Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Organize dilenciler

Organize dilenciler

Dilencilerin duası kabul olsa, öncelikle kendilerine dua eder ve dünyanın en mesut insanları olurlardı.

Velev ki kabul oldu diyelim, o zaman da dilencilere para verenlerin servet ve huzur içerisinde yüzmesi gerekmez miydi?

Hakiki muhtaç insanlar zaten dilenmezler, sokağa düşmezler, kimseye el açmazlar.

Ehli vicdan, ehli iman hayırsever insanlarımız onları bulur, ayaklarına giderek yardım eder ve öyle de yapmaktadırlar.

Muhtaçların ayaklarına gidemeyen yardımseverlerin hayırlarını da yardım kuruluşlarımız, yıllardan beri muhtaç insanlara ulaştırmaktadır.

Ayrıca kim ki edebinden ve hayâsından yardım isteyemiyorsa, Rabbim zaten onlara varlıklı kulları vasıtasıyla yardımları yağdırmaktadır.

Dilenciliği meslek haline getirmişlere ne kadar “acımayalım” desek de merhamet toplumu oluşumuz ve yardım duygularımızın fıtrat mayamızda fazla olması sebebiyle, bazen bile bile aldandığımız oluyor.

Kimi vakit ben de herkes gibi aldanıyorum. Duygusallığımız ve merhametimiz üzerine o kadar çok aldanmalar yaşıyoruz ki, hangi birini anlatayım.

Oysa hepimiz de bal gibi biliyoruz ki, dilenciler aynı zamanda birer “din sömürücüleridirler.” Mesela şimdiye kadar ibadet eden hiç dilenci görmedim.

Neyse İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin her tarafında, Suriye, Irak ve fakir ülkelerden gelen dilenci kılıklı bir sürü “zavallı kostüm ve maskeli” insanlar, cadde ve meydanlarda insanlara saldırırcasına dilenmekte.

Soru şu:

“Herhangi bir organize olmadan, bu kadar insanın bu kadar önemli noktalarda bulunarak dilenmeleri mümkün mü?” Elbet değil.

Hem öyle bir organize ki, sıfırdan yetmiş yaşına kadar; kadın erkek, kimin nasıl ne giymesinden tutun da hangi hal ve hareketlerle, nerelerde nasıl duracaklarına kadar nokta nokta belirlenmiş.

Merhamet soyguncusu merhametsizlerin ellerine düşen veya düşürülen bu insanların çaresizliği ve kimsesizliği, elbet insanları etkilemektedir.

Bu etkilenme sadece iki kişi arasında kalsa iyi, halka halka yayılarak büyümekte ve sömürüyle birlikte bir sürü başka olaylara sebep olmakta.

Bayram münasebetiyle İstanbul’da dilenci patlaması yaşanıyor. Dilencilerden trafikte ve caddelerde yürünmüyor. Saklambaç oynar gibi nereden çıkacakları belli olmuyor.

Altı aylık bebeklerle dilenen genç kızlar ve erkeklerle, yol kenarlarında üzerlerine örtü örtmüş altında erkek mi var kadın mı var belli olmayan kimseler var.

Bir de ellerine A-4’lere yazılmış. “Suriyeliyim, açım, Allah rızası için yardım” yazılı dövizlerle dileniyor ve otomobillerin camlarına yazıyı yapıştırıyorlar.

İnsan merhametle merhametsizlik arasında bocalayıp kalıyor. Yani bu işin içinde ciddi bir organize olduğu kesin.

Böylesine “salgın dilenciliğin” başıboş ve rastgele olması mümkün değil. Mutlaka arkalarında birileri olmalı.

Emniyet teşkilatımızın ve belediyemizin alacağı önlemler vardır. Kısacası yardımlaşma duygumuzu sömürüye ve aldatmaya kurban vermeden önlem alınmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi