Faruk Çakır

Faruk Çakır

Askerce eğitim

Askerce eğitim

Eğitim sistemimizde o kadar problem var ki, saymak ve sıralamak bile günler alır. Böyle olmakla beraber, saymak, sıralamak ve en önemlisi de çareler bulmak mecburiyetindeyiz. Yoksa kolay yol olan “Şu okullar olmasaydı, eğitim sistemini ne güzel idare ederdim” anlayışı hakim olur ki iş, iyice içinden çıkılmaz hale gelir.

Okullar tatil olunca sistemdeki hatalar kısmen gündemden düşse de, ara ara kendisini hatırlatıyor. Tabiî ki biz Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ‘normal okullar’daki yanlışları, hataları ve eksiklikleri konuşurken; askerî okullardaki eğitimi konuşamıyor, tartışamıyoruz. Konuşamamak ve tartışamamak ‘yasak’ olduğu için değil, işin içinde olanların haricinde o okullarda nasıl bir eğitim verildiğini bilemediğimizden kaynaklanıyor. Bilgilerimiz, o okullarda okuyan ve bir şekilde ‘atılan’ların anlattıkları ve az çok ‘bilenler’in yazdıkları ve çizdikleriyle sınırlı.
Ancak bir kıyaslama yaparak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: MEB’e bağlı, kapı komşumuz olan ya da çocuğumuzu gönderdiğimiz bir ilköğretim okulunda ya da lisedeki eğitim bu kadar ‘feci’ ise ve şikâyetlere sebep oluyorsa, kamuoyunun gözünden uzak askerî okullardaki eğitimi tahmin etmek zor olmasa gerek.
Genel anlamıyla askerde işlerin nasıl yürüdüğünü ‘mecburî askerlik’ yapan herkes bilir. Düşünme, tahlil etme ve icap ettiğinde ‘itiraz’a dayanan bir sistem yerine her şey ‘emir’e dayanır. Haliyle böyle bir eğitim sisteminin problemler barındırdığı da ortada.
Askerî okullardaki hata, ilk adımdan başlıyor. Bir defa bu okullara kayıt yaptırmak isteyen öğrencilerin aileleri de töhmet altında bırakılıyor. Askerî okulu tercih eden bir öğrencinin annesinin ‘başının açık olması’ şartını ileri sürmek hangi akla, hangi insafa, hangi sisteme, hangi pedagojik anlayışa sığar? (Son ana kadar değişmediğini tahmin ettiğimiz) Bu uygulama, daha ilk başta bir ayırımcılık değil mi? 2011 yılında böyle bir uygulama devam edebiliyorsa Türkiye için ‘çağdaş bir hukuk devletidir’ demek kolay mıdır?
Dünya biliyor ki Türkiye’de yaşayan hanımların büyük ekseriyeti tesettürü tercih edip başörtüsü takıyor. Peki, “Annesinin başı örtülü olan bizim okullarımıza giremez” anlayışı nasıl izah edilecek? “Kayıt için başı açık fotoğraf çektirsin” demek meseleyi halleder mi? Niçin insanlar ikiyüzlü olmaya zorlansın? Kaliteli eğitimin bu uygulama ile uzaktan ve yakından bir ilgisi, irtibatı, izahı olabilir mi? Ayrıntılarını bilmesek bile milletin hayat anlayışına bu kadar uzak bir sistem ‘iyi’ olabilir mi?
Medyaya yansıyan haberlere bakılırsa, son yıllarda bu sistemden şikâyetler artmış durumda. Kuleli ve Maltepe Askerî Lisesi mezunu bazı öğrencilerin “eğitim” adı altında psikolojik baskıya maruz bırakıldığı öne sürülmüş. İddiaya göre son 1 haftada 120 öğrenci bu sebeple aileleri tarafından Harp Okulu’ndan alınmış. (Sabah, 13 Ağustos 2011)
Eğer doğru ise ortada ciddî bir sıkıntı var demektir. Çünkü bir öğrencinin harp okulundan alınması sıradan bir hadise değildir. Hele geçmiş yıllarda aileler, çocuklarını bu okullara vermek için adeta birbiriyle yarışırdı. Dolayısıyla bu hadise görmezden gelinebilecek bir hadise değildir. Bir sıkıntı, bir problem olmasa aileler çocuklarını o ‘sistem’den çekip alır mıydı?
Temelde bütün eğitim sistemi ve özelde askerî eğitim mutlak surette masaya yatırılmalı ve günün şartlarına uygun hale getirilmeli. İlk adım olarak da milletle barışacak şekilde anlamsız yasakları sona erdirmekle atılsa fena mı olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi