Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yahudi Mahallesinde Müslüman satmak!

Yahudi Mahallesinde Müslüman satmak!

Mısır şimdilerde, Yahudi Mahallesinin belirlediği hayat tarzıyla anılıyor. Ramazanla birlikte gösterime giren ve ekranlarda arz-ı endam eden Yahudi Mahallesi dizisi ses getirmeye devam ediyor. Dizi Yahudileri öne çıkaran ve onlar üzerinden ortak yaşama ayna tutan bir dizi. Adeta ortak yaşam, kucak kucağa bir ortama ve hedonizm veya ibahiye anlayışına çıkıyor. Dizide kadınların göğüsleri veya çatları fora, mini etekler ise kalçalara kadar uzanıyor. Magandalar ve Mısır yerel ifadesiyle baltacılar bile ortak yaşamı korumak ve kollamak için umumhane veya genelevi önünde gönüllüce nöbet tutuyor, seferber oluyorlar. Yahudi bir dilber gönlünü Müslüman bir askere kaptırıyor. Hıristiyan bir kız ise gönlünü bir Yahudiye kaptırıyor ve köşe başlarında kırıştırıyorlar. Sisi’nin dünyası veya geldiği Yahudi Mahallesi üzerinden veya penceresinden Mısır böyle görülüyor. Mısır böyle olmasa bile Sisi’nin içinden çıktığı Yahudi Mahallesi böyle gösteriliyor. Topluma böyle ayna tutuyor. Sisi ‘Müslümanlar dünyanın geri kalan 6 milyarına düşmanlık besliyorlar’  demişti işte bu ‘sertlik’ yumuşatılmaya ve kırılmaya çalışılıyor. Sisi dizinin başarısı için ve deneyimi zenginleştirmek için Türkiye’de Harun Yahya olarak bilinen gruptan da lojistik destek alabilir.

Filmi seyretmedim bilmiyorum dizinin içinde esrar yoksa eksik kalmış sayılır. Bu işlerin kotarıldığı Batiniyye veya Batliyye Yahudi Mahallesinden pek ırak sayılmaz. İngiliz gazetesi The Financial Times Sisi’nin teşvikleriyle hazırlanan Yahudi Mahallesi dizisini tahlil etmiş ve şu neticeye varmış: Sisi Yahudi Mahallesi dizininin üzerinden bir mesaj vermek istiyor. Toplum modeli inşa etmek istiyor! O da şu: Mısır’ın tabiatı aslında barışçıl bir karakter ve bu dizi ve benzerleri üzerinden bu karakteri yeniden diriltmek lazım! Sonuç kısaca şu: Gayri Müslimlerle barış, Müslümanlarla savaş.

*   *   *

Müslüman Kardeşler de esasında barışı bozacak bir şey yapmadılar. Hatta Muhammed Bedii ve arkadaşları sürekli olarak ‘barışçı tutumumuz kurşundan daha keskin ve kuvvetlidir /silmiyyetuna akva minerrasas’ derken neden dinlenmiyorlar? Aksine 1 Temmuz (2015) günü olduğu gibi kıstırıldıkları dairede kurşuna diziliyor ve infaz ediliyorlar. Ardından da yanlarına otomatik silahlar bırakılıyor. İnfaz edilenler hapishanedeki insanların geride bıraktığı kimsesizlere el uzatıyor ve yardım topluyorlar. Tek suçları bu. Bu yardım dağıtmak bir terör eylemi olarak takdim edilerek üzerlerine kurşun yağdırılıyor. Hala da infazlara rağmen Müslüman Kardeşler prensiplerini terk etmiyorlar. Uluslararası Müslüman Kardeşler Organizasyonu Genel Sekreteri İbrahim Münir barışçı çizgilerini değiştirmediklerini ve asayişi bozacak bir şey yapmadıklarını aksine buna kalkışanları veya yapanları Müslüman Kardeşler’le ilişiğini kesmiş sayacaklarını duyurmuş ve ihtar etmiştir. Böylece tartışmaya son noktayı koymuş oldular. 

Avrupa Birliği (AB) Mısır Temsilcisi James Moran da Müslüman Kardeşler’in terörle ilişkilerinin veya irtibatının tespit edilemediğini söylemiştir. Aksine Avrupa Birliği, Muhammed Mürsi’ye karşı darbenin kirveliğini yapmıştır. Muhammed Al Baradey, Muhammed Mürsi’ye darbenin gerisinde AB Temsilcisi Bernardino León olduğunu ifade etmiştir. Son marifeti Sisi ve Hafter lehine Libya’yı karıştırmak!

*   *   *

Mısır’da Mübarek’ten sonra gelecek başkanın İsrail-Amerikan kriterlerine göre belirleneceğini söyleyen ve bu sözleri nedeniyle Muhammed Haseneyn Heykel’in hışmına uğrayan Mustafa Faki hala eski defterleri karıştırıyor ve Müslüman Kardeşleri terörle ilişkilendirmek için münferit ve kraliyet devrinde kalma Haznedar ve Nakraşi suikastlarını nazara veriyor. Ama Arap aleminin İttihatçı artığı olan Hür Subayların fedailerinden ve işledikleri cinayetlerinden hiç bahsetmiyor. Mesela Kral Faruk’un maliye bakanı Osman Emin’i İngilizlerle sıkı fıkı diye Enver Sedat öldürmüştür. Bunlar nedense kurcalanmıyor. Gerçi Sedat da bilahare İngilizlerin ve Amerikalıların vazgeçilmez adamı olmuş ve İngilizlere, öldürdüğü Osman Emin’den daha fazla yaklaşmış ve Camp David’in mimarı olarak Mısır’ı Batı’ya ve İsrail’e demirlemiştir. Hasaneyn Heykel gibi. Heykel de Mustafa Faki’ye çıkışsa da sonuçta Esad ile birlikte İsrail’in bölgedeki birinci adamı Sisi’nin yardakçısı olmuştur. Esad’ın devrilmesine karşı çıkmıştır. Zira Hamdin Sabahi gibi İran’dan yemlenmekte ve beslenmektedir. 

İsrailli yazar Smadar Perry düzgün bir laf etmiş ve Sisi’nin düşmanlarının İsrail’in düşmanları olduğunu söylemiştir. Dostları da İsrail’in dostlarıdır. Sisi’nin Sedat’tan sonra Yahudi Mahallesi üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı ortak yaşam şeytanın galibiyetidir. Ortak referans ise faziletin zaferi olacaktır. Biz ortaklık arıyoruz ama yaşamda değil referansta.

Müslüman Kardeşler kaldıkları yerden devam ediyorlar. Muhammed Bedii ve İbrahim Münir’den önce çalkantılı yıllarda Müslüman Kardeşlerin ikinci mürşidi olan Hasan Hudeybi de şiddete başvuranlar için ‘Ne İhvan ne de Müslümandırlar’ demiştir. Bu mefhumu muhalifinden Sedat ve Sisi’yi de bağlamaz mı? Sözümüzü Peygamber sözüyle noktalayalım: “Müslümana sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür (Buhârî, Îmân 36; Müslim, Îmân 116).” Peygamber sözü üzerine söz söylenmez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi