Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

IŞİD Pozu Veren Şiiler

IŞİD Pozu Veren Şiiler

Bağdat’ta Sadr semtinde yapılmakta olan bir spor kompleksinde veya stat inşaatında çalışan Türk işçilerini (18) kaçıran bir grup fonda Lebbeyk Ya Hüseyin yazan bir levhanın önünde poz vererek  IŞİD taklidi yapıyor. Demek ki, IŞİD’ten o kadar etkilenmişler ki düşman gördükleri örgüte özeniyorlar. Yahudilerin Nazilere özenmeleri gibi. Hatta öncesinde de ‘IŞİD’li cengaverlere’ özenen kimi Şii rambolar kendilerine Ebu Azrail lakabı takmışlardı.  Bu özenti içinde olan grubun veya temsil ettikleri değerlerin IŞİD’in panzehiri olduğu söylenebilir mi? Kella!  Onlar IŞİD’in veya madalyonun öteki yüzü. IŞİD’in Şii yüzü.  Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz. Laflarında ise arkalarına astıkları levhada olduğu gibi Ehl-i Beyti temsil ettiklerini düşünüyorlar.  En büyük cinayet de cinayetlerini Ehl-i Beyte mal etmeleridir.  Bu adamlarda kaç gram akıl veya sağduyu var acaba?  Irak halkının veya özelde Sünnilerin varın siz neyle karşılaştıklarını hesap edin? Türk işçilerini önlerine alarak arkada dizilmiş beş kişilik bir Şii manga akıllarınca Türkiye’ye mesaj gönderiyorlar.  PKK unsurları gibi hem beyinsizler hem de kansızlar. PKK’dan IŞİD’den sonra Şii örgütler de Ankara’ya dış politika şantajı yapıyor. Ulusalcılar kiminle aynı kazanda kaynadıklarını düşünüp ibret almıyorlar mı acaba? Şii ve PKK politikalarına müzahir olduklarını görüp ne zaman ayacak ve pişman olacaklar?  Yoksa inatlarına mı iman ettiler?  

Türk işçilerinin kalleşçe kaçırılmaları Şii kesimlerde de kısmen olsun infiale yol açtı. Bunlardan ikisi daha önce birçok çam devirdikten sonra zaman zaman itidal çizgisini temsil eden Sistani ile Mukteda Sadr.  İkisinin yıldızı da Maliki ile barışmıyordu.  Onun Türkiye politikasını da onaylamıyorlardı.   Son menfur korsanlık eyleminden sonra dile geldiler ve rehinelerin kurtarılmasını istediler.  Mukteda Sadr bu konuda üzerine düşecek bir görev olursa bunu yapmaya hazır olduğunu söylemiştir. Mukteda Sadr zımni olarak Haşd eş Şabi’nin de IŞİD tarzı olduğunu ifade etmiş ve onaylamıştır. El Haşd ed Şa’bi Şii teröristleri temsil eden çapulcu sürüsünden başka bir şey değildir. Milis suretine sokulmuş maganda ve ayak takımıdır.  Lebbeyk Hüseyin pankartları altında masum ve ekmeği peşindeki masum Türk işçilerini kaçırıyorlar ve onları siyasi bir meselenin malzemesi ve parçası haline getiriyorlar. Bundan daha alçakça ne olabilir? Azıklarının, gündeliklerinin, yevmiyelerinin peşindeki insanları gün ortasında kaçırıyor ve fondan IŞİD selamı veriyorlar.  Haşd Eş Şabi gibilerine terörist muamelesi yapmazsanız olacağı budur. Bu açıdan Türk işçilerinin kurtarılmasını isteyen Sistani de kabahatli ve suçludur. El Haşd Eş Şabi gibi terör odaklarının kurulmasında azmettirici bir rol oynamıştır.  Merc-i taklit olarak Şiicilik yaparken bunun nelere mal olacağını görememektedir. Zaman zaman ayıksa da temel yaklaşımı sakattır.  

Türk işçilerini kaçıran Şii kara korsanları, Hazreti Hüseyin’i terör eylemlerine alet eden canilerdir. Bunlar Kerbela diye diye yeni Kerbelalara imza atan ahmaklar ve çakallar sürüsüdür. Hariciler Hazreti Ali’nin otağından ve ordugahından çıkmadılar mı?  İşte bunlar Şiilik kisvesi altında yeni nesil Hariciler!  Şii Hariciler. İsimleri, mezhepleri Şii, sıfatları ise harici.   Mukteda Sadr da bunların DAİŞ ve IŞİD’in Şii türevi, kolları olduğuna parmak basmaktadır (http://elgornal.net/ news/ news. aspx?id=7007347 ).   Bu Kur’an ifadesiyle, içeriden ve içlerinden birinin tanıklığıdır. Mukteda Sadr şunları söylemiştir. “Bu tür eylemleri Hazreti Hüseyin’in onaylaması mümkün değildir. Hazreti Hüseyin ne kelle koparmak ne de suçsuz insanları kaçırmak için yola çıkmıştır. Hazreti Hüseyin ıslah için yola çıkmıştır. Bunun yolu da IŞİD (tarzı) terörünü yok etmek ve köklerini kurutmak, kazımaktır. Utanmaz milis terörünü tasfiye etmektir. Hatta birçok kez tekrar ettiğim gibi, Haşd Eş Şabi içine sinenleri (harici tipleri) dışlamalı ve onlara karşı boykot uygulamalıyız.”

Sistani de Türk işçilerinin kaçırılmasını kınamış ve bölgedeki yaşanan olaylarla yakından uzaktan alakası olmayan günlük işlerinin peşindeki insanları kaçırmanın ahlaksızlığına temas etmiştir. Bunun ne hukuki ne de şer’i kalıplara uyduğunu ve de şer’i ölçülerden uzak olduğunu ifade etmiştir. Kaçırılanların serbest bırakılmasını istemiş ve bu tür eylemlerin İslam’ın parlak yüzüne kara çalmak ve Ehl-i Beyti karalamak olduğunu ifade etmiştir. Keza yapılanları, devletin otoritesini aşındırmak ve seçilmiş hükümeti zayıflatmak olarak değerlendirmiştir.

IŞİD de, Şiilik de birer ehl-i bidat mesleğidir.  Birisi sahabe ruhundan diğeri de Ehl-i Beyt ruhundan sonsuz mesafede uzaklıktadır. Şah İsmail’den beri de böyle. Şiilik bir siyasi harekete dönüştüğünde terör de ona eşlik ediyor ve tamamlayıcı parçası haline geliyor.  

IŞİD’e karşı dört gözü açık olanlar nedense Şii teröristlere karşı körler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi