Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Hamam el Hayri

Hamam el Hayri

Panel planlanan süreden önce bitirildi. Bunun için bazı fasılalar ve aralar kaldırıldı. Hoş da oldu. İnsanları sıkmadı ve yormadı. Ardından Velid Bey'le birlikte şehri biraz dolaştık ve Shereton Oteli civarında ve II. Abdulhamid Han'ın yaptırmış olduğu Saat Kulesi'nin yakınlarında serazat dolaştık.

Ridvan Bey yazılarını yazmış olduğu otele götürdü. Birer çay içtik. Ayak üstü şehrin Kürt yazarlarından birisiyle karşılaştık ve beni tanıdığını söyledi. Demek ki buralarda Türkiye yakından takip ediliyor. Selçukluların devamı olan Zengiler, Kudüs'ün kurtarılmasında öncü bir rol oynamışlardır. Velid Bey tebliğinde Nureddin Zengi için Hulefa-i Raşidin'in altıncısı ifadesini kullanmıştı. El hak doğru. Gerçekten de Ömer Bin Abdulaziz'den sonra raşid halifeler silsilesine en uygun isim Nureddin Zengi olmalıdır. Halep her devirde, Zengilere sonuna kadar sadakat göstermiştir.

İmadüddin Zengi, Urfa'yı Haçlıların tasallutundan kurtarmış ve oğlu Nureddin de çığırını genişletmiş ve Halep ve Şam'ı ve ardından da Salahaddin Eyyübi ve Şirkuh vasıtası ile Mısır'ı İslam birliği çatısı içine katmıştır. Velid Rıdvan Bey'e göre, İmamüddin Zengi'ye Urfa Kalesi'ni melekler açmıştır. Panelde konuşmacıların anlattığı gibi, Salahaddin Minberi olarak anılan minber aslında Nureddin minberidir ve 1969 yılında fanatik Yahudiler tarafından ateşe verilmiştir. Bu minber İslam konferansı Örgütü'nün de nüvesi ve çekirdeğini oluşturmuştur. Yani minberin bereketi günümüzü de etkilemiş ve aydınlatmıştır. Bir başka yazımda da ifade ettiğim gibi, minber Hazreti Musa ve Al-i Harun'un mukaddes emanetlerini barındıran Kutsal Tabut'a benzer bir misyon ifa etmiş ve yapılı minberi Mescid-i Aksa'ya yerleştirmek için gönüller seferber olmuş ve minber girilen savaşlarda zaferlerin yakıtı olmuştur. Zaferlerin hedefi bu minberi Mescid-i Aksa'ya dikmektir. Mücahitler de bu somut hedef etrafında kenetlenmişlerdir.

Panelde öğrendiğimiz hususlardan birisi de bizimle birlikte gemide namaza iştirak eden Başpiskopos Karluchi'nin de Halepli olmasıydı. Bu bizi daha da mutlu etti. Alp Arslan Malezgirt'e buradan gitmiştir. Hatta Alp Arslan ve arkadaşlarının ölüme hazır bir vaziyette savaşa girmeleri nedeniyle Malazgirt 'Kefenliler Savaşı' olarak da tarihe geçmiştir. Malazgirt Haçlı Savaşlarının da başlangıcı olmuş ve Haçlı Savaşlarında ilk kırılma noktası ise iki kardeşin yönettiği Halep ve Şam'ın birbirine düşmesi nedeniyle Halep olmuştur. Panelde ilginç tarihler de verildi. Buna göre Arapların toplam hükümranlık tarihi 225 yıldır. Mesela Türkler İslam sonrasında İran'ı bin kusur yıl yönetirken Arapların hükümranlığı onlarca yılı (28 yıl olmalıdır) geçmemiştir. Türk-Arap münasebetlerinin tarihi ise Yavuz'la başlamıyor. Mutasım Billah ile başlayan tarihin kökeni 1200 yıllık bir tarihi kapsıyor. Dolayısıyla bu ilişkiyi et ile tırnak misali göstermek bile yetersizdir. Lakin Aydınlanma adına kendilerine yabancılaşanlar bu ulu kökü ve çınarı kesmek ve dibine de kibrit suyu dökmek istemektedirler.

Velid Rıdvan Bey'in otelinden sonra saat 3'te verilen yemek randevusuna gittik. Mardin'de Abbara denilen üstü örtülü veya daracık Halep sokağından geçerek bir eski Halep evine varıyoruz. Eski Halep evi Diyarbekir veya Gaziantep evlerinden farklı değil. Geniş bir avlusuyla içinde sadece bülbül sesi eksik bir mekan. Havuzu da var. İlk talebelik yıllarımda eğitim aldığım Fethülislam da böyle bir evde faaliyet gösteriyordu. Zümrüt adlı lokantada Başbakanın gelmesini bekledik. Kadro tamamlanınca yemeğe geçtik. Bizimle birlikte bazı rütbeli zevat da görünüyordu. Türk misafirlerden birisi beyaz kıyafetli zatı donanma mensubu zannetti. Meğer adam Halep Emniyet Müdürü imiş. Beni bir gülme krizi tuttu. Kendimi zor zapt ettim. Yemeği müzik eşliğinde yedik ve ardından yine yürüyerek mekandan ayrıldık. Ben biraz kitapçıları gezmek istiyordum. Taha Hüseyin'in bende olmayan el Eyyam adlı eserini ve bazı kitaplar aldım. Otele döndüm ve geceden de uykusuz olduğumdan göz kapaklarımın düşmesine mukavemet edemedim ve biraz kestirmişim. Sonra telefon çaldı ve lobiye indim ve Suriye'nin Ankara Büyükelçisi Nidal Kapalan ve Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Ömer İnhun ve Halep Konsolosumuz ve Velid Rıdvan Bey vardı. Nidal Bey bizi Suk el İntac'da bir gece faslına davet etti. Hamam el Hayri'yi dinleyeceğimizi söyledi. Velid Bey, Hamam'ı banyo hamamı olarak anladı ve hamamda icra-ı sanat olacağını zannetti. Yanlış anlamıştı. Hamam el Hayri, Halepli yerel bir şarkıcı.

Gülhane Parkı'ndaki konserler gibi konser veren bir ses sanatçısı. Velid bey mazeretini bildirdi ve biz Suk el İntac adı verilen yere gittik. Halk matinası kurulmuştu. Adam bütün maharetini sergiliyordu. Dinleyiciler arasında peçeliler dahil her düzeyden insan vardı. Ve bizim varlığımızı da hatırlattılar ve irticalen bazı şarkı veya türkülerini iki ülkenin dostluğuna adadı ve uyarladı. Adam coşuyor ve coşturuyordu. Biraz sonra kahvelerimiz de geldi. Yanımda bazı zevat vardı. Meğerse onlar da başka gece çalıp söylüyorlarmış. Safvan Abid isimli birisi kendisini takdim ederken 'ben de buraların İbrahim Tatlıses'iyim' deyiverdi.

Bende öyle zannettim. Akabinde Suk el İntac'ın müdürüne sözlerinin sıhhatini sordum. 'Dilin kemiğe yok' dedi. Bir garip oldum. Fasıl çoktan bitmesi gerekirken bizim yüzümüzden müzisyen grubu tam mesai yaptı. Lakin bizim gecemiz bitmemişti. Nidal Bey illa da yemeğe buyur etti ve yatsılık yememiz gerektiğini söyledi. Birlikte Rakka Valisi Dr. Adnan Bey ait olan fabrika büyüklüğündeki lokantaya gittik. Gecenin ikinci faslı da burada başlıyordu. Burada da Almanya'dan Cemal Karslı ile tanıştık. Lakin bizim uçak saatimiz de yaklaşıyordu. Uçağa yetişmemize yetecek vakte ayarlı lokanta faslına devam ettik. Lokantadan kalktığımızda otelde ancak eşyamızı toparlayacak bir vaktimiz kalmıştı. Yerimiz doldu ama Halep gecesi hâlâ bitmemişti. Geride anlatacak çok şey kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi