Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Suriye imdat istemeye devam ediyor

Suriye imdat istemeye devam ediyor

Hafta sonu; iyiliklere fener olan deniz fenerlerinin, “kimse yok mu” denilince “biz varız” diyenlerle, insan haklarını arayanların Suriye’ye yardım gecesindeydik.

Tebessümü sadaka kabul eden dinimizin düsturunu, kendilerine yol edinen gençlerin kurduğu “Genç Tebessüm Derneği”nin gecesinde, Suriye için yüreği yananlar bir araya gelmişti.

Sadece yüreği yananlar değil, mütavazı “ev ve el harçlıklarını” verenler de oradaydı.
Ayrıca neden Suriye’ye Müslümanların ilgisi yüksek değil sorusunun cevabının da arandığı geceydi.

Şeytanla birleşen şer güçlerin, Esed’in yanında yer alıp, mazlumların ahlarını nasıl seyrettikleri sorgulandı.

Programda Suriye’yi harap eden Esed’in yaktığı, yıktığı şehri; öldürdüğü çocukları, anneleri, babaları, gençleri, ihtiyarları gördük.
Hâlâ bu vahşete rağmen, Suriye rejiminin yanında olanlar, ancak şeytanla dost olanlardır ve duyarlı Müslümanlara karşı bir duruştur. Oysa Suriye bizimdir.
Sınırlarımızı cetvelle çizerek, araya tel örgü ve mayın döşeyenler, kuru sınırı ayırmadılar; inancımızı ve değer yargılarımızı böldüler.

Bugün Suriye’deki mücadele, bir iman mücadelesidir.
Yüzde sekseni Müslüman olan bir halkın, yüzde yirmilik küçük azınlıklar tarafından yönetilmesi hangi akla ve mantığa sığar.
Bu zulüm ve baskı, babadan oğula geçerek yüzyılı aşkındır sürüyor. Yüzyıllık bir “sinme ve sessizlik,” artık dayanılmaz hal almıştır.
Biz Müslümanlar, Suriye’nin yanında olmaz ve yaralarını sarmazsak, hesap günü bedelini ödeyemeyiz. Yalnız bu ifadem; “Ben de Müslümanlardanım” diyenler içindir.

¥

Suriye, “İslam kardeşliğine duyarlı Müslümanlara” emanettir. Atalarımız Osmanlı bu emaneti taşımış ve çok titiz davranmıştır.
Hem öyle hareket etmiştir ki, küçük bir örnek vereyim.
Haydarpaşa’dan başlayıp Medine’ye giden demiryolu hattı, sırf Efendimiz (s.a.v.) Suriye’nin “Busra” şehrine uğradı diye demiryolu güzergâhı değiştirilip oradan geçirilmiştir.
Ne demek istediğimi anlamak için sadece bu örnek yeter. Haydi bir de Suriye’den örnek vereyim.
Türkiye’de ezan yasaklanıp, Türkçe okutulmaya başlanınca, Emevi Camii’nden günlerce Türkiye için ezanlar okunmuştur.
Bu iletişimin ne demek olduğunu Müslüman duyarlılığına sahip olmayanlar anlamaz. İşte onlar Esed’in yanında yer almaktadır veya katliamı seyretmektedirler.
Suriye; Mekke ve Medine’den sonra Efendimiz (s.a.v.)’in sevdiklerinin kabirlerinin şehridir.
Bu sebeple yine Müslümanlar olarak Suriye’deki katliama dur dememiz gerekir.
Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek eşleri; Hz. Hafsa, Hz. Sevde, Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Ümmü Habibe annelerimizin kabirleri oradadır.

Sahabelerimizden; Halid b. Velid, Bilal Habeşi, Peygamberimizin (s.a.v.)’in torunu ve Kerbela’ya şahitlik eden Hz. Zeynep oradadır.
Ebu Ubeyde, Ebu Derda, Abdullah b. Ümmi Mektum ve binlerce sahabe oradadır.
Selahaddin Eyyübi ile Osmangazi’nin dedesi Süleyman Şah oradadır.

¥

Mazlumların gözyaşını silmeyenler, zalimlerin kölesi olurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi