Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Taciz-dekolte ilişkisi

Taciz-dekolte ilişkisi

İslam’da kıyafetle ilgili düzenlemeler hakkında çok az veri bulunmaktadır. Daha çok mahrem-namahrem ilişkileri üzerinde durulur. Kur’an’da doğrudan giyim-kuşamla ilgili tek bir ayet vardır. Âraf sûresinin 7/26. âyeti. Bu âyet de edebe uygun hareket etmek ve görünmesi çirkin, fıtrata aykırı olan avret yerlerinin örtülmesinden bahseder. Âyetin hedefi diğer insanlara saygıyı temellendirmek, onu önemsemek ve zarara uğratmamaktır.
Nûr sûresinde karşı cinse bakma konusunda müminlere mükemmel bir eğitim veriliyor. Hadislerde erkek ve kadınlar açısından sadece vücudun örtülmesi gereken kısımlarına işaret edilmektedir. Bir Müslüman hanımın evde ve ev dışında nasıl giyinmesi gerektiği de fıkıh kitaplarının kerahiye ve istihsan bahislerinde açıklanmaktadır. Bu ölçüler Müslüman bir toplumun, tacize uğramadan huzurlu bir hayat geçirmesine vesiledir. Bunlara riayet eden toplumlarda karşılıklı sevgi ve saygı çoğalır, insanlar imanın tadını alarak yaşarlar. Geçici olan bu dünyada en değerli sermayenin bu olduğunda şüphe yoktur.
Türkiye’nin, yüzünü Batı’ya döndürmesi ile başlayan Batı hayranlığı ve Batılıları her bakımdan taklit etme olgusunun, milletimizi rencide etmediğini kimse iddia edemez. Bir millet başka bir milletten bilgi ve teknoloji ithal eder, etmelidir. Fakat davranış ve yaşam biçimi ithal ederse, işin iman ve ibadet boyutu bulunduğu için, faydalı olduğunu iddia edemeyiz.
Ancak, hayatımızı kuşatan ve kafalarımızı âdeta esir alan Batı’dan yaşam biçim, özellikle kadınların dekolte kıyafetleri ve bu noktadaki aşırı davranışları da insanımızı olumsuz şekilde etkilemiştir. Bunun tabii bir sonucu olarak kadın, sokakta yahut kapalı mekânlarda tacize ve tecavüze uğrama durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Taciz ve tecavüz olaylarının mutlak anlamda dekolte kıyafetlerden kaynaklandığını, yahut bu noktada tahrik edici sebep teşkil ettiğini kesin olarak söylememiz de mümkün değildir. Çünkü elimizde bu konuda bilimsel bir araştırma yoktur. Ülkede cereyan eden taciz ve tecavüz olaylarında kıyafetin ve dekoltenin etkisi var mıdır, varsa ne kadardır? Bunu tam bilmiyoruz. Bilmeden bir hükme varmanın İlahiyatçı akademisyenler için çok isabetli olduğunu söyleyemeyiz. Hiçbir etkisinin olmadığını iddia etmek de doğru değildir.
Fakat İslam’da konulmuş mahrem-namahrem ölçüleri, kadını manevi bir zırha büründürmeye, onu tecavüz ve taciz olaylarına karşı korumaya yöneliktir. Fıkıh kitaplarında açıklandığına göre, Müslüman bir kadın mahremleri yanında dekolte kıyafetle dolaşabilir. Başı, göğsü ve sırtı ve bacakları açık olsa bir sakıncası olmaz. Fakat kaynaklarda şu istisnaya yer verilmektedir: Eğer mahremlerden olan karşı cinsin şehvetinden emin olunursa... Demek ki bazı tabiatları frenlemek mümkün olmadığı için, mahremlerinden biri de olsa, kadının ona karşı mesafeli durması ve ölçülü giyinmesi gerekir.
Hangi ortamda yaptığını bilmediğim bir açıklaması dolayısıyla, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Orhan ÇEKER hakkında hem YÖK hem de savcılık tarafından çifte soruşturma başlatılmıştır. Bir tür çapraz ateşe maruz kalmıştır. Orhan Çeker Hoca’nın ifadeleri belki maksadını aşmış yahut değiştirilerek basına yansımış olabilir. Yahut dekolte kıyafetin kadın tacizinde yarı yarıya etkili olduğu ve böyle olaylarda suçun iki tarafa ait olduğunu samimiyetle savunmuş olabilir.
Bir ilim adamının düşüncesini açıklamada özgürlüğü vardır. Bu özgürlük hakkında bir hoşgörüye rastlayamamak beni rencide ediyor. Bir üniversite mensubunun düşünce ve kanaatlerinden dolayı sorguya çekilmemesi gerekir. Aksi takdirde bilimsel özerklikten, hoşgörüden ve düşünce özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Musdeme-i efkârdan barika-i hakikat ortaya çıkar. Yani zıt düşünceler olacak ki toplumda tartışma olsun ve gerçek ne ise o anlaşılsın. Aksi takdirde, en doğru düşünen otoritelerin yanlış olan düşünceleri liste halinde topluma sunması lazımdır ki, herkes düşüncesini buna göre ayarlasın.
Sayın Orhan Çeker hoca maksadını anlatamamış da olabilir. Onu linç etmeye çalışmak demokrasi ile, bilimsel özgürlükle, düşünce özgürlüğü ile hele üniversite ile asla bağdaşmaz. Soruşturma açma yerine bu hocayı halkın önünde tartışmaya çağırarak doğru düşünceyi ortaya koymak gerekir. Soruşturma açmak susturmak anlamına gelir. Oysa bir düşüncede eğer yanlış varsa onu tartışarak sahibine göstermek gerekir. Tartışmayı ne zaman öğreneceğiz acaba.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi