Faruk Çakır

Faruk Çakır

Kumara verip zayi etmek

Kumara verip zayi etmek

Dünyayı ve Türkiye’yi tehdit eden tehlikelerden biri de kumar alışkanlığıdır. Geçmişte ‘kıraathane’ olan yerler, maalesef son yıllarda fiilen ‘kumarhane’ye dönmüş durumda. Basit gibi görünen ‘oyun’larla başlanan bu kötü alışkanlık, çoğu zaman iflâslara, intiharlara ya da ailelerin bölünüp parçalanmasına sebep oluyor.
Teknolojik imkânların artmasıyla birlikte, kumarın yaygınlaşması da kolaylaydı. En büyük tehlike, kumarın tehlike olarak görülmemesi. Ne yazık ki insanlar bu hususta yeterince ikaz edilmiyorlar. Kahve köşelerinde zaman öldüren bazı insanlar, güya boş vakitlerini değerlendirmek için ‘parasız kumar’ oynadıklarını düşünürler. Oysa bir süre parasız oynanan kumar, sonunda alışkanlık haline gelip ocaklar söndürebiliyor.
Farkına varmadığımız bir konu da, bilgisayar oyunları alışkanlığının sonraki yıllarda “kumar” alışkanlığına dönüşme tehlikesidir. Bilgisayar “oyun”larının cirosuyla ilgili bir haber, hepimizin uyanmasına vesile olmalıdır. Gartner araştırma şirketinin raporundan derlenen bilgilere göre, dijital oyun sektörü ve ekosistemi e-kullanıcıların yoğun talebi dolayısıyla sürekli artış gösteriyormuş. Geçtiğimiz yıl 67 milyar dolar olarak gerçekleşen ciro, bu yıl 74 milyar dolara ulaşırken, rakamın 2015 yılında da 112 milyar doları aşacağı tahmin ediliyormuş. Raporda ayrıca akıllı cep telefonları ve tablet bilgisayarların, oyun sektörünü ‘’şahlandıran” sebeplerden biri olduğu da ifade edilmiş. (AA, 8 Temmuz 2011)
Elbette ‘bilgisayar oyun’ları ayrı, ‘kumar’ ayrıdır; ama böylelikle ocak söndüren kumar da teşvik edilmiş olmaz mı? Kumar, sadece ‘kötü alışkanlık’ değil; inancımıza göre “büyük günahlardan biri”dir. O halde bu tehlikeyi basite almak, tehlike yokmuş gibi davranmak mümkün mü? “Büyük günah” deyip geçmeyelim. “Büyük günah”lar listesinde “adam öldürmek” ve —özür dilerim—”zina” da yer alıyor. Yani kumar, o derece kötü, o derece öldürücü ve o derece ocak söndürücüdür.
Peki ne yapacağız? Öncelikle tehlikenin farkına varmalıyız. Bu alışkanlığın “kötü” olduğu noktasında ortak kanaat hasıl olması gerekir. Hiç kimse, kumarın hiçbir çeşidini masum ve ‘normal’ gösteremez, göstermemelidir. Elbette medya vasıtalarına da bu hususta çok görevler düşüyor. Bu konudaki haberleri ‘sıradanmış gibi’ sunmak kabul edilemez. Hele hele ‘kumar’a kumar demeyip, ‘şans oyunları’ demek tek başına ayrı bir cinayettir! Ya da oynadıkları kumar neticesinde para kazandıklarını zannedenlerle ilgili haberleri allayıp pullamak, safi zihinleri kirletmek, dolaylı olarak teşvik etmek çok çirkindir.
İlk adım olarak ‘kumar’ın her çeşidinin ‘kumar’ olduğunu bilmek ve öyle de isimlendirmek gerekir. Bunlara ne ‘şans oyunu’ ne de başka bir isim verilmemeli. Ayrıca her imkân ve fırsatta, bu kötü ve feci alışkanlığın söndürdüğü ocaklar, sebep olduğu yıkımlar da tam bir açıklıkla insanlara anlatılmalıdır.
Kumarla ilgili konular ve bu felâketin sebep olduğu yıkımlar camilerimizde de anlatılmalıdır. Maalesef, cami müdavimlerinden de bu bataklığa bulaşanlar vardır ve olması da muhtemeldir. Hele hele ‘piyango kumarı’nın kumar olmadığını düşünerek bu alışkanlığı sürdüren çok sayıda insan vardır. Mutlak surette bu insanlara ‘piyango’nun da apaçık bir kumar olduğu izah edilmelidir.
Ömür sermayemiz, kumara verecek kadar çok değildir, vesselâm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi