Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Su, ekmek, aş, tamam da..

Su, ekmek, aş, tamam da..

Dönüşler başlamış Van ve Erciş’e. Bu gelişler haziran ayına kadar daha da hızlanacakmış.

Depremin hemen akabinde köylerini, kentlerini terk edenler, döndüklerinde yeniden o günleri yaşayacaklar.

İşte bu geri dönenlere ekmek ve aştan ziyade, psikolojik destek lazım olacak ve yanlarında yörelerinde teselli verecek birilerini arayacaklar.

Bu konuda sivil halktan aklı erenlerin seslendirdiği ortak düşünce şöyle:

“Devletimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız, şimdiden hazırlık yapıp, dönüş yapan ailelere destek vermeliler.” Ve bir hatırlatma daha yapıyorlar.

“Van ve Erciş’teki kriz merkezleri ile halkla iletişim kurulacak noktalar, özellikle dini milli değerlere sahip çıkan eğitimciler, psikologlar, sosyologlar ve din görevlileriyle donatılmalı ve sürekli halkın içerisinde bulunup, onlarla hemhal olmaları sağlanmalı.”

¥

Yardım edenlerin çokluğu kadar yardımları engelleyen güçler de olmuş elbet. Onların kimler olduğunu herkes bildiği için üzerinde durmuyorum.

Şikâyetlerin geneline bakıldığında da zaten yardımları engelleyip, devleti ve sivil toplum kuruluşlarını zora sokanların kimler olduğu net olarak anlaşılmakta.

Devletin bütün kurumları başta olmak üzere, Deniz Feneri ve benzeri yardım kuruluşlarının derdi “üzüm yemek” olduğu için, tüm engellemelere rağmen hizmetten geri durmamış ve yardımları yerlerine ulaştırmak için gece gündüz çalışmışlar.

İnsana hizmet edenlere destek olmayı sürdürelim ve konteyner mahallelerde kalan ailelerin valilikten beklentilerine yer verelim.

Özellikle Ahmet Hani konteyner mahallesindeki aileler, ilkokula giden çocuklarına servis istiyorlar. Çevredeki köpeklerin saldırısına uğruyorlarmış.

Yine çeşitli mahallelerde kalan ve yeni doğum yapan anneler ile bebeklerinin daha sağlıklı ortamlarda iskân edilmesi beklentileri var.

Evleri oturulamaz duruma gelmiş ama konteyner ev istemeyip, kendi evinin önüne çadır kurmuş ailelerin bir kısmı yardım alamamış.

Biz böyle ailelerden birkaçını ziyaret ettik ve Deniz Feneri yardım etti.

Hasar gören evlerin hasar tespiti için ilgili kuruluşlardan ev başına 700 TL isteniyormuş.

Her şeyini kaybetmiş insanların böyle bir parayı vermesi mümkün değilmiş.

Kirada oturan ve deprem sonrası nerede oturduğunu ispat edemeyecek ailelerin ise durumları daha da vahimmiş.

Bu konunun halli için ilgi bekleyen yüzlerce insan varmış.

¥

Kendi adıma şükrettiğim bir husus var ki, bu şükrüme katılmayacaklar hariç, katılanlardan dua bekliyorum.

Eğer; devletin milletiyle, milletin devletiyle kaynaştığı bir hükümet işbaşında olmasaydı, işte o zaman depremin boyutları çok daha feci olabilirdi.

Sakarya, İzmit, Gölcük ve Düzce depremlerinde yaşanılanları gördük. Deprem yardımlarının nerelere gittiğini ve kimlere dağıtıldığını duyduk, bildik.

Bu depremde ise tüm zorluklara ve belli kesimlerin engellemelerine rağmen, şükür hem hükümet hem de sivil toplum kuruluşları yardımları yerlerine ulaştırmışlar.

“Sözünü namusu ve şerefi bilen” insanlardan işittiklerim bunlardı.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi