Prof. Dr. Şaban Şimşek

Prof. Dr. Şaban Şimşek

Herkesçe bilinmesi gerektiği kadarıyla “Avrupa Birliği” (1)

Herkesçe bilinmesi gerektiği kadarıyla “Avrupa Birliği” (1)

Bugünlerde, gündemin seçim ve seçim sonrasında yaşananlarla dolu olması sebebiyle pek sözü edilmese de Avrupa Birliği (AB) son 15-20 yıldır hep öncelikli konu oldu ülke insanımız için. “AB’ye girelim mi? Girersek bağımsızlığımızı kaybeder miyiz? Bizi alırlar mı? Almazlarsa çok şeyler mi kaybederiz?...” vb sorular en çok kullandığımız cümlelerdir; ikili konuşmalarda, kahvehane sohbetlerinde, bilimsel toplantılarda.

Oysa gerçek şudur ki, çoğumuz AB hakkında fazla bir şey bilmiyoruz. Kimse alınmasın, buna ben de dahilim. “AB nedir, hangi organlara sahiptir, nasıl bir zeminde kurulmuştur, misyon olarak neyi yüklenmiştir, şu andaki fonksiyonu-işe yararlılığı ne kadardır, geleceğine dair öngörüler nelerdir?” gibi sorulara ayakları yere basan, veri tabanlı cevaplar vermekten uzağız.
Daha önce de kısmen bahsetmiş olduğumu düşünüyorum: Herhangi bir konuda genel bilgi mahiyetinde bir kanaat sahibi olmak isteniyorsa, bunun en pratik yolu, o bilgileri yine çok uzman olmayan birisinden almaktır. Belki bu hüküm birçok insana ters gelebilir ama şunu iyi biliyorum: Kendi konusunda çok derinleşmiş olan insanlar, çoğu zaman, mutat insanın algılayabileceği dilden konuşamıyor. Belki çok kıymetli şeyler söylüyor ama anlaşılamadığından hiçbir işe yaramıyor bunlar.
Bu sebeplerle, konuya ilgi duyan ama araştırma fırsatı bulamayanlar için, konunun uzmanı olmayan bir insan olarak genel bilgi mahiyetinde bir “AB yazı dizisi” hazırlamak istedim. Onun için de makalenin adını, “Herkesçe bilinmesi gerektiği kadaryla Avrupa Birliği” koydum. Mutat okuyucu için faydalı olacağını düşünüyorum.
AB’nin Kuruluş Sebebi
Her nedense Avrupalılar Türkleri (Müslümanlar) tarihi düşman olarak değerlendirseler de geçmişte kendi aralarında yaptıkları savaşlar, uğradıkları zararlar hiç de Müslümanlarla olanlardan az değildir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı Avrupa insanı için sosyal, siyasal, ekonomik ve moral açıdan tam bir yıkım olmuştur.
Savaş sonunda, bilindiği gibi, Sovyetler Birliği “süper güç” olarak ortaya çıkmış ve Avrupa içlerine doğru yayılma eğilimine girmişti. Bu durum Avrupa devletlerinin bir araya gelmelerini, her alanda sıkı bir işbirliği yapmalarını zorunlu kıldı. Varlıklarını sürdürebilmeleri, ekonomik ve siyasi anlamda tekrar ayağa kalkabilmeleri için başka çareleri de yoktu zaten... Sürdürülebilir bir barış ortamı ve yüksek bir refah seviyesinin sağlanması için devletler arasında ekonomik ve siyasi anlamda bir entegrasyon amaçlandı.
Bunu açacak olursak, AB’yi oluşturan temel felsefenin maddeleri de ortaya çıkmış olur:
- Ekonomik ve siyasi istikrar,
- Hukukun üstünlüğü ve özgürlükler,
- Hayat standardının (refah seviyesi) yükseltilmesi.
AB’nin Temel Değerleri
AB, çok net bir şekilde ifade edilecek olursa, “Eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, insana saygı, dayanışma ve güvenlik” gibi temel değerler üzerine kurulmuştur. Ama bütün bunların fevkinde AB “Mal”, “Hizmet”, “Kişi” ve “Sermaye”den oluşan dört temel özgürlük üzerinde kurulmuş ve bunların serbest dolaşımını esas almıştır.
AB’nin Kuruluş Aşaması/Girişimler
Aslında Pan-Avrupa fikrinin babası Avusturya’lı Kont Kalergi’dir. Kalergi 1923’te bir Avrupa Birleşik Devletleri kurmayı önermişti. Ama bu ve benzeri çabalar Avrupa’nın büyük devletleri olan Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin kendi aralarındaki çekişmeler nedeniyle başarılı olamadı.
Ancak, yukarıda belirttiğimiz sebeplerle savaş biter bitmez, 1948 yılında, Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (AET) kuruldu. 1960 yılında buna ABD ve Kanada da eklenince adı “Ekonomik İşbirliği Kalkınma Teşkilatı” (OECD) olarak değiştirildi. Aynı yıl kişi hak ve özgürlüklerini savunmak üzere “Avrupa Konseyi” kuruldu.
Aslında AB’nin oluşumunda ilk somut adım, Fransa ve Almanya’nın kömür-çelik üretimi ve ticaretinin birlikte yapılmasını sağlayacak bir otorite oluşturmalarıdır. Tüm diğer Avrupa ülkelerine de açık olan bu birliğe İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg da katılınca (Paris 1951, AB’nin altı kurucu üyesi) Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulmuş oldu.
1969’da bu iki kuruluş (AKÇT, AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) aynı çatı altında toplanarak Avrupa Toplulukları (AT) adını aldı.
Bütün bunların yanında siyasi birliğe gidilecek yolun “savunma güvenliği olmaksızın gerçekleşemeyeceği” fikrinden hareketle, 1984’te İngiltere’nin de katılımıyla güvenlik ve savunma konusunda da anlaşmalar (Batı Avrupa Birliği, BAB) yapıldı.
1987’de “Tek Avrupa Senedi”nin (TAS) imzalanmasıyla “Tek Pazar”a doğru yol kat edildi. Bu senetle, özetle;
- Malların serbest dolaşımı,
- Sermayenin serbest dolaşımı,
- Mali engellerin kaldırılması,
- Avrupa markalarının tespit edilmesi,
- Ulaştırma sektörünün genişletilmesi kabul edildi.
1992 yılında, parasal ve ekonomik birlik, ortak dış politika ve güvenlik, adalet ve iç işlerinde işbirliğini de içeren Maastreicht Antlaşması imzalandı. Bununla, Avrupa Devletleri arasında “ekonomik ve siyasal birlik” somut hedefler haline getirildi. Böylece “Avrupa Birleşik Devletleri”nin temeli atılmış, çatısı kurulmuş oldu.
1997’de Amsterdam anlaşması ile “Avrupa vatandaşlığı” kavramı netleştirildi ve buna uygun hukuksal düzenlemeler yapıldı.
2001 tarihinde imzalanan Nice Antlaşması ile AB’nin kurumsal yapısı yeniden düzenlendi ve bununla yeni üyeler almaya hazırlanıldı. (Bu çerçevede 2004 yılında “Avrupa Anayasası” da imzalandı, ancak Hollanda ve Fransa halkları tarafından reddedilmesiyle rafa kaldırıldı.)
2007 yılında, 15 üyeden 27 üyeli bir oluşuma genişleyen birliğe reform yapma gereği duyuldu. Üye hükümet ya da devlet başkanlarının imzasıyla “Lizbon Antlaşması” yapıldı. Bununla ‘Avrupa Topluluğu’ tamlamasındaki “topluluk” kelimesi “birlik” ile değiştirildi: Adı resmen “Avrupa Birliği” oldu, birliğe “tüzel kişilik” kazandırıldı. Ayrıca dışişleri ve güvenlik politikalarının oluşturulması ve etkin kılınması amacıyla “Yüksek Temsilcilikler” kuruldu, Avrupa Parlamentosu’nun rolü güçlendirildi. “AB Temel Haklar Şartı” da antlaşmaya dahil edildi ve hukuki bağlayıcılık kazandı.
Kısmetse haftaya devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Şaban Şimşek Arşivi