Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Lamartin’den Puşkin’e

Lamartin’den Puşkin’e

İslam’a girenlerden bir kısmı için ‘hasune İslamuhu/ güzelce Müslüman oldu’ denilir. Bunu mefhumu muhalifi ise birilerinin yeni yerine uyum sağlayamadığı ve cahiliyet köklerinden tortular kaldığı yönündedir. İslam’a girdikten sonra Mecusilerin bir kısmı zındıka cereyanına yel ve rüzgar vermişlerdir. Kimi Yahudiler içinde İslamiyet’e İsrailiyat kattıkları ifade edilir. Reşit Rıza, Ahmet Emin Yahudilikten İslam’a geçen bazı zevatın eski kültürlerini de beraberlerinde taşıdıklarını ve İslam’a karıştırdıklarını ileri sürer. Vehb İbni Münebbih ve Hemmam İbni Münebbih ve Ka’b gibilerin bunlar arasında sayar. Halbuki, Reşit Rıza ve Ahmet Emin bunların getirdiklerini reddetme üzerinden Deccal, Mehdi ve İsa’nın nuzülü gibi hususları reddederek aslında Mutezile veya benzeri dalalet fırkalarının peşine takılır. Ahmet Emin, Şia bahsinde salabetli olmakla birlikte Mutezile konusunda gevşektir. Neyse! 

Başta söylediğimiz örneklerden öte günümüzde soya çekim örnekleriyle karşılaşmaktayız. Bunlardan birisi Tevfik Fikret olup anne tarafından Rum’dur. İkinci Abdulhamit’in amansız düşmanları arasındadır. Bir lahza-i taahhür şiiri onundur. Akif’in mübareze ve münazaracısı olan Tevfik’in oğlu da yeni köklerinin derinleşememesi nedeniyle ve sığlık sonucu Akif’in deyimiyle zangoç kesilmiştir. Günümüzde Tevfik Fikret’in bir sureti ise İlhan Selçuk olup onun ailesinin de Yahudilikten değil ama Hıristiyanlıktan dönme olduğu ortaya çıkmıştır. Anlaşılan bu dönüş ham kalmıştır. Tevfik Fikret ve İlhan Selçuk yüzyıldan beri muhafazakar ve dindar kesimlerin en amansız fikri hasımları arasındadır. Lakin soya çekim sistematik veya ritmik bir durum değildir.

*

Kaldı ki anadan atadan Müslüman olanlar da İslam’ın köküne yabancılaşmışlardır. Birbirini boğazlamakla meşgul vaziyetteler. Günümüzde hem insanlığın hem de İslamiyet’in gurbet günlerinde yaşamaktayız. İslam kendi mensupları arasında yabancı ve hatta mazlum konumdadır. Bununla birlikte soya çekim de gerçeklerden bir gerçektir. Bu çekimlerden birisi Lamartin’de görülmüştür. Onunki Napolyon’unki gibi kandırmaca değildir. Mısır’da yayınlanan Şa’b gazetesinde bir makalede onun Hazreti Peygamberle (SAV) alakalı senakar ve medihkar ifadelerine rastladım. Kahramanlar kitabını yazan Thomas Carlyle tarihin en büyük adamının Hazreti Peygamber olduğunu yazmıştır. Thomas Carlyle’in şeceresinde veya soy kütüğünde Müslümanlık olup olmadığına muttali değiliz. Ama hakşinaslık adına Hazreti Peygamberi kahramanlar kahramanı ve insanlığın rehberi ve üstadı olarak tebcil etmiştir. Thomas Carlyle’dan sonra Lamartin aynı ifadeleri paylaşmıştır (http://elshaab.org/print.php?ID=92717 ). Yaser Enver tarafından yazılan makalede Lamartin, Hazreti peygamberin ulaştığı hedefler açısından beşerin takatini aştığını ifade etmektedir. Dolayısıyla kaynağı ve menşei ilahidir. Beşeri ile Allah arasına giren hurafeleri yıkmıştır. İnsanla Allah arasında kopan ilişkileri ve rabıtaları tamir etmiş ve tazelemiştir. Putperestlik arasında can çekişen marifetullahı aslı suretine irca etmiştir. Lamartin’in buradaki tespiti önemlidir ve Hıristiyanlık marifetullahı yani Allah’ı tanıma pusulasını kaybetmiştir. Bu pusula sadece İslam’ın uhdesindedir. Marifetullahı edinmek İslam dışında mümkün değildir.

*

1790-1869 yılları arasında yaşamış olan meşhur Fransız şair Lamartin, hayatının son dönemlerinde kaleme aldığı 6 ciltlik “Türkiye Tarihi” (Histoire de la Turquie) kitabının birinci cildini Hz. Muhammed (s.a.v)’e tahsis etmiştir. Lamartin, Hz. Muhammed’in yalancı bir peygamber olduğunun düşünülemeyeceğini ifade ediyor. Yalancılığın aynı zamanda iki yüzlülük olduğunu, yalanda doğrunun kudretinin bulunmadığını ve ikiyüzlülüğünde inandırma kuvvetinden yoksun olduğunu belirten Lamartin, mekanikten örnek vererek, bir cismin atılırken varabileceği yerin fırlatma gücü ile orantılı olduğunu hatırlatıyor. Buna göre, mânevî ilhamın gücünün de, meydana getirebildiği eserlerle orantılı olduğunu yazdı. Buradan hareketle, çok sayıda eser vücuda getiren, çok uzak bölgelere kadar yayılan, uzun zamandan beri aynı kudretini muhafaza eden İslâmiyet’in yalan üzerine kurulu olamayacağını söylüyor. Lamartin’nin piyasaya yeni sürülen HZ. Peygamber hakkındaki kitabında şu ifadelere yer veriliyor: “Filozof, hatip, peygamber, kanun koyucu, savaşçı, insan düşüncelerini etkileyici, bir büyük İslâm devletini kuran adam: İşte Muhammed budur! İnsanların büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bütün mikyaslarla ölçülsün! Acaba O’ndan daha büyük birisi var mıdır? Olamaz!” Lamartin kitabında, Fransızların tanınan şair ve yazarlarından Alfred de Vigny’nin (1797-1863) “İslam, Hıristiyanlığın arı, temiz halidir” sözlerine de yer veriyor. ABD’de Müslüman olan Latinolara Taha Cabir Alvani ‘Müslüman olarak kendinize yabancılaşmadınız bilakis aslınıza avdet ettiniz’ der. Arılığını kaybetmiş Hıristiyanlık ahirzamanda tasaffi ederek, kendini İslam aynasında yenileyerek İslamiyet’e katılacaktır.

Ailesinin kökenini araştıran Lamartin, kitabında atalarının Endülüs’ten Fransa’ya göç ettiklerini ve aslen Endülüslü olduğunu kaydediyor. Ailesinin el-Lamartiyyin soyundan olduğunu belirten Lamartine, bu kelimenin de Allah’ın emrine boyun eğenler ve Allah’ın hizmetçileri manasına geldiğini söylüyor. İstanbul’a gelir ve Ihlamur Kasrında Sultan Abdulmecid’le görüşür. Rus şairi ve yazarı Aleksandr Puşkin de siyahi annesi tarikiyle (Eritre) Müslüman bir kökene dayanmaktadır. Kendisi de hem Kur’an okumuş hem de Hazreti peygambere hayrandır. Fizik üzerinden soya çekim olduğu gibi mezafizik üzerinden de soya çekim vardır. Ahirzamanda her şey aslına ve dolayısıyla bütün inançlar İslam’a rücu edecektir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi