılında yani Berlin Duvarı'nın (Rusların Afganistan'dan çekilmesi de) yıkılmasıyla başlamıştır. Bu doğrudur. Lakin 21'inci yüzyıl skala biçimindedir ve medeniyetlere göre renklenmekte ve miladı değişmektedir. Bu anlamda 1979 yılı da İslam alemi için 21'inci yüzyılın başlangıcıdır. Zira, 1979 yılı hicri 1400 yıla isabet etmiştir... Kisinger'e göre, 21'inci yüzyıl bu yılda başlamıştır. 1989 yılı genel olarak Batı açısından bir dönüm noktasıdır. 1979 yılı da İslam alemi için bir dönüm noktasıdır ve zira bu yıl düğüm yılıdır ve çok büyük olaylar bu yıla sığmıştır. Kabe'de Cüheyman, Mehdi iddiasıyla ortaya çıkmıştır. 11 Şubat 1979 tarihinde İran devrimi gerçekleşmiştir. Tam buna zıt bir surette Enver Sedat, Arap cephesini bölerek İsraille tek yanlı bir barış anlaşması imzalamış ve böylece Arap cephesinden ayrılmıştır. 2008 tarihi ise Toynbee'nin ifadesiyle durdurulan medeniyetin yeniden işlemeye başladığı tarih sürecinin başlangıç noktasıdır. 200 yıllık fetret döneminden sonra 2008 tarihinde Osmanlı ruhu Yeni Osmanlılık kalıbı çerçevesinde yeniden mayalanma ve dirilme safhasına girmiştir. Dolayısıyla Neo Osmanlıcılık için 21'inci yüzyıl Gazze saldırıları ve eksen kayması iddialarıyla birlikte 2008'de başlamıştır. Demek ki, 21'inci yüzyılın en az üç başlangıç tarihi vardır. 1979,1989 ve 2008. Soğuk Savaş'ın kanat ülkesi olan Türkiye 1989 ve 2008 kavşağında ve gergefinde eksen ülke olmaya doğru yükselişe geçmiştir. Bunun ayak seslerini 1988 yılında Amerikalı tarihçi Paul Kennedy haber vermiştir. Türkiye tekrar tabii mecrasına ve doğal yatağına geri dönüyor. Ve yine Türkiye düzen kurucu bir role soyunmaktadır. Bu tarihi bir süreçtir ve AKP kendini bu tarihi sürecin içinde bulmuştur. Yoksa tarihi sürecin mimarı ve yapımcısı pozisyonunda değildir. Zaten asıl süreç ondan sonra başlayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi