Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Hasret Dolu Yıllar

Hasret Dolu Yıllar

Türkiye’de ezana hasret yıllar yaşanmıştır.  Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinden sonra rahmetli Menderes’in ilk icraatlarından birisi ezanı aslına kazandırmak olur. Ne de iyi eder. Bunun akisleri İslam diyarlarından duyulur.

Ümmetin rüyalarını süsler. Meşhur Bağdat Müftüsü ve Kürt ulemadan ve Bediüzzaman’ın İstanbul dönemi arkadaşlarından Emced Zehavi Bağdat’ta bir ilim meclisinde konuşmaktadır. Meclisin müdavimlerinden birisi bir rüyasını tabir ettirmek istemektedir. Peygamberimiz Anadolu’da görülmekte ve bu toprakları arşınlamaktadır.

Esasında rüya açıktır. Anadolu’da sünnetlerinden birisi ihya edilmektedir. Lakin Emced Zehavi tabirini yapamadan evvel uzaktan bir adam ‘tebşir tebşir/müjde müjde’ diye bağırarak huzura ve meclise doğru koşuşturmaktadır.

Meclistekiler adamın halini merak ederler. Adam yakına geldiğinde ‘müjdeler olsun, Anadolu’da ezan aslına avdet etmiş’ diye meramını anlatır. Bağdat’taki meclisi büyük bir sevinç kaplar ve bunun üzerine Emced Zehavi meclistekilere ‘rüya tabiriyle birlikte geldi’ der. Aslından ezan okunmasıyla ilgili Anadolu’da duyulan hasret diyar-ı İslam’a yayılmıştır.

*

Ezanın bidat tarzıyla birlikte aslından uzak Türkçe okunması birçoklarını yaşadıkları vasata küstürür. Yabancılaştırır. Ezan için ülkemizden hicret edenler olur.  Adeta Anadolu Peygamberden sonra Medine gibidir. Issızdır. Gurbet diyarına dönmüştür. Bu nedenle de azanla anılan peygamberin müezzini hem hicret eder hem de ağzına fermuar vurur. İmsak eder ve ezan orucuna başlar.  Hz. Ömer, hicrî on altıncı yılda Suriye ve Filistin'e gittiği zaman, Hazreti Bilâl onu karşılamaya çıkarak Câbiye'ye gelmiştir. Sonra halifenin maiyetinde Kudüs'e giderek, bu kutsal şehrin teslimi sırasında bulunmuş ve Hz. Ömer ile birlikte Kudüs'e girmişti. Hz. Ömer, burada, Resulullah'ın vefatından beri ezan okumayan Bilâl'den ezan okumasını rica etmiş, Hz. Bilâl de halifenin ısrarına dayanamayarak ezan okumuştu. Ezanı okumaya başlar başlamaz, Hz. Ömer ve diğer ashab Resulullah (s.a.s.) dönemini hatırlayarak, gözleri buğulanır. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in irtihâlinden sonra Suriye'ye giden Bilâl, "Havlan" kasabasına yerleşti. O burada huzur içinde yaşıyordu. Hz. Bilâl, Suriye'de bir müddet kaldıktan sonra bir gece rüyasında Hz. Peygamber (s.a.s.)'i gördü. Resulullah ona, şöyle demişti: "Beni ziyaret etmeyecek misin?" Hz. Bilâl, uyanır uyanmaz, hazırlığını tamamlayıp Medine yolunu tuttu. Medine'ye gece ulaştı. Oraya varınca Ravza-i Mutahhara'ya yüzünü sürerek, burada Resul-u Ekrem'le birlikte geçirdiği günlerin hatırasını düşünerek ağladı. Bu sırada Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin Bilâl'i görmüş, fecir vaktinde ondan ezan okumasını rica etmişlerdi. Bilâl, (r.a.) onların arzusunu yerine getirerek, Peygamber Mescid'inde ezan okumuştu. Bilâl'in sesini duyan Medineliler, İsrafil suruyla uyandırılmış gibi yerlerinden fırlamış ve ezanı dinlemeye başlamışlardı. Birinci şehadetten sonra Resulullah'ın risâletini ikrar eden şehadet tekrar okunurken, Hz. Peygamber'in kabrinden kalktığını tasavvur ederek evlerinden dışarı fırlamışlardı. Bu sabah, bütün Medine'ye, risalet devrini bütün canlılığı ile yaşatan, herkesin hislerini coşturan, bütün müslümanların Resul-u Ekrem'e karşı duydukları sevgiyi canlandıran Bilâl'in sesi idi.

*

Türkiye’de de ezan aslına döndükten sonra Hazreti Bilal’in yeniden okunan ezanına benzer sahneler yaşanmıştır. Bunlardan birisi Konyalı Hacı Zekai Sarsılmaz’ın ezanıdır.  Lahuti bir ses ve Davudi bir nağmeye haiz olan Zekai Sarsılmaz Efendi  çeşitli imam ve hatiplik görevlerinde bulunduktan sonra önce Kıbrıs’a hicret eder burada 3 yıl kalır. Burada bile çoraklaşmış sineleri Lahuti sesiyle diriltir, teshir eder. Bununla birlikte Medine’nin yollarına düşer burada ezan gurbetinin gönüllü sürgününü yaşar. Sonra aslı üzerine ezan yasağı kalktıktan sonra Türkiye’ye avdet eder. Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu’nun daveti üzerine Hacı Bayram’a imam olur ve aslından okuduğu ezan Hacı Bayram-ı Veli’nin köyü olan Solfasol köyüne kadar mücavir alanda duyulur. Millet cuş u huruşa gelir. Adeta asrın Bilal-i’dir. Ezansız geçen 18 yıl ise adeta Bilal’in kesinti yılları gibidir.

Yine Kırım’da Gözleve’de Han Camiinde böyle bir emenerresulu tilavet edilmiş ve Davudi sesle ezan ve Kur’an’a hasret Kırımlıların gönül tellerini titretmiştir. Hacı Zekai Sarsılmaz gibi amenerresulu aşrı şerifini tilavet eden Fevzi Sarıkamış da yine Konyalıdır.  Ateizm Müzesine çevrilen bu camide lahuti bir sesle amenerresulü okur ve Tatarların gönül tellerini yakar,  mest eder. Kırım Tatarlarının 1944 sürgününden sonra domuz ahırı olarak kullanılan cami, daha sonra yine Komünist yönetim tarafından 1970 yılında propaganda maksadıyla tamir ettirilmiş ve caminin minareleri yeniden inşa edilmiş ardından da “Dinsizlik-Ateizm Müzesi” olarak kullanılmıştır. 1991 sonrasında kademe kademe aslına avdet etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi