Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Hüsran-ı Ekmel Ve Seçim Sonucu Çeşitlemesi

Hüsran-ı Ekmel Ve Seçim Sonucu Çeşitlemesi

10 Ağustos, Türk tarihinin bir dönüm noktası oldu. Halk doğrudan oy kullanarak iradesini tecelli ettirdi ve devlet başkanını, aracısız, dayatmasız şekilde kendisi seçti.

Ülkemize, İslam âlemine ve insanlığa hayırlı uğurlu olsun.

Görünen Seçim GPS İstemez!

Eskiden kılavuzların yardımıyla yer ve yön bulunurmuş; şimdi GPS (Global Positioning System) cihazı yardımıyla yapılıyor bu iş.  Valla 10 Ağustos seçimlerinin sonuçları da GPS cihazına gerek kalmayacak kadar âşikardı ama muhalefet “iş olsun” diye seçime girdi. Ve sonuç ortada.

Hüsran-ı Ekmel

Muhalefet açısından 10 Ağustos’u en güzel özetleyen ifadeyi Başbakan yardımcısı sayın Emrullah İşler kullandı: Hüsran-ı ekmel!... Yani bu seçim, muhalefet için “tam bir hüsran” oldu. Ekmeleddin beyin adı üzerinden kurgulanan çok güzel bir ifade... İlk defa ben kullanmadığım için hayıflandım. Emrullah beyi tebrik ederim.

1975’ten beri bildiğim ve takip ettiğim Ekmeleddin beyin, böyle bir projede kullanılması beni üzdü. Keşke “hüsran-ı ekmel” nüktesinin fifgüranı olmasaydı.

Demirtaş Olgusu

HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın %9.70’lik oy almasına; 30 Mart seçimlerine göre % 3’lük artışa ümitle sarılanlar var. Sanki Türkiye’de cumhurbaşkanı değişmiyor da Demirtaş ve “kürtçülük” oylanıyor.

% 3’lük artışa niye seviniyorsunuz ki? 1970’lerde PKK hangi sol grupların içinden çıktıysa, sonraki yıllarda küsurat partilere dönüşen sol fraksiyonlar, bu defa “dinci” aday gösteren CHP’ye değil, HDP adayına oy verdiler. Bunların bir kısmı entel-dantel takımı; bir kısmı da tuzu kuru ve solcu olan beyaz Türkler. Yani, % 9.70’lik oy oranı çok geç kalmış bir birliktelik.

HDP’nin Batı şehirlerinde oylarının artmasında, entel-dantel solcuların yönelimi kadar, barış sürecinde bu şehirlere yaşanan göçler de etkili olmuştur.

Yüzde 25 Düşünmeden Oy Kullanıyormuş

Kılıçdaroğlu, seçimden önce bir televizyonda, “Halkın yüzde 25’i, hiç düşünmeden oy kullanıyor.” demişti. Bence eksik söylemiş. Halkın değil de CHP ve MHP’lilerden oluşan kitlenin % 38.4’ü hiç düşünmeden oy kullandı. Yani Kılıçdaroğlu %13.4’lük bir sapma ile seçim sonucunda bilinçsizce oy kullananların oranını bilebildi. Öyle ya... Ekmeleddin bey ile çok büyük bir profil farklılığı bulunan CHP tabanı, bu farklılığı hiç düşünmeden, sadece CHP genel başkanı aday gösterdi diye Ekmeleddin beye oy verdi.

Yüzde 38.4’te Kimin Hissesi Ne kadar?

2 muhalefef ve 12 küsurat partisinin oylarını toplandığımızda % 45 ediyordu ama Ekmeleddin beyin aldığı oy oranı % 38.4.

İmdiiii!...

Bu % 38.4’te kimin ne kadar hissesi var?

CHP’ye bakarsanız, bunun tamamı CHP’nin oyu. MHP’den bir ses çıkmıyor. MHP’den ses çıkmasını da beklemeyin. Çünkü artık MHP, CHP’lileşti ve onun yedeğinde bir parti haline geldi. Ayrıca MHP, bu seçimde hiç asılmadı. Kılıçdaroğlu de istikbaldeki ittifaklar için MHP tabanının ürkütülmemesini sağlamak üzere, MHP eleştirisi yasağını boşuna getirmedi yani...

7 Aşağı, 9 Yukarı

30 Mart’a göre, çatıcılar % 38.4 oy alarak % 45’ten 7 puan gerilerken; Erdoğan % 43’ten % 52’ye yükseltti.

Hani “üç aşağı 5 yukarı deriz” ya; şimdi bunu değiştiriyoruz ve her iki sayıya da âdil olsun diye 4 ekleyerek “7 aşağı, 9 yukarı” diyoruz...

Fatura Plajlara Kesildi

Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de, mağlubiyet faturasını plajlara kesti. İkisi de yanlış düşünüyor. Türkiye’de  12 yılda üst üste10 seçim kazanacak kadar güçlü bir siyasi hareket karşısında, artıkmuhalif taban, çaresizlik içine her iki lideri de protesto ediyor. 10. Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer ve eşi de mi plajlardaydı da oy kullanmadılar?

Bu açıdan bence plajlar masum. Sorun, CHP profiline uygun aday göstermeyen CHP ve MHP yönetiminde. Oy kullanmayan % 26’lık oranın için, CHP ve MHP oylarının çoğunlukta olduğu açık. Hepsi mi tatilde bunların?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi