Faruk Çakır

Faruk Çakır

Ya Rab! Zalim İsrail'e fırsat verme!

Ya Rab! Zalim İsrail'e fırsat verme!

Sadece bölgeyi değil, bütün dünyayı ateşe vermeye niyetlenen İsrail, yine Gazze’ye saldırdı. Dünya kamuoyu Suriye’deki kargaşa ile meşgul iken, ‘fırsattan istifade’ ile Filistinlilere saldıran ve yine masumları katleden İsrail, dünya ile dalga geçiyor.
İnsanlıkla alay eden İsrail’in bu tavrı, ne yazık ki ‘büyük devlet’lerden destek görüyor. Zaten en büyük dert, en büyük sıkıntı İsrail’in Gazze ya da diğer şehirlerdeki Filistinlilere saldırması değil; dünya devletlerinin bu zulme sessiz kalması, daha da fenası destek olmasıdır. Dünyanın ‘jandarma’sı olan Amerika, “İsrail’in yanındayız” anlamında açıklamalar yapıyor. Acaba bir yandan bu açıklamaları yaparken öte yandan İsrail’i durdurmaya çalışıyor olabilir mi? Öyle bile olsa bu tavrı ABD’yi temize çıkarmaya yeter mi?
İlk tesbitlere göre İsrail’e en sert tepki Mısır’dan geldi. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî’nin Siyasî Danışmanı Muhammed Seyfüddevle, ‘’İsrail fizikî olarak [Gazze’ye] Ahmed el-Caberi’ye, manevî olarak Mursî’ye suikast düzenlemiştir’’ demiş. (AA, 15 Kasım 2012) Mısır, saldırının kendi cumhurbaşkanlarına yapıldığını düşünüyorsa, bu nisbette tepki gösteriyorsa ilişkilerin çok daha gerileceği söylenebilir. Tabiî araya başkaları girip havayı yumuşatmazsa...
Gazze’ye saldırılmasının, saldırılabilmesinin en kabahati aslında “İslâm dünyası”ndadır. Çünkü, yüzde yüz haksız olan İsrail’e karşı mümkün olan tedbirler, tepkiler ve diplomatik girişimler ortaya konulmuyor. İslam ülkeleri öyle bir birlik olmalı ki, Filistin’e saldırdığında bütün İslâm dünyasının ona karşı çıkacağını bütün dünya bilmeli. Öyle bir birlik ve dirlik olmalı ki, Amerika bile bu zalimleri savunamamalı.
Elbette böyle bir birlik ve dirliği oluşturmak kolay değil, ama imkânsız da değil. Zaten “İslâm birliği”nin engellenmesi, her birinin kendi iç problemleriyle uğraşmak mecburiyetinde kalması bunun için... İslâm birliği olması ki İsrail keyfine göre Filistin’e, Gazze’ye ya da başka yerlere saldırsın. İslâm birliği olmasın ki Asya münafıkları ile Avrupa dessas zalimleri Müslüman ülkeleri sömürsün... İslâm birliği olmasın ki bütün dünyada zulümler devam etsin... Öyle mi? Bu yanlışlara itiraz etmek için “İttihat-ı İslâm”ın temini için çok fazla gayret lâzım.
İsrail’in yaptığı zulme ‘din/ inanç’ kılıfı hazırlaması da ayrı bir çelişki. İsrail Ordusu, Gazze’ye yönelik başlattığı son saldırıya ‘’Bulut Sütunu’’ ismini vermiş. ‘’Bulut Sütunu’’ tabiri, Tevrat, İncil ve Zebur’u içeren Kitab-ı Mukaddes’in ‘Çıkış’ bölümünde geçiyormuş. Yahudiler, ‘’Tanrının, Yahudileri bir bulut sütunuyla düşmanlarına karşı koruduğuna’’ inanıyormuş. Bu sebeple saldırıya bu isim verilmiş. (AA bülteni)
Tamam, İsrail bir “din devleti”dir; ama tahrif edilmiş bir din bu. Masumları öldürmeyi, zulümde sınır tanımamayı hiçbir ‘fıtrat dini’ kabul etmez, emretmez. Olsa olsa “tahrif edilmiş, bozulmuş, aslından uzaklaştırılmış” dinler buna izin verir.
İsrail zulmüne itiraz ederken, 80 yıllık ‘kısır döngü’yü de tersine çevirmek gerektiğini görelim. ‘Sanal âlem’deki bir yorumda “İslâm dünyasının 80 yıllık Filistin kısır döngüsü” şöyle özetlenmiş: “Liderler slogan atar; sokak bayrak yakar; İsrail öldürmeye; Filistinli ölmeye devam eder!”
Bu kısır döngüyü, bu yanlışı tersine çevirmek için İsrail’in ekmeğine yağ sürmeyecek, zalimi mazlûm haline getirmeyecek adımlar atılmalı. İslâm ülkelerinin siyasetçileri ve sivil toplum kuruluşları sloganlar atmak yerine İsrail zulmünü durdurmaya yarayacak akıllı açıklamalar, ölçülüp biçilmiş adımlar atmalı. Slogan atarak, bayrak yakarak, hakaret ederek meseleyi halletmek mümkün olsaydı şimdiye kadar hallolurdu.
Siyaset âlemi fiilî duâ ederken, biz de kavli duâlarımızla zulme itiraz edelim: Ya Rab! Zalim İsrail’e fırsat verme! Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi