Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Çatlak Büyüyor

Çatlak Büyüyor

Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bülent Arınç arasındaki atışmaları büyünün bozulmasına benzetti. Peki bozulan büyü nedir?  AKP alternatifsiz bir biçimde ülkeyi 12 yıldan beri yönetiyor. Türkiye bir istikrar yakaladı ve bazı kazanımlar elde etti. Bununla birlikte tıkanan yerler de var. Sözgelimi Suriye ve Arap dünyasına yönelik politikalarını doğru bulmakla birlikte yetersiz olduğunu ifade ettik. Elbette bunda Türkiye’nin şartları ve yürürlükteki düzeninin de etkisi var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tartışmasız bir liderliği var.  Güçlü taraflarından birisi hitabeti. İstikrar ve hitabet zamanla bir büyüye dönüştü. Halkı ve dünyayı büyüledi.  Bu zamanla kazanılan büyü aşınıyor, bozuluyor mu?  Büyünün oluşturduğu karizma kitleleri teshir eder. Lakin kitlelerin ölçüsü her zaman doğru değildir. Sözgelimi İsrail de bir kez daha seçimleri kazanan İsrail Başbakanı Netanyahu da alternatifsiz olarak nitelendirilen isimlerdendir.  Bununla birlikte bu alternatifsizliği cüzi kazanımlara vesile olsa da bir süre sonra toplu/ külli bozgunu beraberinde getirebilir.  Bu nedenle bazı ayrıntıları gözden kaçırmamak gerekiyor.  Hala AKP veya Erdoğan’ın alternatifi yok ama içeride çatlak var. Hükümet cenahı ile Beştepe cenahı arasındaki ilişkiler kırılma noktasında. Halk tevil etmeyi seviyor ama bu bir vakıa. Yenilikçiler ile Milli Görüş veya Erdoğan ile Erbakan arasındaki ayrılık sürecinde de halk gerçekler değil arzusu istikametinde  türlü türlü teviller yapmıştı.  ‘Sağır duymasa da uydurur’ misali halk hoşuna gidecek ve gönlünü serinletecek teviller yapar.

Herkes gibi Erdoğan’ın büyüsüne kapılmış ve hayranlarından olan bir Suriyeli arkadaş gelişmeler karşısında şu tanımda bulundu: İza tecavezeşşey’ü haddehu inkalabe zıddahu: Bir şey haddini aşarsa zıddına dönüşür. Sözgelimi hitabet sizin gücünüz ise zamanla gereğinden fazla uygulanırsa zaaf haline dönüşebilir. Bu durumda demagoji faslına girer. Denge ve kıvam çok önemli. Özal’ın da kullandığı bir tabir vardı:  Kantarın topuzunu kaçırmak.  Arap sosyolojik deyimi de aslında buna işaret ediyor.  Hükümet ile Beştepe arasındaki gerginlik seyrine baktığımızda belki konular açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan hepsinde haklı olabilir. Lakin sorun, Bülent Arınç’ın dediği gibi bunun halk huzurunda veya ekran önünde bir hesaplaşmaya veya atışmaya dönüştürülmesidir. Yoksa gerekli kurullarda ağzına geleni söylesin.  ‘Beni dinlemiyorlar, biz burada bostan korkuluğu değiliz’ diyor. Velev ki öyle olsun,  kapalı kapılar ardında konuşmak ülkenin selameti açısından gelişigüzel konuşmaktan yeğdir.  Arzuları ve öfkeleri gemlemekle memur kılındık. Bunların sınırsızlığı kim olursa olsun felaket getirir.  Yeni bir anayasa yapmadan hep başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı yapmak mümkün değil. Güçler ayrımı  buna engel.  Bu nedenle de gerekli kurullarda sözüne geçiremiyorsa önce başkanlık sistemi için arkadaşlarını ikna eder ardından da halktan gerekli onayı alır ve  sistem, yapmak istediklerine münasip hale gelir. Vakti gelmeden hakkını isteyen mahrumiyetle karşı karşıya kalır.

Geçmişte Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer arasındaki kavga, anayasa fırlatılması ekran önüne taşınmasaydı kriz olmaz veya kriz zamana yayılır ve daha hafif atlatılırdı. Ecevit ağzını tutsaydı ülke olarak bir badireyi atlatacaktık. Merkez Bankası konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan teorik olarak haklı olabilir lakin meydanlarda adeta Merkez Bankası başkanını taşlaması ekonomiye zarar vermiş ve doların artış trendini, ateşini kamçılamıştır. Küçük çaplı bir Ecevit-Sezer kavgası etkisi göstermiştir. İzleme Komitesi noktasında özellikle seçilen isimlere benim de kayd-ı ihtirazım var. Bunu yapacaksa işinin erbabı tekniğine uygun isimler yapmalıdır.  Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı dönemine teşekkül eden akil adamlar listesi de öyle çok ismine uygun bir kurul değildi. Populist amaçlar taşıyordu.  Daha ziyade komu oyuna şirinlik babından düşünülmüş bir hal çaresi gibi görünüyordu.  En son olarak PKK konusunda uyarılarında da yerden göğe kadar haklı. Lakin bunların kökleri yine de kendi döneminde atıldı. Bundan dolayı bazı meselelerde nefsaniyet göstermemek ve onun üzerine çıkmak lazım. Ülkenin huzuru ve çıkarları bunu gerektiriyor. Bülent Arınç’ın ifade ettiği gibi kamu önünde yapılan eleştiriler hem başbakanlık hem de cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya adaydır.  Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük bir rezerv ve enerjik bir şahsiyettir.  Dolayısıyla enerjisini ve mesaisini bu doğrultuda sarf etmesi herkesin yararınadır.  Ülkeyi zıtlaşarak değil paylaşarak yönetmeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi