Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Şi­ir­ler Ke­li­me­le­rin Kon­ser­ve Ku­tu­la­rı­dır

Şi­ir­ler Ke­li­me­le­rin Kon­ser­ve Ku­tu­la­rı­dır

“Ho­cam am­ma da yap­tın ha­aa!... Şii­rin ol­du­ğu yer­de, kon­ser­ve ku­tu­su­nun ne işi var?” di­ye­cek­si­niz. Ben de esas ko­nu­ya gir­me­den, “Du­da­ğın ki­ra­za, ya­na­ğın el­ma­ya, bu­ru­nun fın­dı­ğa, gö­zün zey­ti­ne ve­ya üzü­me ben­ze­til­di­ği bir şi­ir dün­ya­sın­da ‘kon­ser­ve ku­tu­su­’ de­mi­şim, çok mu?” di­ye­ce­ğim. Siz bu ben­zet­me­le­rin hik­me­ti­ni dü­şü­nür­ken ben de esas ko­nu­ya ge­çe­ce­ğim

Şi­ir­ler, yüz­yıl­lar­dır dil­den di­le tek­rar­la­na­rak söy­le­ne­ge­lir­ken, ba­zı ke­li­me­le­ri de dil­den düş­mek­ten ko­ru­ya­rak gü­nü­mü­ze ka­dar ge­tir­miş­ler­dir.

Gö­yün­mek/Kö­yün­mek

Me­se­la Yu­nus Em­re­’nin

Bu dün­ya­da bir nes­ne­ye

Ya­nar içim köy­nür özüm

Yi­ğit iken ölen­le­re

Gök eki­ni biç­miş gi­bi

dört­lü­ğün­de­ki “köy­nü­r” ke­li­me­si, bu şi­ir sa­ye­sin­de ta­a 13. yüz­yıl­dan be­ri di­li­miz­de di­ri ola­rak dur­mak­ta­dır.

“Köy­nü­r” ke­li­me­si, “ya­na­r” de­mek­tir. Ta­bi­i bu ca­yır ca­yır yan­ma de­ğil; yü­zey­sel bir yan­ma­dır ve bu şi­ir­de de me­câ­zî an­la­ma dö­nü­şe­bi­le­cek bir yan­ma ola­rak ge­çer. Yok­sa ay­nı mıs­ra­da­ki “ya­na­r” ile ni­ye bir ara­da bu­lun­sun ki? 

“Köy­nü­r” ke­li­me­si­nin kö­kü Kök­türk­çe­’ye ve hat­ta on­dan ön­ce­ki me­tin­le­re ka­dar gi­den es­ki bir “kö­” kö­kün­den gel­mek­te­dir. Bu “yan­mak, ısıt­mak, ay­dın­lat­ma­k” de­mek­tir ve “köz, kö­mür, gü­neş, göl­ge, köş­k” ke­li­me­le­ri hep bu kök­ten gel­mek­te­dir (“Gök, gü­ver­cin, gü­ver­mek, ke­li­me­le­ri de ay­nı kök­ten ge­lir de, şim­di sü­tu­nu eti­mo­lo­ji ders­li­ği­ne çe­vir­me­ye­lim.)  

“Kö­yün­mek/köy­nü­mek, gö­yün­mek/göy­nü­me­k” ke­li­me­le­ri az da ol­sa di­li­miz­de ya­şı­yor. Me­se­lâ Bo­lu­’nun Göy­nük il­çe­si­nin adı bu ke­li­me­den gel­mek­te­dir ve “Ya­nı­k” de­mek­tir.

Bir Ur­fa tür­kü­sün­de şöy­le zik­re­di­lir:

Bir kor ol­du gö­yü­nü­yor özüm­de

Nâ­me nâ­me ini­li­yor sa­zım­da

Dün­ya­yı ver­se­ler yok­tur gö­züm­de

Di­li bül­bül ka­şı ke­ma­nı ge­tir

Ço­cuk­lu­ğum­dan ha­tır­la­rım, so­ba­nın ya­nı­na faz­la yak­laş­tı­ğım­da, el­bi­se­le­rim faz­la ısı­nır­dı. Rah­met­li ana­cı­ğım, “Faz­la yak­laş­ma, zı­bı­nın göy­nü­r” der­di. “ha­fif yan­ma­k” de­mek­ti bu. Ütü, el­bi­se­nin üze­rin­de unu­tul­du­ğun­da olu­şan ha­fif ya­nı­ğa da “gö­yün­me­k” der­di rah­met­li ana­cı­ğım.

De­ğir­mi

Bu­gün “de­ğir­mi­” ke­li­me­si­nin an­la­mı­nı bi­len çok az ki­şi var­dır. “De­ğir­me­n” ile ay­nı kök­ten olan bu ke­li­me­nin an­la­mı “da­ire şek­lin­de, çem­ber, yu­var­la­k” de­mek­tir. 

Ge­nel dil­de ar­tık faz­la kul­la­nıl­ma­yan de­ğir­mi ke­li­me­si, ge­ne bir Ur­fa Tür­kü­sün­de şöy­le geç­mek­te­dir:

Ha­yat­la­rı de­ğir­mi

Şu ge­len yar de­ğil mi?

Sa­kıp­lar­dan üç gü­zel

Bi­ri Eş­ref de­ğil mi? 

Tür­kü met­nin­de, Sa­kıp­la­rın ev­le­ri­nin ha­yat­la­rı­nın (av­lu ve­ya ey­van) yu­var­lak ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. 

Mâ­hî

“Mâ­hî­” ke­li­me­si, di­li­mi­ze Fars­ça’dan geç­miş­tir ve “ba­lı­k” de­mek­tir. Ar­tık bu ke­li­me de gün­lük di­li­miz­de ne­re­dey­se bir yer ha­riç hiç kul­la­nıl­mı­yor. Kul­la­nıl­dı­ğı ve ya­şa­tıl­dı­ğı tek yer,  Ha­yâ­lî Be­y’­in

Ol mâ­hi­ler ki der­yâ iç­re­dir der­yâ­yı bil­mez­ler

(O ba­lık­lar ki der­ya için­de­dir­ler ama der­ya­nın ne ol­du­ğu­nu bil­mez­ler) mıs­ra­ın­da ya­şa­mak­ta­dır. Bu ve­ci­zem­si mıs­ra da ol­ma­say­dı, “mâ­hî­” ke­li­me­si di­li­miz­den ta­ma­men si­lin­miş ola­cak­tı.

De­mek ki ney­miş?

Ba­zı ke­li­me­ler za­ma­na da­ya­na­maz­mış ama bir şi­ir gi­bi (ata­sö­zü, de­yim de ola­bi­lir) güç­lü bir ya­pı için­de yer alır­lar­sa, o mıs­ra­lar ya­şa­dık­ça, o ke­li­me­ler de ya­şa­ya­bi­lir­ler­miş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi