Faruk Çakır

Faruk Çakır

Ayağına kurşun sıkan dünya

Ayağına kurşun sıkan dünya

Dünya, hiç hesapta olmayan bir ‘savaş’la karşı karşıya. Tunus’la başlayan ve Mısır’la devam eden ‘halk ayaklanmaları’nın Libya’ya yansıması çok farklı oldu. Libya’da da halk ‘diktatör’e karşı itiraz seslerini yükseltti, ama o koltuğu terk etmek yerine direnmeyi tercih etti. Neticede bugün Libya, bombalanır hale geldi.

Libya’nın bombalanması ‘uluslar arası teamüller’e uygun gibi görünüyor, ama bu kararları alan kurumların adaletle hareket etmediği ortada. Meselâ BM Güvenlik Konseyi toplanıp, Libya halkını ‘diktatör’ünden korumak ve kurtarmak için bu ülkenin bombalanmasıyla neticelenen bir kararı alabiliyor. Fakat aynı BM, bütün dünyanın itirazına rağmen ‘canlı yayın’larda Gazze’yi bombalayan, orada bulunan herkesi ölüme terk eden İsrail saldırısı karşısında sus pus oluyor...
Peki, BM ve benzeri kuruluşlar böyle yaparak kâr mı ediyor? Tam aksine, adaletsiz tavırlarıyla öne çıkan uluslar arası kuruluşlar bir bakıma kendi ayağına kurşun sıkmış oluyor. Asıl itiraz edilmesi gereken nokta burasıdır.
Libya’da diktatörlük bugün kurulmadı. O halde, yarım asra yaklaşan bu ve benzeri diktatörlükleri menfaatleri gereği ayakta tutan ‘hür dünya ülkeleri’nin tavrı sorgulanmamalı mı? Elbette diktatörler gitsin, ama en başta niçin diktatörler iktidara gelebiliyor? Dünya bir ‘köy’ haline geldiğine göre, diktatörler maddî ve manevî destek görmese uzun yıllar o koltuklarında kalabilir miydi?
Meselâ, bugün kurtulmak istenilen Libya liderini ele alalım. Çok değil, bir yıl öncesine kadar “Kaddafi halkına zulmediyor, Libya hür ve demokrat olsun” diyen bir ‘adil lider’ var mıydı? Tam aksine, kendi maddî menfaatleri için yapılan haksızlıklara alkış tutan Avrupalı liderler vardı. Şaka gibi, ama daha geçen yıl İtalya lideri Berlusconi, Kaddafi’nin elini öpmüş! Ne için? 100 milyarı aşkın ‘anlaşma’ imzalandığı için! Bütün dünyayı geride bırakarak Libya’ya (hükmen) ‘ilk kurşun’u atan Sarkozy ise, Kaddafi’yi ‘en önemli lider’ seviyesinde karşılamış ve Paris’in göbeğinde ‘çadır’ kurmasına müsaade etmişti. Peki, bir yılda ne değişti ki ‘eli öpülen lider’ devrilmek isteniyor?
Yanlış anlaşılmasın, ‘diktatörler yerinde kalsın’ demiyoruz. Elbette gitsinler, ama bu güne kadar onları o koltuklarda tutanlar da sorgulansın!
Diktatörü devirmek için Libya’yı bombalayanlar, bir yandan da kafa karıştıran açıklamalar yapıyorlar. Meselâ, NBC’nin “Meet the Press” programına katılan ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, operasyonun amacının, BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasıyla sınırlı olduğunu, Kaddafi’yi devirmek gibi bir hedefinin bulunmadığını söylemiş. (AA, 20 Mart 2011)
Kaddafi yerinde kalacak ise, bombalar niçin? Yoksa şimdiden ‘operasyon’ sonrası petrol pazarlıkları mı yapılıyor?
Dünyanın gerçek anlamda huzura kavuşması için değil de, ‘üç kuruş’luk petrol uğruna bu zulümler yapılıyorsa çok yazık. Başta BM olmak üzere bütün uluslar arası kuruluşlar acilen ‘insanlık’ı ikna edebilecek açıklamalar yapmak mecburiyetindeler.
Yıllardan beri diktatörlerle petrol pazarlığı yaparak onların zulmüne sessiz ve seyirci kalanlar, artık her şeyi sorgulayan insanlığın soruları karşısında ter dökecekler. Hür dünya ne yapıp etmeli, ‘kendi ayağına kurşun sıkan’ insan durumuna düşmekten kurtulmalı. İnsanlığın uyanışı ve hadiseleri sorgulaması, inşallah açık ya da gizli bütün diktatörlüklerin sona ermesiyle neticelenir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi