Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İslam ve Asya yüzyılı

İslam ve Asya yüzyılı

Palindrom, tersten okunuşu da aynı olan cümle, kelime ve sayılara denilmektedir. Kimilerine göre tersinden ve düzünden okunuşu aynı olan sayılara cinas denilebileceği gibi palindrom da denebilir. Prof.Dr. Aziz İnan gibi şahsiyetlerin ilgilendiği palindrom meselesi 2011 yılına damgasını vurmuştur. Bu yıl iki palindrom tarihten sonuncusu 1 Kasım 2011’e denk gelmiştir. Ve bu palindrom tarih, Zilhicce’nin mübarek on gecesine denk gelmiştir (vefk). Bu mübarek gecelere Fecir suresinde atıf yapılmaktadır. Zilhicce’nin ilk gecesiyle Kurban Bayramı arasındaki on gün mübarek günler ve geceler arasında sayılmaktadır. Palindrom tarihlere geri dönecek olursak; geçen yıl tek bir palindrom tarih vardı: 1 Şubat 2010, yani 01.02.2010. Bu sene ise iki tane palindrom tarih bulunuyor. Biri 11 Şubat 2011. Bugün tam da Arap Baharı’nın merkezini temsil etmiştir. Zira Hüsnü Mübarek’in devrildiği gün ve tarihtir. 11 Şubat 2011 tarihi sekiz haneli bir palindromdur. Diğeri ise 1 Ekim 2011 tarihi. Ancak 1 Ekim tarihindeki palindrom 7 haneli: Yani 1102011. 2011 yılı içinde 2 palindrom tarih barındıran 2 yıldan biri. Diğeri de 2012. Bu yüzyılda başka iki palindrom tarih içeren yıl olmayacak. Arapçada palindroma ‘el kalb el müstevi’ denmektedir. Yani düzünden de tersinden de aynı olan demektir. Bize bir nevi çift hususiyeti hatırlatmaktadır. Roma Tanrısı Janus da çift özellik taşımaktadır. Veya dönüşlüdür. Aslında ‘evvel ve ahir’ demektir veya ondan bozulmuştur. Dinlerin dejenerasyonuyla ilgili bir hakikattir.

Allah çifte ve teke de yemin etmektedir. Fecr suresinin ilk üç ayeti mealen şöyledir: Tan yerinin ağarmasına ant olsun. On geceye ant olsun. Çifte ve teke ant olsun. Dolayasıyla 2011 yılı yirmi birinci yüzyılın fecridir. Elbette palindrom tarihlerden birisi olan 1 Kasım 2011 tarihi gerilerde kaldı. Lakin önümüzde 11.11.2011 tarihi duruyor. Palindrom tarihlerden birisi olmamasına rağmen içinde üç adet 11 barındırmaktadır. Bundan dolayı ilgi çekmektedir. Zira yılın, ayın ve günün tarihi yani üçü de birden 11 sayısıyla ifade edilmektedir. Bundan dolayı “alarabiya.net” 11.11.2011 tarihiyle alakalı olarak bir değerlendirme yapmış. 11 Şubat 2011 tarihinin Mübarek hanedanlığının düşüşüne şahit olduğunu hatırlatarak, 11 Kasım 20011 tarihinin de önemli olaylara gebe olabileceğine işaret etmektedir. Siyasi veya fiziki deprem ihtimalini uzak görmemektedir (http://www.alarabiya.net/ articles/2011/11/07/175858.html). Esasen 2011 yılı alarabiya.net’in de ifade ettiği gibi tarihin en önemli yıllarından birisidir. Adeta 21’inci yüzyılın küşat veya açılış yılı. Kur’an ifadesiyle ve’ş şef’u ve’l vetr ifadesini içeren bir yıl. alarabiya.net’in de ifade ettiği gibi 2011 yılının her günü kan ve olaylara sahne olmuş istisnai bil yıldır.

¥

2011 yılına damgasını vuran sadece Arap Baharı olmayıp AB’deki ekonomik kriz ve ABD’nin atlatmaya çalıştığı buhranlar da 20011’e damgasını vurmuştur. 2011, yeni bir yüzyılın habercisi olduğu gibi yeni bir dünyanın da habercisidir. 2011, açılışını yaptığı yüzyılın İslam yüzyılı, merkezi kıtanın da Asya kıtası olacağını göstermektedir. alarabiya.net’in bu yılda kalan günlerden 11 Kasım 20011’e dikkat çektiği gibi Serdar Turgut da İlluminati’nin 6-7 Aralık tarihlerinde bir eylem hazırlığı içinde olduğunu ileri sürüyor. İlluminati sitesi giriş sayfasına bu tarihle ilgili sanki ‘küdiye’l emr’ kipinde “ÜZGÜNÜZ ÇOK GEÇ KALDINIZ” uyarısı veya ibaresi iliştirmiş. Şunu söylemek lazım: Gelecekle ilgili verilen bütün tarihler itibarı ve içtihadidir. Yani bir yorumdan ibarettir ve bundan dolayı da geçmişte verilen tarihlerin çoğu eksik veya yanlış çıkmıştır. Lakin tahdit yapmadan ve kesin tarih belirlemeden tefeül babından ilahi kaynaklı beşaret ve müjdelerle sevinmekte bir beis yok. Bununla birlikte unutulmaması gereken hususlardan birisi, gaybi olayların genelde vukuundan sonra bilinmesidir. Bediüzzaman bu hususta güzel bir tespitte bulunur: “Âhirzamânda vukû’â gelecek hâdisâta/olaylara dair hadîslerin bir kısmı, müteşâbihat-ı Kur’âniye gibi, derin mânâları var. Muhkemât gibi tefsîr edilmez ve herkes bilemez. Belki tefsîr yerinde te’vîl ederler. ‘Hâlbuki o âyetlerin tefsîrini Allah’tan ve ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlardan başkası bilemez’ sırrıyla, vukû’undan sonra te’vîlleri anlaşılır ve murâd ne olduğu bilinir ki, ilimde râsih olanlar ‘Biz buna inandık. Muhkem âyetler de, müteşâbih âyetler de, hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir’ deyip, o gizli hakîkatleri ikrar ederler (Beşinci Şua).” Masonluk ve İlluminati gibi ruşenilik veya batinilik gibi meselelerin bir nevi hakikkati bulunmakla birlikte bunlar hayatın seyrine egemen değildir. Sadece tedafuu kanunun bir gereği ve imtihan sırrının bileşkesidir. Şer tebeidir, edilgendir ve istisnadır. Haram gibidir, galip değildir. Dolayısıyla Müslümanların şerle ilgili algısı maniheist veya düalist değildir. Anlayışımıza göre kader dinamik ve pozitiftir. Nitekim ayette ‘len yüsibena illa ma keteballahu lena’ buyrulmaktadır. “Bize Allah’ın (lehte) yazdığından başka bir şey isabet etmez...” Zamanın çarkı istisna dışında hep hayra çalışmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi