Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Bilgisayar yazma kitapları

Bilgisayar yazma kitapları

Eskiden, matbaa icat edilmeden önce, insanlar okuma ihtiyacını elyazması kitaplardan karşılarlardı. O dönemlerde haliyle teknik imkânlar yoktu. Okuyup öğrenme ihtiyacı el yordamı ile karşılanıyordu. Dolayısıyla, tarihi dönemler için sadece elyazması kitaplardan yahut kitapların yazma nüshalarından söz edilebilir. Elyazması kavramı, tekniğin bugün ki mertebeye ulaşmadığı eski zamanlara aittir. O zamanın insanları, kitapları el ile yazıyor yahut para ile da yazdırıyorlar; böylece kitapların nüshalarını çoğaltıp dağıtıyorlardı. Ülkemizin Kütüphaneleri, özellikle Süleymaniye Kütüphanesi, yüz bin adet yazma kitap nüshasına sahip dünyaca zengin bir hazinedir.
Yazma kitaplar, imkânsızlıklar içinde olanların, ilmi baş tacı ettiklerinin, bilim aşkı ile dolu olduklarının bir göstergesidir. O dönemlerde matbaa olsaydı, bugün milli kütüphanelerimizde belki de milyonlarca kitap yer alacaktı. Maalesef kütüphanelerimiz bugün kitaplar yönünden fakir durumdadır. Türkiye kütüphanelerindeki kitap sayısı ile Batının milli kütüphanelerindeki kitap sayısı karşılaştırdığımız zaman, bunlar arasında Batı seviyesine çıkan bir tek kütüphanemiz yoktur. Her vesile ile iftihar ettiğimiz Süleymaniye Kütüphanesi ise Osmanlıların bize bıraktığı muazzam bir miras olup onların torunları olarak bizim yeni kuşaklara eklediğimiz bir bölümü bulunmamaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi basılmış yeni ve ski kitaplar bakımından da dünya çapında bir kütüphane haline getirilmelidir.
Çağımızda, özellikle Türkiye’de son derece modern teknoloji ile donatılmış matbaalar vardır; bilgisayarlar vardır, internet vardır. Artık kitaplar el ile yazılıp çoğaltılmıyor, belki çok daha kolay bir yöntemle bilgisayar ortamında yazılıp basıma hazır hale getiriliyor. Eskiye göre kitap yazıp neşretme işi 1–20 oranında kolaylaşmış ve kitap basmak da ucuzlamıştır. İftiharla belirtmeliyiz ki, eskiye oranla çok sayıda kitap yazılmaktadır. Ne var ki, halkımız kitap okumadığı için yazılan kitaplar, bilgisayarlarda saklanmaya mahkûm edilmiş durumdadır. Sanki yazma olmak açısından geriye bir dönüş vardır. Biz bunlara “bilgisayar yazma kitap nüshaları” diyoruz. Halkımız, maalesef zihin tembelliği hastalığına yakalandığı için, kitap hiç okumamakta yahut çok nadir okumaktadır. Bırakınız halkı, esas okumuş olan kesim de kitap okumamaktadır. Bu durum büyük bir felâkettir, milletimizin başına çöken büyük bir âfettir.
Bundan 40 yıl öncesini hatırlıyorum; o zaman insanlar merakla kitap okuyorlardı. Bir kitap basılırken en az 5000 adet basılıyordu. Fakat kitap yazacak yazarların sayısı çok sınırlı idi. Piyasada, özellikle dini alanda sınırlı birkaç kitaptan söz edilirdi. Bugün ise durum tam tersine dönmüştür. Kitap yazanlar çoğalmış, yazarlarda büyük bir zenginleşme olmuştur. Çok değerli kitap yazarları, akademisyenler yetişmiştir. Memnuniyetle görüyoruz ki; bu yazarların her biri onlarca eser yazmaktadır. Nüfus oranı eskiye göre 4–5 kat artmasına ve okuma yazma bilenlerin sayısının giderek çoğalmasına rağmen, maalesef kitap okuyanların sayısı çok azalmıştır, gittikçe de azalmaktadır. Bugün bir kitap ancak bin adet basılabilmektedir. Esliya oranla on misli gerileme olmuştur. Basılan kitap sayısı beş misli azalmış, buna karşılık nüfusumuz da beş misli artmıştır. Bunun tek sebebi okumamaktır.
Bugün ki manzara, kitaplar açısından çok acıklıdır. Kitapçılık, özellikle yayıncılık iflas etmiştir. Cemaatlere hitap eden bazı yayınevleri ile popüler kitapları yayınlayan yayınevleri dışında, özellikle dini alanda kitap basan yayınevi nerede ise kalmamış gibidir. Kitap basanlar da ancak yazarın maddi katkısını alarak basmaktadırlar.
Bundan sonra, Türkiye’nin durumu maalesef Osmanlılarda matbaanın icadından önce ki hale dönmüştür. Artık çağdaş yazma kitaplar dönemi başlamıştır. Yazarlar kitaplarını gelecek nesiller için bilgisayarların hard disklerinde yahut CD’lerde saklayacaklardır. Âdeta bilgisayar yazma kitap nüshaları dönemi başlamıştır. Gelecek nesillere bırakılacak olan bu yazma nüshalar eminim ki, bu gün ki kuşağın yüzünü kızartacaktır. Bu eserler basılmazsa bilgisayar yazma nüshası olarak inşallah geleceğin okuyucu nesline saklanacaktır. Yeni kuşaklara, en değerli miras olan kitap ve kütüphane bırakmalıyız. Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.
Devlet kitap okuma işine el atmalıdır. Halkımızın kitap okumasını sağlayacak önlemler almalıdır. Müellif ve yazarların basacakları kitapların hiç değilse bir bölümü milli kütüphaneler, şehir kütüphaneleri, Üniversiteler ve okul kütüphaneleri için satın alınmalı ve daha başka önlemler de alınmak suretiyle bu felaketin önüne geçilmelidir. Devlet mutlaka, okuma hastalığının mikrobunu bulup bu hastalığı tedavi ettirmelidir. Bu böyle gitmez; bu durumda milletimiz için gelecekte güçlü bir medeniyetten söz edilemez. İslam dini okumaya büyük önem vermiştir. Hatta İslam dininin okumaya ve bilgiye dayalı bir din olduğunu ifade edebiliriz. İslam medeniyetinin devamı da okumaya dayalıdır; okuma yazma, medeniyetin ta kendisidir.
Devlet bu hastalığı tedavi etmek için vakit geçirmeksizin, diğer etkili önlemleri almalıdır: Yazarlar ve müelliflere devlet destek olmalıdır. Ülkemizde –hamdolsun- seviyeli yazanlar, düşünce üretenler artık vardır. Hatta dünya çapında yazarlarımız da vardır. Fakat bunların yazdıklarını okuyarak tüketenler maalesef yoktur. Çok acıklı değil mi? Milletin beyni durmuş, sadece midesi çalışıyor, bütün gayretler mide ve beden için harcanıyor. Beyin açlığı hissedilmiyor. Çünkü kafalarda büyük uyuşma söz konusudur. Daha başka bir ifade ile beyinler felç olduğu için, insanlar manevi açlık hissetmiyorlar. Öyle olunca da okumuyorlar. Okuyalım ve çağımızı, ülkemiz için bilgisayar yazma nüshası kitapların yaygın olduğu ülke olmaktan kurtarmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi