Faruk Çakır

Faruk Çakır

Toplumu kim bölmüş?

Toplumu kim bölmüş?

Türkiye’de hangi konu konuşulsa, tartışılsa iş gelip Kemalizm’e dayanıyor. Anayasa, hak ve özgürlükler, kalkınma, ilerleme, demokrasi, Avrupa Birliği yolculuğu; velhâsıl her konuda işlerin iyiye gitmesine mani olan bir nokta ve bunun da Kemalizm olduğu uzmanlarca da ifade ediliyor.
İşi biraz daha karikatürize edersek şöyle demek bile mümkün: Yolda yürürken ayağınıza ‘taş’ çarpsa, bunun sorumlusu Kemalizm anlayışıdır. Çünkü işini doğru yapmamak, ‘doğru asfalt’ dökmemek, çürük kaldırımlar yapmak ancak Kemalizm anlayışıyla mümkün olur.
Şimdilerde unutulmuş görünse de Türkiye’nin “yeni, sivil ve demokrat bir anayasa” yapma çalışması vardı. Türkiye’yi idare edenler bu konudaki çalışmaların 2012 yılı sonuna kadar tamamlanacağını, tamamlanması gerektiğini ilân etmişlerdi. Ancak çalışmaların beklenen hızla devam etmediği anlaşılıyor. Elbette ümitsizliğe kapılmamak lâzım, ama Anayasa hukukçusu ve RTÜK üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu’na “Bu aşamada yeni bir anayasanın yapılmasının çok zor olduğunu söylemek istiyorum” dedirten bir atmosfer var ortada. (AA, 24 Kasım 2012)
Anayasa tartışmasına katılan uzmanlardan biri de Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem. 2007’de Ergun Özbudun’un başkanlığında AKP’ye anayasa taslağı hazırlayan grupta yer alan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Anayasa Profesörü Fazıl Hüsnü Erdem de yeni ve sivil bir anayasa konusunda na yazık ki müjdeli haberler vermemiş. “Anayasa hazırlıkları tıkanmış gibi gözüküyor. Sizce bu tıkanıklık aşılabilecek mi?” sorusuna karşılık Prof. Dr. Erdem, “Çok güç” şeklinde cevap vermiş. Tıkanıklık sebebini de şöyle izah etmiş: “Anayasa yapımı, toplumdaki güvensizlik, siyasî kamplaşma ve kutuplaşma yüzünden tıkandı. Parçalanmış, bölünmüş toplumlarda yeni anayasa yapmak çok zordur. Hele Türkiye gibi bölünmüşlüğün kurucu nitelikte olduğu bir ülkede yeni anayasa yapmak çok daha zordur. Çünkü bu ülkede kurucu ideolojinin yarattığı bir bölünmüşlük ve parçalanmışlık var.” (Konuşan: Neşe Düzel, Taraf, 26 Kasım 2012)
Tartışma “bölünme”ye dayanınca bunun müsebbibi de her halde merak edilir. “Anayasanın kendisi mi toplumu bölüyor burada?” sorusunun karşılığı şöyle olmuş: “Evet. Toplumu, mevcut anayasanın ideolojik arka planı olan Kemalist ideoloji böldü. Bu resmî ideoloji, homojen bir toplum yaratmaya çalışırken, aksine parçalanmış bir toplum yarattı. Öyle ki, farklı toplumsal ve kültürel kesimler kendilerini devlete karşı koruyabilmek için cemaatleştiler.” (Agg.)
Türkiye’yi ‘Kemalist ideoloji’ böldüyse ve bu bölünme iyi neticeler getirmediyse ne yapmak gerekir? Bu zihniyetten uzak durmak ilk akla gelen çare değil mi? Buna rağmen hazırlanması zora giren yeni ve sivil anayasada yine bu anlayışta ısrar etmek neyin nesi? Hemen hatırlayalım ki, yakın zaman önce yapılan ankette güya ankete ya da araştırmaya katılanların yüzde 82’si “ilke ve inkılâplar”ın anayasada yer almasını istiyormuş. (Aktaran: Taha Akyol, Hürriyet, 24 Kasım 2012) Bu ne yaman çelişkidir?
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem’in tesbitlerine itiraz edenler de mutlaka çıkacaktır; ama bu tesbiti destekleyen, takviye eden ve berraklaştıran yorumlar, araştırmalar da gündeme gelecektir.
Bir defa daha görüyoruz ki, konuştukça meseleler netleşiyor. Yasaklar, engeller ve ‘korku’lar biraz daha dağılsa, Türkiye gerçek anlamda hür ve demokrat olabilse daha temel konuları tartışmaya başlayacağız. Zaten “karanlıklardan aydınlığa” çıkmanın yolu da bu değil mi? İnsanların ilanihaye, sonsuza kadar yanıltılması mümkün değil ki!
Dua edelim de karanlık bulutlar dağılsın, bahar çiçekleri serilip serpilmeye imkân bulabilsin. Yeni, sivil, hür ve adil bir anayasa tek çare değilse de bu yolda atılacak çok önemli adımlardan biridir. Türkiye bu faydalı adımı atmalı, vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi