Faruk Çakır

Faruk Çakır

Kime göre terörist?

Kime göre terörist?

Türkiye, TBMM’de kabul edilen yeni bir kanunu tartışıyor. Daha doğrusu kabul edilen bir kanun, STK’ların tepkisi çekmiş durumda. OECD bünyesinde kurulan ve Türkiye’nin de üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü’nün (FAFT) “Uluslararası Terörizmle Mücadele Yasa Tasarısı”, Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edildi. (Terörizme kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele iddiasıyla 1989 yılında OECD bünyesinde kurulan, Mali Eylem Görev Gücü’ne [FAFT] Türkiye de 1991 yılında üye olmuş.)
İlk bakışta, “Terörizmin finansmanı ile ilgili kanuna STK’lar niçin itiraz etsin?” sorusu akla gelebilir. Normalde öyle olması lâzım, ama mesele “terörizm” ve “terörist”in nasıl tarif edildiğinde ya da nasıl tarif edilmesi gerektiğinde düğümleniyor.

Fıkra gibi anlatılan bir meseleyi bu noktada hatırlamak lâzım: Hikâyeye göre bir kalpazan ekibi “sahte para” basıyormuş. Neyse, yakalanmışlar ve yargılanmaya başlamışlar. Ekip üyeleri aralarında konuşurken biri diğerine, “Hayret, devlet de para basıyormuş” demiş.
Bu fıkrada olduğu gibi tartışmanın temelinde “terör” tanımındaki kargaşa yatıyor. Bazı “büyük devlet”ler öyle işlere imza atıyorlar ki, ne hak tanıyorlar ne de hukuk. Benzer şekilde meselâ, İsrail’in Filistin’de yaptıklarını hak, hukuk ve adaletle izah etmek mümkün mü? “Ben her durumda haklıyım, benim hayat hakkım var. Sen her türlü haksızlığa müstehaksın” anlamına gelen tavırlarla mı terörizme karşı mücadele edilecek?
İşte, TBMM’de kabul edilen “Uluslararası Terörizmle Mücadele Yasa Tasarısı” da bu sebeple tartışılıyor. Kanunun ayrıntılarını ilgililer değerlendirir, ama tartışmanın özünde kimlerin terörist kabul edileceği meselesi var. İsrail’e sorulsa, hak arayan bütün Filistinliler terörist muamelesi görür. ABD ya da Rusya da farklı eylemleri terörist eylem olarak görebilir. Netice itibarıyla bu kanun, bilhassa kötü niyetliler elinde çok fazla can yakabilir.
“Böyle bir kanun nasıl oldu da TBMM’de kabul edildi” sorusu akla gelebilir. Bazı medya kuruluşları bu kanunla PKK’nın can damarının, para kaynağının kesileceğini duyurdu. Belki böyle bir faydası da olur, ama masumları da yakma ihtimali var. STK’ların itirazı da zaten bu sebeple ortaya çıkıyor. En başta terör ve terörist kavramlarına ABD ve İsrail karar verecekse, bu kanundan fayda ummak pek mümkün değil.
Benzer bir “radikal” ve “terör” tartışması da Almanya’da yaşanmıştı. Almanya İçişleri Bakanlığı, 1 Ocak 2012’den itibaren Göç ve Mülteciler için, “radikalleşme danışma merkezi” kurmuş ve başörtülü bir hanımın fotoğrafının yer aldığı “KAYIP” ilânı hazırlamıştı. O “ilan”da şöyle yazıyordu: “Arkadaşım Fatma. Kendisini özlüyorum, çünkü son zamanlarda kendisini tanıyamıyorum. Gün geçtikçe daha fazla içine kapanıyor ve her geçen gün radikalleşiyor. Kendisini —dini fanatiklere ve terör örgütlerine— tamamıyla kaybetmekten korkuyorum. Sen de benim gibi düşünüyorsan, radikalleşmeyle ilgili danışma merkeziyle irtibata geç: (burada telefon, e posta ve internet adresi veriliyor.) (Konu hakkındaki detaylar şu adreste var: http://www.bamf.de)
Başörtüsü ile terörizmi bir araya getiren böyle bir “kayıp” ilânı, bütün Müslümanları rencide eder. Geçen günlerde Türkiye’ye gelen ve “İnsanların ruhî dengelerini sağlayabilmeleri için Allah’a ve dine inanmaları çok önemli” diyen (Yeni Asya, 8 Şubat 2013) Alman İçişleri Bakanına bu durum hatırlatılmış. Ankara’daki görüşmede Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, haklı olarak Alman Bakana “Sayın Bakan, başörtülü bir hanımın resmini afiş yapıp terörist muamelesi yapıyorsunuz. İhbar hattı kurup Müslümanları teröristmiş gibi gösteriyorsunuz. Bu bizi çok rencide ediyor” demişti. (Hürriyet, 8 Şubat 2013)
Alman Bakanın “iman” ile ilgili açıklamalarını tebrik ederken, yanlış bilgiye dayandığını umduğumuz “başörtüsü ve terör yan yana” ilânını tenkit eder ve düzeltilmesini de bekleriz.
Bütün bunlar STK’ların ve cemaatlerin sorumluluğunu da arttırıyor. Gerek Almanya’ya ve gerekse Amerika’ya ve elbette bütün dünyaya İslâmın barış ve kardeşlik dini olduğunu, terörizmle yan yana gelemeyeceğini çok iyi anlatabilmemiz lâzım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi