Faruk Çakır

Faruk Çakır

Yine alkol, yine reklâm

Yine alkol, yine reklâm

Her halde alkollü içkilerin zararlarını saymaya gerek yok. Dost da, düşman da bu zararları biliyor ve inkâr etmiyor. Hatta, kendileri alkollü içki kullananlar bile “Alkollü içki çok iyidir, çok da faydalıdır!
Çoluğuma, çocuğuma, dost ve akrabalarıma tavsiye ederim” demez. Buna rağmen alıştıkları ve bağımlı hâle geldikleri için “bile bile zararlı” yolda gidenler vardır.
Alkollü içkilerin gazeteler eliyle reklâm edilmesi maalesef devam ediyor. Nedense bazı sivil toplum kuruluşları ve uzmanların bu noktadaki ikazları Türkiye’yi idare edenlerin uyanmasına yetmiyor. Bununla beraber bu kötülüğe karşı olması gereken tepki ve ikaz da yapılmıyor. Neticede, sigaranın reklâmları yapılamazken, alkollü içkilerin reklâmları tam sayfa olarak gazeteleri kirletmeye devam ediyor.
Peki, başka konulardaki kanunları bir gecede çıkarabilen ‘muhafazakâr iktidar’ bu konuda neden sessiz? Neden haklı olarak ‘kurban derileri’nin vatandaştan zorla alınmasına itiraz eden ‘muhafazakâr medya’ sessiz? Neden bu konuda bir kampanya açılıp, gazetelerdeki alkollü içki reklâmına yol açan varsa kanun ya da yönetmelikler değiştirilmiyor? Hatırlamak lâzım ki, hemen her gün alkollü içki reklâmı yapan büyük bir gazetenin en üst yöneticisi iktidarın en yakınında bulunan bir isim. Ve elbette alkollü içkilerin zararını ve ‘haram’ olduğunu herkes gibi onlar da bilir. Peki, sadece para gelsin diye bu ap açık yanlış nasıl devam eder? Alkollü içki reklâmlarının yayınlanmasından dolayı, o gazeteleri yönetenlerin sorumluluğu yok mu? Türkiye’yi idare edenlerin sorumluluğu yok mu?
Geçen günlerde (6 Kasım 2012) İstanbul Küçükçiftlik Parkında bir konser düzenlenmiş. Konsere, yaşları 13 ila 18 arasında 15 bin kişi katılmış. Başka konserlerde olduğu gibi bu konserde de ‘çocuklar’a [dikkat edelim, ‘çocuk’ sayılanlar 18 yaşın altındakiler oluyor] alkollü içki servisi yapılmış. Neticede, arzu edilmeyen görüntüler ortaya çıkmış. Ailelerin şikâyetini köşesine taşıyan Sabah yazarı Sevilay Yükselir, emniyet müdürüne ve diğer yöneticilere “O gece yaşananlardan haberiniz var mı?” demiş ve şöyle sormuş: “Nasıl olur da 15 yaşındaki çocuklara içki satılmasına göz yumulur bilmiyorum! Kim sattı tekilaları [tekila: alkollü Meksika içkisi] o çocuklara? Hangi alçak ve namussuzlar 15’lik bebelerin cebindekinden medet umdu? Kime soracağız bunun hesabını?” (Sabah, 17 Ekim 2012)
Sevilay Hanım, konuyu takip etti ve “18 yaş altına alkol satışı nasıl önlenecek?” başlıklı (Sabah, 19 Ekim 2012) bir yazı daha yazdı. Böyle önemli bir konuyu gündeme taşıdığı için Sevilay Hanımı tebrik ediyoruz. Ancak alkollü içkilerden zarar görenler sadece 18 yaş altı gençler mi? Yani, 16 yaşındaki gence alkollü içki satılmasına itiraz edip, 19 yaşındakine içki satılmasını nasıl savunuruz? Savunursak haklı olur muyuz? Kim koymuş bu 16 ilâ 18 yaş sınırını, ölçüsünü?
Bu hadiselere, yasaklara ya da serbestlere insanı Yaratan ve onun için bir anlamda “Kullanma Kılavuzu” tanzim edenin çizgisi dışında baktığımızda doğruyu bulmak mümkün değil. Çünkü, bugün için alkol kullanma yaşını 18 ilân eden ‘sistem’ yarın bunu 20’ye ya da 25’e çıkarabileceği gibi; 12’ye de indirebilir. Nitekim, uzun yıllar alkollü içkileri teşvik eden Avrupa ülkeleri, bugün bunlara karşı ciddî mücadele veriyor. Meselâ, İngiltere, Rusya, Almanya ve diğer ülkeler; değil gençlerini, ‘ihtiyar’larını bile alkollü içkilerden uzak tutmaya çalışıyor.
Boşuna çıkmaz sokaklarda ilerlemeye çalışmayalım. İnsanlık için gerçek doğru ve huzur, bu kötülüklerden uzak kalmaktadır. Alkollü içkilerden uzak durmak gerektiğini İslâm dini emretmiş diye karşı çıkmak, “Biz din dışı bir çözüm bulacağız” diye uğraşmak boşunadır.
Bir günde borsa kapatan, ilçe sınırları değiştiren TBMM bu derde çözüm bulamaz mı? Alkollü içkilerin reklâmlarına karşı bugünden tezi yok, kampanya açalım. Bu yanlışa dur demeyenlere biz dur diyelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Faruk Çakır Arşivi