Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Rodos Niye Barış Adası Olmasın?

Rodos Niye Barış Adası Olmasın?

Rodos adası, aslında komşu kapısı. Marmaris, Bodrum, Fethiye’den ger gün deniz ulaşımı var. Adalılar, pazar ihtiyaçları için bizim şehirlerimize geliyorlarmış.

Ada ile ilişkilerde, 1974’e kadar, hiçbir tedirginlik yaşanmamış. Kıbrıs harekâtından sonra başlayan tedirginlik maalesef hâlâ devam ediyormuş.  

Resmî makamların verdiği bilgilere göre adada 4 bin civarında Türk yaşıyor.  Türk nüfusunun mevcudiyeti kadar önemli bir diğer husus, adadaki Türk eserleridir.  Kale içinde başta Süleymaniye camii ve külliyesi olmak üzere 4-5 cami ayakta. Biri ibadete açık.  Murat reis kütüphanesi ve haziresi ayrı bir zenginlik. Türbeler ve mezar taşları bir arada. Türbelerden biri göçmüş; diğerleri ayakta ama durumları pek iyi değil. Kırım hanedanından birkaç kişi ve şair Haşmet de burada yatıyor.  

Adadaki Türk eserleri hakkında yayınlar var. Onlardan bilgi edinebilirsiniz. Ama  önemli olan bilgi edinmek değil, oradaki kültürel zenginliği, hayatın bir parçası hâline getirebilmektir. Medeniyetin merkezi olduğu söylenen Yunanistan’ın kendi eserleri yanında Türk eserlerini koruması beklenir. Bunlar, IŞİD gibi tarihî mirası yok etmez. Bugüne kadar gerekli restorasyonların yapılmaması, herhalde ülke ekonomisinin yetersizliğindendir.

HHH

Rodos kalesi çok iyi korunmuş. İç içe 3 surdan ibaret kale, çok fazla ziyaretçinin uğrak yeri. Surlar tertemiz… Slogan yazılarıyla hiç kirletilmemiş. Kuytu yerleri de tertemiz. Bizdekiler gibi tuvalet olarak kullanılmıyor ıssız yerler. İki sur arasındaki alanlarda insanlar spor yapıyor.

Adada pek çok şey dikkatimi çekti ama ben size ikisini aktarayım.

Rodos kasabasının pek çok yerinde, sokaklarda taş gülleler var. Bunların çoğu, motorlu trafiği engellemek için konulan duba yerine kullanılmış ama halk bunları oturup dinlenme yeri olarak da kullanıyor. Neredeeen, nereye?. Kim bilir hangi ustaların yaptığı ve hangi topçuların savaş için fırlattığı taş top gülleleri, şimdi şehrin aksesuarı olarak kullanılıyor. Fetihten sonra çok büyük nüfus hareketliliğine sahip olmadığı ve o kocaman taş gülleleri kaldırmak için ancak savaş heyecanı gerektiği için, barış zamanı bu gülleler, oldukları yerde kalmışlar; daha sonra da yerel yöneticiler bu gülleleri değerlendirmişler.

Adada dikkat çeken bir başka husus da, şehirlerarası yol kenarlarındaki minik şapeller. İnsan boyunun yarısına kadar yükseklikteki bu minyatür şapellerin içinde yağ kandilleri var. 

Her biri, ölümlü kaza mahalline konmuş bir sürü şapel var burada. Aynı gelenek meğer, Balkan ülkelerinde de varmış.

Rodos, iki ülke arasında sorun oluşturan bir ada değil. Tam tersi, güzel projelerle, tam bir barış adası hâline getirilebilir. Avrupa Birliği ve UNESCO’nun desteklediği kültürel mirası koruma programlarının kale içinde çok işe yaradığı görülüyor. Bizim TİKA’mız da el atsa da başta Murat Reis külliyesi olmak üzere, adadaki Türk eserleri restore edilip kültür hayatına dâhil edilebilse.

Başkonsolosumuz Sayın Hakan Aytek’in gayretleriyle, adanın barış adası olması gayreti devam ediyor. Kısa zamanda kendisinden aldığımız bilgiler, gelecekte adanın bir dostluk merkezi olmaması için hiçbir sebebin olmadığını gösterdi. Mesela ilk yapılacak şey, üniversiteler arası iş birliği olmalı ve bu çerçevede ortak araştırma projeleri hazırlanmalı;  öğrenci değişimini programları hayata geçirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi