Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İslami uyanışın mecrasını saptırmak

İslami uyanışın mecrasını saptırmak

Said Havva’nın hacmi küçük ama kıymeti büyük kitaplarından birisi ‘El Humeyni Şuzuzun fi’l akaid ve şuzuzun fil’l mevakif’ adlı kitabıdır. Başlığını, ‘Humeyni’nin akide ve tutumlarındaki aykırılıklar’ olarak çevirebileceğimiz bu kitap, Humeyni ve felsefesini çok güzel analiz etmektedir. Yıllar içinde ikinci kez okudum. Her okudukça kitabın kıymetini daha iyi kavradım. Bu kabil, alanında hacmi küçük ama kıymeti büyük birkaç kitap daha var. Bunlardan birisi Şam asıllı Muhibbiddin Hatip’in el Hutut el Arize kitabıdır. Humeyni’nin devrimden sonra hayır sahipleri Türkçe ve Arapça olarak bu kitabı yeniden basmışlar ve meccanen dağıtmışlardır. İran ise her zaman yaptığı gibi, kara propaganda ile kitabın gerçeklere istinat etmediğini iddia ederek etkisini kırmaya çalışmıştır. Halbuki, hem Muhibbiddin Hatip hem de Reşid Rıza bu konudaki kitaplarını tam olarak içeriden yazmışlardır. Kitap, yıllarca Şii çevrelerde bulunmalarının ve tetkiklerinin ürünüdür. Her kalıbı ve ifadesi hayal ürünü değil, aynıyla hakikattir. Arapların deyimiyle hakikatin ciğerine isabet etmiştir. ‘Mizanda hafifi pahada ağır’ dedikleri gibi bu kıymetli kısa kitaplardan birisi de Muhammed Salih Ekinci (Muhammed Salih Bin Ahmed Garsi) Hocanın ‘el İcabetü’l Bahire/Kamaştıran Cevap’ adlı eseridir. Hoca özellikle akait konusunda mahirdir. Eş’ariliğin çağdaş savunucularından birisidir. Bu hususta Sefer Havali’nin tezini de çürüten bir kitap kaleme almıştır. İran özellikle el Hutut el Arize adlı kitap hakkında gürültü koparmıştır. Ed Daccetü’l Müfteale (Kuru Gürültü) adıyla güya bu tür kitaplara cevap vermişler ama bu sözde reddiyeler kitapların kıymetlerini daha da artırmıştır. Zira zamanla takiyye gereği gizledikleri alenileşmiştir. Güçlendikçe ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başlamışlardır. Sadece Sünni kitleleri kandırmak için yazılanlara yalan dolan diye kuyruk takmaya ve kılıf uydurmaya çalışmışlardır.

*

Yasir Habib’in Hazreti Ömer ve Hazreti Aişe ile ilgili iftiraları aynen Muhibbiddin Hatip’in el Hutut el Arize’deki ifadelerini fazlasıyla teyit etmiştir. Zira kaynaklar aynıdır. Humeyni ise şeyheyn’in (Hazreti Ebubekir ve Ömer) Kur’an ahkamı ve Allah’ın hukukuyla oynadıklarını ileri sürmüştür. Bizim hulafa-i raşidinin sünneti olarak gördüklerimizi onlar Allah’ın hukukuyla oynamak olarak takdim etmişlerdir. Onları dinin hükümleriyle oynayan zalim, ahmak ve affak olarak nitelendirmiştir (El Humeyni, Daru Amman, 1987, s: 15). O dönemde Ali Bulaç gibi bazı yazarlar Said Havva ve kitaplarını Saddam’a destek verdiği gerekçesiyle itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. Sözkonusu yazarlar bugün ise batıl gerekçelerle Baasçı Beşar’ın gerisinde duran İran’ı tebrike devam ediyorlar! Demek ki onlar sadece Baas’ın bir türüne karşılar! Humeyni türrehatına devam ederek, Hazreti Ebubekir ve Ömer’in bırakın imam (halife) olmasını ulu’l emr’den bile sayılamayacaklarını ileri sürmektedir. Hazreti Ömer’in icraatlarının küfür ve zındıkadan ve Kur’an ayetlerine muhalefet etmekten kaynaklandığını ileri sürmektedir. Humeyni, Hazreti Ali taraftarlarının Şeyheyn’in hizbi nedeniyle başlarını kaldıramadıklarını ve çar naçar icraatlarına ses çıkaramadıklarını ileri sürmektedir. Ali Şeriati de Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer’in içinde olduğu toplulukları kastederek bunların gizli komiteler olduğunu ileri sürmüştür. 

*

Humeyni öncülüğünde bazı mollalar İran halkının devrimini çalmışlardır. Said Havva daha da ilerisine giderek dünyadaki İslami uyanışın Humeyni devrimiyle birlikte önünün kesildiğini ve mecrasının saptırıldığı ifade etmektedir. Dolayısıyla, Humeyni üzerinden eski kavgaları hortlatmak için küresel bir komplodan bahsetmek mümkündür. Bunun merkezinde ise Humeyni vardır. Maalesef içyüzünü bilmeden çokları Humeyni’ye aldanmıştır. Takiyye türü ifadelerine kapılmışlardır. Said Havva Humeyni risalesini yazma sebebini şöyle izah ediyor: Çağdaş İslam uyanışıyla birlikte İslam dünyası umuda ve müjdeye kapıldı. Geçmişteki şan ve yüceliklerine yeniden kavuşacaklarını umdular ve sandılar. Bu uyanışı söndürmek için Mecus kahinleriyle Yahudi hahamları bir araya gelerek kafa kafaya verdiler ve İslam aleyhine tezgah ve komplo kurdular. Bu uyanışı yoldan saptırmak ve mecrasından uzaklaştırmak için eski oyunu yeniden sahneye sürdüler. Bu oyun İslami gösteriş olarak kuşanan bir topluluğu yeniden sahneye sürmekten ibarettir. Bu milletle birlikte prematüre bebeği öldürme imkanına kavuşuyorlar (El Humeyni, s: 3).

İslami dalgayı kitleselleştiren ikinci büyük zuhurat ise Arap Baharı olmuştur. İran burada da bütün kaypaklığıyla devreye girmiştir. Suriye’de devrimi ve devrimcileri karalayan bu rejim Arap Baharının geri kalanına kirvelik yapmak istemiştir. Kitlelerin gözünü boyayarak, bu mübarek dalgayı İran devriminin bir devamı olarak göstermeye kalkışmıştır. Kaypaklıkla Arap Baharı dalgasına binmek istemiştir. Bu görüntüyü vermek için Ali Ekber Velayeti, yüzlerce insanı Tahran’a rehberlerinin huzuruna toplamıştır. Sonra ne olmuştur? Arap Baharını arkadan vurmuşlardır. Mürsi’ye sahip mi çıktılar yoksa lanet mi ettiler? Sadece Suriye’de değil, görüldüğü her yerde devrime ters döndüler! Bahreyn’de ise olmayan yerde Arap Baharı dalgası estirmeye çalışmışlardır. Hala Hamaney ve avenesi orada fitne ateşini körükleyerek; mezhebi fayları kurcalamaya devam ediyor.. Derdi Arap halkının esenliği falan değil Arap topraklarından parçalar kopararak üzerinde egemenlik kurmak ve çöreklenmektedir. Hadisin ifadesiyle sahip olmadığı bir hasleti kendisine mal etmek var göstermek ‘kelabisi sevbeyyi’z zur’dur. Yani yalan elbise giymek ve kuşanmaktır. 35 yıldan beri İran İslam dünyasının önünü iki defa kesmiş ve hesapları karıştırmış ve İslami uyanışın ve Arap Baharının mecrasını saptırmak istemiştir.

Hazreti Ömer’e zındıklık isnat eden ama onun kılı dahi olamayacak adamlar kendinden menkul manevi ve siyasi rehberliğe soyunarak İslam dünyasını yeniden çatallaşma ve çatışma noktasına taşımışlardır. Hepsi heva ve gafletimizin sonucudur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi