Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Korsanlara doğru pupa yelken

Korsanlara doğru pupa yelken

İsrail sadece işgalci değil, aynı zamanda korsan bir devlet. Bunu Mavi Marmara gemisine ve ardındaki filoya uluslar arası karasularında saldırarak ispat etti. Biz de ayne’l yakin yaşadık. Fiili bir durum meydana getirdi. Adeta eylemleriyle birlikte Akdeniz’i bir İsrail gölü haline getirdiğini veya gördüğünü ilan etti. Hatta çirkinliklerine bir yenisini katarak sözde sivil toplum örgütleri güya Türkiye’nin Kıbrıs’ta işgalci pozisyonda olduğunu göstermek için palikarya ile birlikte gövde gösterisi düzenleyecekti ama bu kadarına cesaret edemedi. Böyle bir durumda Türkiye itidalini kaybetmeyeceğini ve İsrail bandıralı şilepleri ele geçirdikten sonra kazasız ve belasız bir surette onları geldikleri yere göndereceklerini açıkladı. Misafirperver davranacaklardı. Aslında buna diş kirası ödemek dahi denilir. Ayıya fazla tahabbub veya cilvelenme onun iştahını kabartır ve artırır. Böyle bir durumda yapılması gereken en sert karşılığı vermektir. Bırakalım Rumlarla veya Ermenilerle birlikte olacakmış ve şer güçler cephesi oluşturacakmış. Bu durumda tabir caizse İsrail münafık mertebesinden yani gizli düşman mertebesinden kafir yani açık düşman mertebesine intikal eder ve bu vesile ile bizim de caydırıcılığımızı görmüş ve tatmış olur. Neyse konumuzu dağıtmayalım.
Yolculuğumuzun üçüncü gecesi hilal ve ay ışığı ile birlikte yattım, güneşle birlikte uyandım. Uyandığımda güvertenin üzerindeydim. Güneş ortalığı kavurmaya başlamıştı. Eşyamı toparladım ve hasır üzerine yerleştirdim. Gece sabaha doğru biraz rutubet ve çiğ yağmasından dolayı hafif üzerim ıslak vaziyetteydi. Doğrusu biraz üşümüştüm. Güneş şuaları ve ışınları ilaç gibi geldi. Üşümem fazla sürmedi, hemen toparlandım. Sonra hemen karşımdaki basın odasına gittim ve Lüleburgazlı Recep Usta’nın seçtikleriyle birlikte sabah kahvaltısını yaptık.
¥
Yemeklerimiz dediğim gibi konserve türü idi ve onun dışında taze sebze ve meyvelerimiz de vardı. Sebze olarak domates, biber ve salatalık vardı. Hatta Recep ve Murat ustalar nereden buldularsa bana acı biber servisi de yaptılar. Bunu gören yabancı gazetecilerin de iştahı geldi. Konserve olarak ton balığı, türlü, fasulye, tas kebabı, barbunya vardı. Elma, armut ve hatta portakal ve mandalina nevinden erzaklarımız da vardı. Eski gemiciler bizi görselerdi gıpta ederlerdi. Lakin önceki Suriye gezisinde özellikle de bazen akşamları yemek zorunda kaldığımızdan midem rahatsızlanmıştı. Bundan dolayı hazımda zorlanıyordum. Midem boş olduğunda rahat ediyordum. Akşamları da İnegöl köftesi tadında Gazze Kafe’de fresh köfteler pişiriliyordu. Böylece konserve ve soğuk yiyeceklerden sonra midemiz sıcak yiyecekle bayram ediyordu. Köfte rutin olan gemi hayatımızı renklendiriyordu. Bundan dolayı kimse köfte saatini veya mevsimini kaçırmak istemiyordu. Tekrar üçüncü gecenin sabahına dönecek olursak; moladan sonra ne zaman kalkacağımızı merak ediyorduk. İşte o gece ya da güvertede yattığım ilk ve son gece de rüyalar denizinde yüzdüm. Bu rüyalar denizinde en net hatırladığım babamın düşüme giren karaltısıydı. Rüya yoluyla o gün geminin demir alacağını bana ihtar etmiş oluyordu. Rüyamı arkadaşlarla paylaştım, onlar da artık demir alma vaktinin geldiğini söylediler.
¥
IHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın basın toplantısı düzenleyeceğini söylediler. Ve öğleye doğru Almanya’dan bazı eski ve yeni milletvekilleri de kafilemize katıldı. Bu bize güç verdi. Onlar arasında insan hakları uzmanı olanlar da vardı. Bülent Yıldırım öğle sonrasında basın toplantısına başladı ve meçhule ve maceraya gitmediğimizi söyledi. Lakin kuru gürültüye pabuç bırakmayacağı mesajını da veriyordu. Gemide yediden yetmişe insan olduğunu ve dolayısıyla bu yapıyı dikkate alarak hareket ettiklerini söyledi. Almanlar da basın toplantısına katıldı ve uluslar arası hukuk yönüyle gemimizi ve filomuzu ve İsrail’in muhtemel reflekslerini değerlendirdiler. Peşinen İsrail’in denizde herhangi bir eyleminin uluslar arası hukuk açısından korsanlık olacağını beyan ettiler.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi