Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Suriye’de tünelin ucu...

Suriye’de tünelin ucu...

Suriye’deki durumu şu sıralar en iyi ifade edecek kelime ‘kördüğüm.’ Suriyeliler, ne milyonlarca dolar silah anlaşmaları yaptıkları Rusya’dan, ne stratejik müttefik İran’dan ne de Amerika’dan medet umuyorlar bugünlerde; tüm alıcılarını açmışlar, sadece Türkiye’ye bakıyorlar, Ankara’dan gelecek haberleri bekliyorlar.

Daha dün görüştüğüm, “Bu muammayı Türkiye’den başka ülke çözemez” diyen Lazkiyeli bir genç şöyle feveran ediyordu: “Artık sizden de umudumuz kalmadı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun son görüşmesinde Esad’a verilen on beş günlük süre Suriyelilerin idam fermanı oldu! İyi niyetimi korumaya çalışıyorum!” Bunu söylediği sıralarda Lazkiye denizden ve karadan bombalanıyordu.
Uluslararası Kriz Grubu Esad rejiminin takip ettiği politikayı “ağır çekim intihar” diye tarif etti. Mezhebî ve etnik manipülasyonlar, çirkin propagandalar, şiddet ve işkencenin her türlüsünü örgütlü eşkıyalar vasıtasıyla işleyen Suriye yönetiminin tutunacak dalı kalmadı. Er ya da geç, kanlı veya kansız meşruiyetini kaybeden bu rejim bitecek.
Der’a’da başlayan ve Ramazan ayında Hama, Humus, Deyr ez-Zor ve Lazkiye’de devam eden operasyonlar sonucu ölenlerin sayısı iki bini geçti. Bunların yüz kadarı çocuk. Kayıplar, yaralılar, mağdurlar binlerce.
Artık, Türkiye’nin biraz da ağırdan alır tarzda ve iyi niyetle attığı adımların sonu gelmiş gibi görünüyor. Türkiye’nin sabırlı diplomatik çabasına rağmen Suriyelilerin Türkiye’den ümit ve beklentileri son günlerde iyice azaldı. “Protestolarda Türkiye bayrakları artık yok” bilgileri geliyor.
Küresel şahinlerin ise tek hesabı var: Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini kırmak. Bunu nispeten başardılar da. Daha Davutoğlu’nun uçağı Şam’a inmeden başlayan ‘kara propaganda’, ‘taşeronluk’ gayretleri ve Türkiye’nin ayağını boşa getirme planları elân sürüyor. Türkiye’nin Suriye üzerindeki nüfuzu ve tesiri bilindiği ve bu aks kırılırsa muhtemelen ‘bölgesel güç ve liderlik’ rüyası biteceği düşünüldüğü için bu kirli oyun sahneleniyor. Suriye’ye Türkiye eliyle ‘sopa’ gösterilmek isteniyor.
En basitinden, elçiyi çekmek ve ülkedeki elçiyi sınır dışı etmek türü bir yaptırımdan sonraki her müeyyide rejimden öte karşılıklı halkları etkileyecektir. Yaptırımların şiddeti arttıkça, Irak’ta, Afganistan’da hatta Somali’de yaşanan trajedilerin benzerleri Suriye’de yaşanacak. Tüm bunları ortak bakanlar kurulu toplayacak kadar Suriye ile bütünleşme sürecine giren, ‘Şamgen projesi’ni başlatan Türkiye önleyemediği için Suriye sokaklarında itibarı yerle bir olacak. Bölgenin taşları yerinden oynayacak. Zaten çok bilinmeyenli denklemler zinciri gibi olan mevcut durum hepten çözülmesi müşkül bir muammaya dönecek. Aynı anda sınırındaki on binlerce mülteci ile uğraşırken her gün bir, üç, beş şehit cenazeleri gelecek! Türkiye sert tedbirler alacak. Bölge yeniden bir muharebe ve olağanüstü hal havasına girecek. İran PKK kartını, Rusya gaz kartını, Suriye terör kartını açacak. İşte, ellerini ovuşturarak manzarayı seyredecek olan bölgede parmağı olan malum mihraklar devreye girecekler ve Suriye’yi yeni ama ucu görünmeyen tuzaklarla dolu bir tünelde seyahate mecbur bırakacaklar! Öyle fitneler kopacak ki en karanlıklı gecelerden daha karanlıklı olacak!
Bu dehşet senaryolarını boşa çıkartacak hamleler henüz İslam ülkelerinden gelmedi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) sorunun çözümü konusunda istenirse aktif rol üstlenebileceğini açıkladı. Esad rejimine yapılabilecek tüm baskılar, Suriyelilerin en az zarar göreceği, mümkünse hiç görmeyecekleri yaptırımlar gün geçirmeden devreye konulmalı. Zaten içerde meşruiyeti kalmayan rejimin tüm kesimleri kapsayacak yeni bir yönetime devrinin temini en ideal arzu edilen formül. Askeri müdahale Suriyelilerin çoğunluğunun arzu etmediği ve sonu belli olmayan uçuk bir macera. En yakın Libya olmak üzere geçmiş başarısız örnekler ortada. Esad ve şürekâsını da cesaretlendiren bu örnekler zaten. Suriye, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarda bazı güvenceler de almış olmalı ki Türkiye ve benzer gayretlerde bulunan ülkelerle dalga geçer gibi halkına karşı acımasızca zulme devam ediyor. Ayrıca Suriye muhalefetinin parçalı bulutlu hâli, isteksizce rejim yanlısı görünen asker ve sivilin sığınacak bir ‘kale’ bulamaması da Esad’ın iştahını kabartan diğer bir unsur.
Suriye’yi maalesef karanlık günler bekliyor. Başta Türkiye, İran ve Suudi Arabistan olmak üzere İslam ülkeleri Suriye üzerinden hesaplaşmak yerine ittifakla Esad rejimine yeterli baskıyı uygulayabilirlerse ‘küresel planı’ boşa çıkartabilirler ve ‘Nusayri Baas zulmü’ne son verebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi