Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İçimdeki cennete yolculuk

İçimdeki cennete yolculuk

Herkes hayatının belli dönemlerinde pek çok yolculuk yapmıştır. Her yolculuğun kendisine göre bir macerası vardır. Yolcu ve yol, gidenin ve gitmek isteyenin; niyet, düşünce ve ameline göre değişir.
Ve her yolun bir sonu vardır. Ama gidilesi öyle bir yol vardır ki, onun sonu yoktur. Bu yolun sonu, sonsuzluktur ve sonsuz mutluluk, güven, huzur ve zenginliktir. İşte bu sonsuz yol ve sınırsız mutluluk, insanın içindeki cennete yaptığı yolculuktur.
“İnsanın içindeki cennet de ne demek?” Bu sorunun cevabını, Türk düşünce hayatına büyük etkileri olan mütefekkir bir babanın kızı, sosyoloji profesörü, entelektüel ama en önemlisi de manevi hayatı zengin bir Müslüman olan ümit Meriç veriyor.
Bu haftaki kitabımız ümit Meriç’in röportajlarından oluşan ve Etkileşim Yayınları’ndan çıkan “İçimdeki Cennete Yolculuk” adını taşıyor. Eser, intiharın eşiğine kadar varan buhranlardan sonra secdeyi keşfedişinin, hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Kitabı geçen hafta elime aldığımda şöyle hızlı okuma yaparak tanımaya çalışayım dedim ve önsöz dahil, 12. sayfaya geldiğimde, daha fazla okuyamadım. Allah korusun ama elektrik şoku yemiş gibi oldum.
ümit Meriç, babasının tarz ve tavrıyla insanı öyle bir sarsıyor ki, sanki mahşer günü hesaba çekiliyorum da “Kıldığın namaz, namaz mı” diye soruluyor ve boşuna yatıp kalktığım yüzüme bir şamar gibi iniyordu. Yani ben kendi adıma öyle anladım.
Eserde sadece namaz konusu veya ibadet işlenmemiş. ümit Meriç 21. yüzyılın en önemli alanında uzman bir isim ve bir sosyolog gözüyle dünyanın ve Türkiye’nin meselelerini de irdelemiş. Müslümanlık inancında bir prensip vardır. Her işin başı besmele ile başlamalı denilir. Kitap, belki bu anlamda besmele ile başlamış ve namaz konusu en başa alınmış.
Ayrıca beni en çok namaz konusu çarptığı için, kitabın tanıtımına bu noktadan baktım, çünkü kendimi suç işlerken yakalanmış gibi hissettim. Hemen herkese tavsiye edeceğim bu eseri, bir çocuk saflığı ile “ön yargı ve peşin hüküm” sahibi olmadan okuyan kişiler, mutlaka benimle aynı düşünceleri paylaşacaktır.
Sözü daha fazla uzatmadan ümit Meriç hanımefendiye bırakmak istiyorum.
“Namaz dünya ve ahiret mekanında genişlemek ve derinleşmek demek. Namazda sadece bulunduğunuz yerden kanat açıp Kabe’nin manevi huzuruna kavuşmakla kalmıyorsunuz. Orada namaz kılmış ve kıldırmış olan Allah’ın sevgilisinin manevi imamlığında bin yıllardan beri namaz kılan ve kıyamete kadar namaz kılacak olan bir müminler cemaatinin de bir ferdi oluyorsunuz.
İftitah tekbirinin anlamı nedir? önce Kabe’ye selam. “Ben geldim, buradayım” demek. Biliyorsunuz, tavafta, Hacer’ül Esved’in önünden geçerken, iki avuç içi havaya kaldırılıp, selam verilir. Tavafın sıfır noktası orasıdır. Namazın da “Merhaba”sı dünyanın, hatta belki de kainatın manevi merkezi olan “Kabe’de bulunmaya, ben de niyet ettim” sevinci ile başlıyor. Işık hızı ile başlayan bir yolculuk; kulluk şerefine erebilme ümidi ile başlayan bir yolculuk.
Sonra iki dünyayı arkaya atmak. Onlardan vazgeçmek anlamında değil, onlarla irtibatı bir an için durdurmak anlamında. Zihinsel ve ruhsal kirlenmeyi silmek, Yaratıcı'nın huzuruna bir bebek kadar temiz ve saf olarak çıkabilmek anlamında zamanını durduruyorsunuz.
İbadet etmek, yani ölmeden önce ölmenin tecrübesini yaşamak, maddeyi aralamak ve o aralıktan manayı yakalamak, daha dünya da iken cenneti keşfetmek demek. Ruhu ile tanışamayan, yani barışamayan insan da dünya bir cennet iken onu cehennem zannediyor ve sonunda cehennemleştiriyor onu.”
“İçimdeki Cennete Yolculuk” adlı eseri, hararetle tavsiye etmekle birlikte, kitabın röportajlardan meydana gelmesi ve sorulu cevaplı olması, okuma ve anlama bakımından ayrı bir önem arz ediyor.
Bilgi için: Etkileşim Yayınları: 0212- 551 32 25

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi