Biraz da kamuoyunun yönlendirmesiyle Amerika denince akla ‘büyüklük, güçlülük, yenilmezlik’ gibi kavramlar geliyor. Hatta çoğu zaman “Dünyanın jandarması” denildiğinde akla önce Amerika gelir. İstediği ülkeyi işgal eder, istediği hükûmeti devirir, istediği siyasetçinin önünü açar, istemediğini darağacına gönderir...
Maalesef, yakın tarih de umumiyetle böyle şekillenmiş. Türkiye’de bile hemen her darbenin arkaplanında Amerika yok mu? Bu sadece bir komplo teorisi değil. Amerika demek önce menfaat demek. Elbette Amerika’da da insaflı yöneticiler vardır, ama bugüne kadar ülkeyi yönetenler ekseriyetle kendileri için istediklerini başkaları, komşuları ve dünyanın diğer ülkeleri için istememişler. Onlar ‘ay’a giderken, dünyanın başka ülkelerinde yaşayan insanların ‘yaya’ gitmesini bile çok görmüşler.
Elbette bu neticenin bütün kabahati Amerika’da ve Amerikalı yöneticilerde değil. Ancak kabahatin büyüğünün onlarda olduğu da inkâr edilemez. Ellerinde bulunan güç ve kuvveti, ‘hak ve adalet’in emrine vermek yerine, kendi menfaatleri için harcamışlar.
Tabiî ki yapılan yanlışlar, atılan haksız adımlar biriktikçe ‘ah’lar arşa çıkar. En kuvvetli göründükleri bir anda çökebilirler. Nitekim, bir kasırga Amerika’nın havasını, şanını, şöhretini, yenilmezliğini, büyüklüğünü yerle bir etti. Yanlış anlaşılmasın; Amerika’nın karşı karşıya kaldığı felâkete sevinmiş değiliz. İnşaallah tekrarı olmasın, ama bu rüzgârların boşu boşuna estiğini de sanmıyoruz. Masumlara da zararı dokunan bu felâketlerin en az zararla atlatılması samimî temennimizdir. Gerek Amerika ve gerekse başka ‘büyük’ ülkeler de bu kasırgadan, bu felâketten, bu sellerden ibret ve ders almalı. “En büyük” olmanın, Allah’ın emrindeki ‘su ve rüzgâr’ unsuru karşısında bir anlamı olmadığı anlaşılmalı. Anlaşılmalı ve politikalar buna göre şekillenmeli ki dünyaya huzur ve barış gelsin...
Sandy Kasırgası, Amerika’nın beşte birini etkilemiş. Yaşanan ekonomik kayıpların yaklaşık 35 milyar ila 45 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Amerika için çok büyük bir rakam olmadığı ifade edilebilir, ama felâket öncesi bu paranın ‘yaya’ gezenlere aktarılması teklif edilseydi Amerika kabul eder miydi? Muhtemelen etmezdi, ama bakın uçup gitti. 50’den fazla kişi ölürken, 8,5 milyondan fazla kişi de elektriksiz kalmış. 18 bin 100 uçak seferi iptal edilmiş. Sandy Kasırgasının, ABD tarihinde en fazla maddî zarara neden olan felâketlerden biri olduğu ifade ediliyor.
Kasırgadan en fazla etkilenen bölgelerin başında gelen ve bazı evlerin sadece çatılarının göründüğü New Jersey’in sahil kesimini helikopter ile incelemeye giden Vali Chris Christie, gördükleri hakkında şöyle demiş: “Bugüne kadar gördüğüm tüm felâketlerden daha öte. Tahmin ettiğimden de kötü.”
Başkan Barack Obama yine de insaflı davranmış ve kasırgadan olumsuz etkilenenler için herkesin duâ etmesini istemiş. Demek ki Amerika’da “duâ etmeyi” laikliğe aykırı bulan bir anlayış yok. Benzer felâketler karşısında Türkiye’yi idare eden bazı ‘eski’ yöneticilerin nasıl da ‘esbabperest’ beyanlar verdiklerini hatırlamak lâzım.
Önümüzdeki hafta Amerika’da başkanlık seçimleri yapılacak. Bu kasırganın ya da benzerinin seçim gününde meydana geldiğini düşünün. Seçim bile yapılamazdı. O halde ‘süper güç’den ziyade, ‘süper gerçek’leri görmek lâzım.
‘Süper gerçek’ kâinatın bir sahibi olduğu ve her hadisenin Onun izni ve emriyle meydana geldiğini bilmekten geçiyor. ‘Mikrop’tan kasırgaya, her şey karşısında mağlûp olan insanın büyüklük taslaması kadar garip bir şey olabilir mi?