Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Zindan yerine muhalefeti yeğlemek

Zindan yerine muhalefeti yeğlemek

Tu­nus de­ne­yi­mi­nin  ‘ba­şa­rı hi­ka­ye­si’  olup ol­ma­dı­ğı nok­ta­sın­da ka­fa­lar ka­rı­şık.  

Tu­nus de­ne­yi­mi üze­rin­den bir al­gı ope­ras­yo­nu yü­rü­tül­dü­ğün­den şüp­he edi­le­mez. Bin Ali dö­ne­mi de ki­mi­le­ri­ne gö­re çöl­de bir va­ha, bir ‘mu­ci­ze­’ idi.   Gan­nu­şi de Ce­za­yir ba­sı­nı­na yap­tı­ğı de­ğer­len­dir­me­de ik­ti­dar ola­ma­sa­lar bi­le or­tak­lık­lar üze­rin­den  ül­ke ola­rak kor­ku­lan ba­di­re­le­ri at­lat­tık­la­rı­nı, sa­hi­li se­la­me­te çık­tık­la­rı­nı ifa­de edi­yor. Ni­da Tu­nus ha­re­ke­tiy­le koa­lis­yo­na ka­pı­yı ka­pat­mı­yor. Bu­nun­la bir­lik­te Ni­da Tu­nus ha­re­ke­ti­nin ikin­ci ada­mı Tay­yip Bek­ku­ş’­un baş­ba­kan ol­ma­sı­na kar­şı çı­kı­yor. Tay­yip Bek­kuş, Ni­da Tu­nus ha­re­ke­tin­de ra­di­kal ve dış­la­ma­cı ka­na­dı­nı tem­sil edi­yor. Esa­sın­da Ni­da Tu­nus ha­re­ke­ti eği­lim­le­rin bir koa­lis­yo­nu.  Gan­nu­şi ye­ni hü­kü­me­te ka­tıl­ma ko­nu­sun­da es­nek­lik gös­ter­se de bu hem Ni­da Tu­nus ha­re­ke­ti­ni hem de Nah­da Ha­re­ke­ti­ni içe­ri­den çat­la­ta­bi­lir.  Ni­da Tu­nus ha­re­ke­ti­nin ile­ri ge­len­le­rin­den Tev­fik Bu Aşe­be par­ti­si­nin or­tak­lık için Nah­da ha­re­ke­ti­ne eli­ni uza­ta­ca­ğı­nı san­ma­dı­ğı­nı söy­le­miş­tir.  

Tay­yip Bek­kuş ve Bu Aşe­be gi­bi­le­ri­nin yak­la­şı­mı­nı Nah­da kar­şı­sın­da bir is­tis­kal ola­rak yo­rum­la­mak müm­kün. Bu­nun­la bir­lik­te Gan­nu­şi, Ame­ri­kan ba­sı­nı üze­rin­den böy­le bir or­tak­lı­ğa ha­zır ol­du­ğu­nun sin­ya­li­ni gön­de­ri­yor. Bu da Gan­nu­şi­’nin es­nek ol­ma­nın öte­sin­de prag­ma­tik bir li­der ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor. Prag­ma­tik li­der de­yin­ce de ak­la he­men De­mi­rel ve­ya Raf­san­ca­ni gi­bi tip­ler ge­li­yor. İs­la­mi ca­mi­a ik­ti­dar­la ta­nı­şa­lı be­ri De­mi­rel­leş­me sen­dro­mu­na ge­çi­ri­yor.  De­mi­rel dar­be­ler ol­du­ğun­da şap­ka­sı­nı alır gi­der­di. Şim­di ba­zı İs­la­mi ke­sim­ler ve­ya li­der­ler da­ha as­ker pos­ta­lı­nı gör­me­den ve­ya dü­dük çal­ma­dan min­de­ri ve­ya rin­gi terk edi­yor­lar.

Gan­nu­şi si­ya­si tem­kin­li­li­ği­ni baş­ka de­ne­yim­ler­den ders çı­kar­mak ola­rak tak­dim edi­yor.  El­bet­te  Ce­za­yir ve Mı­sı­r’­ı kas­te­di­yor. Bu­ra­da Mı­sır ile Tu­nus mo­del­le­ri kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da dar­be sü­re­ci­ne yu­var­lan­ma­yan Tu­nu­s’­un en azın­dan da­ha şans­lı ol­du­ğu tes­lim edi­li­yor.   Mı­sır Müs­lü­man Kar­deş­ler ko­lu da baş­lar­da tem­kin­li ve ih­ti­lat­lı idi.  La­kin sü­re­ce yu­var­lan­dı­lar.  Baş­lar­da ‘bir ce­ma­at bir dev­le­ti yö­ne­te­me­z’ di­yor­lar­dı.  Top­ye­kün ik­ti­da­ra asıl­mak is­te­mi­yor­lar­dı. Bu man­tık­lı ve ma­kul bir yak­la­şım ol­sa da bir or­du bir dev­le­ti mü­te­ma­di­yen 60 yıl­dır yö­ne­ti­yor. Bü­lent Yıl­dı­rım,  Genç Ön­cü­ler der­gi­si­ne yap­tı­ğı bir de­ğer­len­dir­me­de Mı­sır'da İh­va­n’­ın se­çim­le­re Tür­ki­ye'nin zo­ruy­la gir­di­ği­ne de­ği­ni­yor. Tür­ki­ye­’nin tel­kin­le­ri ce­sa­ret­len­dir­miş ola­bi­lir. La­kin bu tek ba­şı­na bir fak­tör de­ğil.  Mu­ha­lif­le­rin­ce dev­ri­me son­ra­dan ka­tıl­dı­ğı ıs­rar­la ile­ri sü­rü­len Müs­lü­man Kar­deş­ler son­ra­ki sü­reç­te dev­ri­mi çal­mak­la ve dev­le­ti ve or­gan­la­rı­nı İh­van­laş­tır­mak­la, dev­le­tin maf­sal­la­rı­nı ele ge­çir­mek­le suç­lan­mış­tır.  Bu da büh­tan­dır. Ha­re­ke­tin ken­di di­na­mik­le­ri ve iç fak­tör­le­ri de cum­hur­baş­ka­nı ada­yı çı­kar­ma­la­rın­da et­ki­li ol­muş­tur.  So­nuç­ta bir yıl için­de beş se­çim ka­zan­mış­lar­dır. Var­sa­ya­lım ki, Tür­ki­ye tel­kin­le­rin­de yan­lış yap­mış­tır bu­nun­la bir­lik­te sü­re­cin her aşa­ma­sın­da yan­lış­lık bu­la­cak­lar var­dır. Söz­ge­li­mi hem Be­di­üz­za­man hem de Ebu­’l Ha­san en Ne­de­vi gi­bi ze­va­ta gö­re si­ya­se­ti mer­ke­ze alan ve­ya so­nuç ye­ri­ne se­bep da­ire­sin­de bu ala­na te­ves­sül eden yak­la­şım­lar ha­ta­lı­dır. Si­ya­set bir üst ya­pı ha­re­ke­ti­dir alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı te­kem­mül et­ti­ğin­de zor­la­ma ol­ma­dan üst­ya­pı­ya in­ti­kal eder.  Alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı üst ya­pı­yı şe­kil­len­di­rir.  Me­se­le, din ile me­de­ni­yet iliş­ki­si gi­bi­dir. Me­de­ni­yet ku­rul­maz,  ge­li­şir.   Si­ya­se­ti alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı be­lir­ler.  La­kin ar­tık şu aşa­ma­da es­ki­ye ta­kı­lıp kal­mak, ne­yin doğ­ru ve­ya yan­lış ol­du­ğu­nu tar­tış­mak bey­hu­de ve has­ta­lık­lı bir tu­tum ola­cak­tır.

Bu de­ne­yim­le bir­lik­te ye­ni bir mer­ha­le­ye geç­miş ol­duk.  Tu­nus üze­rin­den Mı­sır de­ne­yi­mi­ne ka­ra ça­lan­lar ha­ta edi­yor­lar. Gan­nu­şi ile Mür­si kar­şı­laş­tır­ma­sın­da her iki ta­ra­fın ha­ta­la­rı ol­du­ğu gi­bi Mür­si­’nin da­ha faz­la ar­tı­sın­dan da söz edi­le­bi­lir. El­bet­te Tu­nu­s’­un şart­la­rı Mı­sı­r’­ın şart­la­rı kar­şı­sın­da da­ha eh­ven­di.  Bu­nun­la bir­lik­te Mı­sır de­ne­yi­mi ba­şa­rı­lı ol­say­dı bu Tu­nus mo­de­li­ne olum­lu et­ki eder­di.

Gan­nu­şi cum­hun­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­den son­ra yap­tı­ğı de­ğer­len­dir­me­de Sib­si ile dost ol­duk­la­rı­nı ve on­dan bir dik­ta­tör ha­li­ne gel­me­si­ni bek­le­me­di­ği­ni söy­le­miş­tir.  Gan­nu­şi prag­ma­tik bir si­ya­set­çi­dir ve bu an­lam­da Ce­za­yir Dev­let Baş­ka­nı Bu­tef­li­ka ile de iyi iliş­ki­ler ge­liş­tir­miş­tir.  Ce­za­yir, Mı­sır de­ne­yim­le­rin­den ders çı­kar­dık­la­rı­nı ( es sai­du men vui­ze bi­gay­ri­hi) ve dar­be sü­re­cin­de ve kay­gan ze­min­de fre­ne bas­tık­la­rı­nı ifa­de edi­yor. Tır­man­ma şe­ri­din­de sey­ret­me­le­ri ha­lin­de dört  se­çe­nek­le kar­şı­la­şa­cak­la­rı­nın al­tı­nı çi­zi­yor: Dar­be, te­rör, sui­kast­lar ve ka­os.  Bun­la­rın bir kıs­mıy­la kar­şı­laş­tık­la­rı için fre­ne bas­tı­lar. Bu ül­ke­de Şük­rü Be­l’­id ve Mu­ham­med Bra­hi­mi sui­kast­la­rı si­ya­si mü­hen­dis­li­ğin ara­cı ha­li­ne gel­di.  28 Şu­bat sü­re­cin­de ol­du­ğu gi­bi ba­har ül­ke­le­rin­de ba­sın çok olum­suz bir rol oy­na­mış­tır.

Ba­sı­na ila­ve­ten ‘har­bu­’l işa­at’ de­ni­len fı­sıl­tı ve­ya söy­len­ti sa­vaş­la­rı da hü­kü­me­ti, Nah­da ha­re­ke­ti­ni yıp­rat­mış­tır. Ade­ta Ulu­de­re va­ka­sı­nı ha­tır­lat­mak­ta­dır.  Gü­ven­li­ği ve eko­no­mi­yi kı­rıl­gan ha­le ge­tir­miş­tir. Bir de Arap Ba­ha­rı­nın ka­bu­ğu­na çe­kil­me­si ve dar­be­ler sü­re­ci­ne sü­rük­len­me­si Tu­nu­s’­u çev­re des­te­ğin­den mah­rum bı­rak­mış­tır. Gan­nu­şi­’ye gö­re güç den­ge­le­ri aleyh­le­ri­ne geç­miş­tir.  Bu, doğ­ru­dur. Bu doğ­ru ol­mak­la bir­lik­te bun­da ken­di­le­ri­nin de pa­yı, ka­ba­ha­ti var.  ‘Tu­nu­s’­un se­la­me­ti ve de­mok­ra­si­si Nah­da ha­re­ke­tin­den da­ha önem­li­di­r’ de­me­si­ne bir şey de­ni­le­mez ise de be­ni en çok ya­ra­la­yan ifa­de­si şu ol­muş­tur: Zin­dan ve ha­pis­ha­ne ye­ri­ne mu­ha­le­fe­ti yeğ­le­rim.  De­mek ki bu yaş­ta si­ya­set ide­al­le­re de­ğil prag­ma­tiz­me dö­nü­şü­yor.  Her­hal­de bu ih­ti­yar ku­şak genç­le­re reh­ber­lik ya­pa­cak bil­gi ve tec­rü­be­ye ha­iz ol­sa da di­na­miz­me ve ru­ha sa­hip de­ğil­dir.  Bu ne­den­le Ham­ma­di Ci­ba­li ye­ri­ne si­ya­se­te Mo­ro ve Gan­nu­şi iki­li­si ve­da et­me­liy­di.  Ya­kı­şa­nı buy­du. İf­rat ve­ya tef­rit ma­ka­mın­da İs­lam adı­na ya­pı­lan si­ya­set İs­la­m’­ın ken­di­si de­ğil­dir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi