Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kaderin Düzenekleri

Kaderin Düzenekleri

Kader bir gerçek lakin sorumluluğu kadere yıkmak, yüklemek harcımız değildir. Bu sorumsuzların harcıdır. Keder hakkında hüküm vermek beşerin işi değildir. O görev bilinciyle hareket etmek zorundadır. Bu nedenle de sorumsuzlar sorumluluklarını taca atmak için genellikle cebriye anlayışını benimserler. 1 Kasım (2015)seçimlerinin tarihi ilan edildiğinde hemen aklıma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi kaderi geldi. Buna kaderin cilvesi derler. Hiç şaşmaz. Bazen insan olaylar arasında bağlantı kuramaz lakin büyük fotoğraf görülünce ‘puzzle’ dediğimiz bulmaca çözülür. Önce çözsek müdahale imkanımız olabilir. Bununla birlikte sonucu göremediğimizden dolayı rehavete kapılır ve kader anımız gelir çatar. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte belediyecilikten genel siyasete terfi etmiş ve devleti çeşitli kademelerinde temsil etmiştir. Bununla birlikte Gezi olayları siyasi hayatında bir dönüm noktası, kırılma noktası veya gündönümü olmuştur. İster buna komplo ister kaderin bir cilvesi diyelim karmaşık bir durum. Kader iradelerin toplamıdır. Malik Binnebi dış faktörlerden ziyade iç faktörleri önemser. Dış faktörler ikinci dereceden bir etkiye sahiptir. Bu nedenle de kabiliyetü’l hezime kuramını getirmiştir. Hezimete veya yenilgiye yatkın bünyeler dış faktörlerin de etkisiyle darmadağın olurlar. Bununla birlikte bünyesi dayanıklı olanlar bu vartayı yani dış faktörlerin tesirini atlatabilir veya en azından azaltabilirler. Hatta sağlıklı bünyeler için komplolar zindelik, canlılık sağlarlar. Bazen 11 Eylül’deki gibi ülkeler kendilerine komplo kurarlar. Putin bu komplo anlayışını Amerikalılardan ve 11 Eylül’den devşirmiş 1999 yılında Çeçenlere karşı Rusya’da taklit etmiştir. Birisi Kaide’ye karşı diğeri de Çeçenlere karşı devlet komplosu kurmuştur. Bu onları saldırgan kılmıştır. İki taraf da birbirlerinin ayıplarını bildiklerinden gerçekleri örtbas etmişlerdir. Tencere dibin kara seninki benden kara hikayesi!

Halbuki Türkiye’de iktidar bu patlamalar karşısında aciz, çaresiz ve savunmasız görünüyor.  Bu nedenle hükümeti sorumlu tutanlar meseleyi kavrayamıyorlar.  

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım Paşalı birisi olarak iki Kasım seçimi arasında kaderini ve gergefini yaşıyor. Haziran seçimlerinden yaralı olarak çıktığını varsaymak  mümkün. Kasımda toparlayabilir de toparlamayabilir de. Belki de Türkiye’nin sorunları siyaset kurumunun çapını aştı. Kasım Paşa ile kasım ayı arasında anlam bakımından bir münasebet bulunmayabilir. Bununla birlikte cinas münasebeti var. Çıkış noktası aynı. Herkes de görüyor ki seçimlerin öncesinde Diyarbakır’daki patlama ile başlayan zincir birbirinin devamı. Ortak elden çıkmış gibi. Kim Türkiye’ye kastediyor? Elbette PKK meselesinin azmasındaki gibi Suriye meselesi temel faktör. Buradaki gecikmenin bedelini ödüyoruz. Kader düzenekleri zamanında harekete geçemeyen aktörleri tasfiye ediyor. Demek ki sorun olaylarda değil olayları çözemeyen aktörlerde. Diyarbakır’dan sonra eylemlerin ikinci durağı 20 Temmuz tarihli Suruç olayları olmuş ve yürekleri dağlamıştır.

*

Bu zincirin son halkası Ankara’yı vurdu. Belki de Ankara tarihinde böyle bir eylem görmedi. Seçimlerin tarihi gibi bu da gizemli. Nitekim gizem haberlere de konu olmuştur. Bu tevafuku iyi saatte olsunlar mı ayarladı, tertip etti  yoksa onların üzerinde de bir kader mi var, onları ve tercihlerini şekillendiriyor? Saldırıda ‘10’un sırrı! haberi benim de dikkatlerimden kaçmadı. Olayı kurgulayanlar vefk veya evfak üzerinde epey çalışmışlar. Belki de İranlıların 5+1 ülkeleriyle nükleer anlaşmayı kadir gecesine denk getirmelerine benziyor! Acemde oyun bitmez. Ankara’daki menfur eylemle ilgili ilginç bir ayrıntı, zamanlamasıyla alakalı. Olay 10’uncu ayın 10’unda, saat 10.00’da gerçekleşiyor. Şaka gibi ama gerçek. Dolayısıyla planlayanların da ötesinde bir plan var. Kaderin de üzerinde bir kader var.  Türkiye kader seçimine doğru giderken kaderin remizlerini ve düzeneklerini taşıyan bir olay oluyor. Olay toplu bir sürece işaret ediyor. Amaç hükümeti yıpratmak ve devirmek ise olaylar zincirinin baskısı bu hedefin çapını aşmıştır. Türkiye’de siyasi istikrar seçimlerle sağlanamayacak kadar olayların ipoteği altına girmiştir. Türkiye kontrol dışına çıkıyor. 

Türkiye, Suriye olaylarının alacağı çapı kestirememiş ve İran mihveri konusunda teyakkuzda olamamıştır. Suriye meselesinin çapı büyüdükçe PKK meselesinin de çapı büyümüştür. Tehlikeyi öngörüsüzlüğümüz veya öngörülerimize göre tedbir alamayışımız büyütmüştür. İhmal çemberi ateş çemberine dönüşmüştür.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi