Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Müslüman olmak başka Müslümanca yaşamak başka

Müslüman olmak başka Müslümanca yaşamak başka

Pek doğru. “Müslüman olmak başka, Müslümanca yaşamak başka.”“Ben de Müslümanım” diyenler, bu söz etrafında kendisini bir test etmeli.

Geçtiğimiz günlerde Meridyen Destek Derneği, Son Peygamber İnfo sitesi adına bir iftar vermişti.
Yazının başlığındaki bu tespiti; “Son Peygamber İnfo” sitesinin yöneticilerinden Hümeyra Şahin’den işitmiştim.
.............
Evet, Müslüman olmak ya da “Ben de Müslümanım” demek, hakikaten çok kolay. Çünkü dilin kemiği yok, istediğiniz tarafa dönüyor.
Ya “Müslümanca yaşamak.”
İşte meselenin zor kısmı burası.
Müslüman olmayı aşıp, Müslümanca yaşamak istiyorsak, öncelikle bedenimizi ve ruhumuzu, abluka altına alan nefsimizden kurtulmamız gerekiyor.
Cüneydi Bağdadi’nin dostlarına sıkça yaptığı dualardan birisi şudur; “Allah size nefsinizin tadını tattırmasın.”
Nefis denilen “zıkkım” öyle “tatlı” bir şey ki, dikkat eder misiniz, hem “zıkkım,” hem “tatlı.” Nasıl oluyor?
İşte hepimizin aşamadığı zorluk burada. Pek çoğumuz; nefsimizden ve nefsimizin arzularından şikâyet ederiz ama bir türlü de kurtulamayız.
...........
Nefsini öldürenler; ruhunu diri tutarlar, ruhunu diri tutanlar, bedenlerini diri tutarlar. Dolayısıyla kendisine ve insanlığa hizmet ederler.
Eğer çevrenizde Müslümanca yaşayanlar varsa dikkat edin, İslam’ı nutuklarıyla, tebliğleriyle, laflarıyla değil, yaşayarak anlatırlar.
Efendimiz (s.a.v.) başta olmak üzere sahabeler, tabiinler, evliyalar, Allah dostları; insanlığa tebliğlerini tatbikatla sunmuşlardır. Sözle değil, amelle Müslüman olunur.
Demek ki, iyi Müslüman olmak için önce Müslümanca yaşamalı. Müslümanca yaşamak için de; “kalp, göz, kulak ve dil” arasında Müslümanca bağ kurmalı.
Bir insan; “kalp, göz, kulak ve diliyle” kendisini aldatmayıp, doğruları söylese, yani dini İslam’a karşı, “mertçe inansa ve iman etse,” sanırım huzur denizinde yüzer.
Bu sözü kendime söyledim. İsteyen kendi üzerine de alınabilir.
..........
Meridyen Destek Derneği’nin iftarında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de vardı. Güzel bir konuşma yaptı.
Sayın bakanı yakından dinleme fırsatı bulduğuma sevindim. Çünkü medyadan takip ediyorduk ve doğrusu medyanın gördüğü kadar görüyorduk.
Dinlerken beden dilini de inceledim ve hakikaten pek samimi geldi. Yani isabetli bir göreve getirilmiş.
Umarım etrafında; “kalp, göz, kulak ve dil” ekseninde, dünyalık menfaatlere değil de insanlığa hizmet edecek kişi ve kişiler bulunur da başarılı olur.
Sayın bakan konuşurken gördüm ki, işi hem “zor,” hem “kolay.” Bürokrasi geleneğinde; “OLMAZ” demek, her ehli keyif yöneticinin makam garantisidir.
Fatma Hanım, “olmazları” “olur” hale getirip, bildiği yolda ilerlerse icraat yapar. Çünkü iktidarın topluma hizmet götürebileceği en önemli bakanlık, Fatma Hanım’ın başında bulunduğu bakanlıktır.
Ez cümle; ülkemizde meydana gelen olaylara bakıldığında görülür ki, hadiselerin failleri, ihmal edilen ailelerin fertleridir. Ailenin muhafazası, toplumun muhafazasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi