Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hukuk Herkese Lazım Ama Bunlar İmtiyazlı Olmalı

Hukuk Herkese Lazım Ama Bunlar İmtiyazlı Olmalı

Adalet ve merhamet duygusu bir bütündür. Merhamet olmadan adalet, adalet olmadan merhamet olmaz. İki duygu birbirinden ayrı tutulduğunda, ortaya bir yığın “adaletsizlik” ve “vicdansızlık” çıkar.
Adalet derken yasalardan söz etmiyorum, kanunlardan söz etmiyorum. Adaletten kastım, bir insanın önce kendisine karşı, sonra da çevresine karşı “merhametli” ve “adil” olmasından söz ediyorum.
Dünya insanlığı adaleti ışık hızıyla arıyor ama birileri de ışık hızıyla yok ediyor. çünkü bu tiplerin, başta kendileri olmak üzere, çevrelerinde olup biten hiçbir şeye tahammül edemezler. “Cüz’i iradelerini tanrılaştırıp”, “külli iradeye başkaldıran” zihniyet sahiplerinin, dünya insanlığına sunabilecekleri hiçbir insani projeleri yoktur.
Türkiye başta olmak üzere, dünyanın kargaşa ve kaosa muhatap olan devletlerinin başı işte bu sebeple dertten kurtulmuyor. Kendilerini sadece her türlü hak ve hukukun üstünde gören ve diğerlerine tepeden bakan zihniyetlerin sınırsız tatminsizlikleri, dünyayı belaya sürüklüyor.
Malum çevrelerin hukuk anlayışı, üç temel esası üzerine oturmuş vaziyettedir. Birincisi; “Halk çalışsın biz yiyelim.” İkincisi; “önemli olan bizim kazanmamız ve tok olmamız, diğerleri açlıktan ölmüş bize ne.” üçüncüsü; “Biz haklıyız çünkü güçlüyüz.”
Son olup bitenlere baktığımızda karşımıza bu üçü çıkmıyor mu? Haklı olsalar, dürüst olsalar, hakikaten bu milleti ve devleti düşünüp sevseler, halkımızdan hiç mi destek görmezler. Bu millet bu kadar saf mı?
Genetik yapısında “inkarcılık” olan insanların, adalet kavramına, hukuk kavramına inanmaları ve boyun eğmeleri mümkün değildir. İnkarcılık, sınırsız bir kavga, kaos ve kargaşa köprüsü olmaktan öte gitmez ve bu köprüden asla adalet geçmez.
İşte Türkiye’mizin başı bu inkarcı zihniyetlerle derttedir. Dünyanın neresinde olursa olsun, içinde yaşadığı toplumun değer yargılarını inkar eden herkes, o ülkede anarşi çıkarmaktan ve anarşizme hizmet etmekten başka mesaisi yoktur.
Darbelere, muhtıralara ve çetelere bakalım. Hangi birinin düşüncesinde, sözünde, eyleminde ülkeye ve millete hizmet vardır. Hangisinde ülkenin refahı ve mutluluğu vardır. Hangisinde memleketin ilerlemesi ve gelişmesi vardır? Elbet hiç birinde.
Peki, bu kişi veya kişiler veya örgütler, ne istiyorlar ki, milletin burnundan fitil fitil getiriyor, ülkeyi içeride ve dışarıda rezil ediyor, kavga ve kargaşaya meydan veriyorlar. Halkımızın bunlardan böyle bir talebi mi vardır?
Tarihi boyunca bu millet topraklarına sahip çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir. Henüz çanakkale’nin yıldönümü içerisindeyiz. Acaba malum çetelerin ailesinden çanakkale’de kaç kişi yatmaktadır.
Kurtuluş Savaşı’nda bu halk dişiyle tırnağıyla ülkesini savunurken, namusunu, şerefini, haysiyetini, dinini ve diyanetini koruma mücadelesi verirken, bu uğurda gazi ve şehit olurken, acaba bunların sülalesinden kaç kişi şehit veya gazi olmuştur?
Türkiye’nin sınırları belirlenirken çok ciddi bedeller ödenmiştir. Bugün ülkeyi karanlığa götürmek isteyen çetelerin hiç birinin bu bedelde emeği yoktur. Olsa böylesine millete ve devlete karşı merhametsiz ve vicdansız davranamaz, millet iradesine saygı duyarlar. Halk iradesine saygı duyabilmek için de “adalet ve merhamet” sahibi olmak gerekir.
Dünya insanlık tarihinde kazananlar hep “adalet ve merhamet” sahipleri olmuştur. Elbet her doğum sancılı olur. Adalet ve merhameti tesis etmek için de sancı çekilmesi gerekir. Türkiye bu adaletsiz ve merhametsizlerden arınacak ve milletimiz; istediği huzur ve refaha kavuşacaktır.
Umudu olmayanın yarını yoktur. Yarınlar umudu olanlarındır. “Adalet ve merhamet” duygusu, umutlu insanların en güçlü sermayesidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi