Faruk Çakır

Faruk Çakır

Gömleğin ilk düğmesi

Gömleğin ilk düğmesi

Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, ‘’kamu yönetimi ve siyaset alanındaki başarılı çalışmaları’’ndan dolayı fahri doktora unvanı vermiş. Törenle “cübbe” giyen TBMM Başkanı Çiçek de Türkiye gerçeklerini hatırlatan tesbitlerde bulunmuş. Temennimiz, hal ve gidişin bu tesbitlere uygun hale gelmesinde...

Kastamonu’da ülke meselelerini konuştukları bir ortamda, ‘’yaşlı, aksakallı, güngörmüş, geçirmiş bir insanın, ‘Efendi esas mesele gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemektir’ sözünü kullandığını ifade eden Çiçek, bu tesbitten yola çıkarak şunları söylemiş: ‘’Bana göre, siyaset gömleğin ilk düğmesini, doğru iliklemektir. Bunu doğru iliklemezsek ondan sonraki düğmelerde düzen tutturamazsınız, yaka bir tarafa paça bir tarafa gider. Şimdi siyasette de her konu için düğme farklıdır, ama böyle bir yaklaşımda siyasetin ilk düğmesini şöyle anlıyorum ben; uzlaşma da bunlardan bir tanesi. Siyaset bir rekabettir, siyaset bir husûmet değildir, ama günümüz tartışmalarına bakarsanız adeta bir kan dâvâsı hiddetinde ve şiddetinde bir siyaset sürdürülüyor. Bunun da bu ülkeye çok fazla bir faydası olmaz.”
(AA Bülteni, 22 Şubat 2012)
Ülkemizin şahit olduğu krizlerin ve problemlerin temelinde işte bu ‘ilk düğmeyi yanlış ilikleme’ hadisesi vardır. Bediüzzaman’ın yıllar önce TBMM’deki vekillere hitaben yayınladığı ‘beyanname’de benzer şekilde buna işaret yok mu? Şöyle ikâz etmişti Said Nursî Hazretleri: “Şu inkılâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek!” (Mesnevî-i Nuriye, Hubâb, s. 87) Nitekim, bu ikazlar dikkate alınmadığı ve ‘ilk düğme’ yanlış iliklendiği için maalesef bugünkü sıkıntıları çeker hale geldi.
Türkiye’yi idare edenlerin çok öğündükleri bir nokta da, TBMM’de fazla sayıda kanun çıkarıldığıdır. Her çalışma yılı sonunda resmî açıklamalar yapılır ve “Bizden öncekiler şu kadar kanun çıkarıyordu, biz onların on katı fazla kanun hazırladık ve tıkır tıkır kabul edildi” derler. Teknik anlamda bu övünmelerin bin mânâsı olabilir, ama gerçeğe uygun mu? Çok kanun, çok iyi iş anlamına gelir mi?
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, buna dikkat çekip şöyle demiş: ‘’Biz, toplum olarak bir kısım sorunların çözümünde çok kestirme yol ve yöntem bulmada çok maharetimiz var. Konuyu kanunla çözüyoruz. TBMM kanun fabrikasına döndü bir ülkede bu kadar kanun çıkması iyi bir şey değildir. Çok net ifade ediyorum, bu kadar çok kanun çıkarmaya gerek yok. İkincisi her ihtilâfı yargı yoluyla çözmeye çalışıyoruz ya da çözdüğümüzü zannediyoruz. Demokratik toplum aslında geniş bir ailedir, her sorunu mahkemede çözmek kanunla çözmek yerine demokrasi ile sabır ile hoşgörü ile saygı ve açık görüşlülükle çözmek çok daha kalıcı çözmektir. Kanun çıkararak çözdüğünüzü zannediğiniz bir kısım sorunların daha büyük bir çapta bir süre sonra karşınıza çıktığını ben kendi hayatımda çokça gördüm. Biraz sabırlı olup, biraz birbirimizi anlayabilseydik, biraz diyalog biraz karşılıklı görüşme deneyebilseydik, daha kalıcı bir çözüme o sorunları kavuşturabilirdik. Zannediyorum, gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek diyorsanız düğmelerden bir tanesi de budur. Her konuyu kestirme çözmek yerine, ki çözmüş olmuyoruz, daha kalıcı çözüme kafa yormak icap ediyor.’’
Sistemi doğru kurabilsek belki de çok kanun çıkarmak ile övünme yanlışına da düşmeyeceğiz. Düşünün ki mevcut ‘yazılı’ bir anayasası olmadığı halde (İngiltere gibi) ‘sistem’i tıkır tıkır işletebilen ülkeler var. Ya da kısa ve öz hükümlerden meydana gelen ve bunların içinin doldurulmasını yasama organına bırakan anayasalar var. Meselâ, 1787 Amerikan Anayasası toplam 7 maddeden oluşur ve şimdiye kadar sadece 27 kez değiştirilmiştir. Bunun yanında bizdeki gibi uzun maddeler barındıran anayasalara sahip oldukları halde sürekli siyasî krizler çıkabilen ülkeler var. Lütfen, “ilk düğme”yi yanlış iliklemeyelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi