Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kurban eti için derindondurucu aldınız mı?..

Kurban eti için derindondurucu aldınız mı?..

Her gün bayram olsa yeridir. Kurban Bayramı, kriz falan dinlemiyor. Maaşallah alışveriş merkezleri ve kurbanlık alanlar tıklım tıklım. Büyük şehirlerde durum böyle, Anadolu vilayetlerinde nasıl bilmiyorum, ama oralarda da herhalde aynıdır.
İnsanlar neler alıp satmıyorlar ki; bugün garibime giden bir alışverişten söz etmek istiyorum. Belki başkalarına göre normal gelebilir, fakat bana biraz tuhaf geldi. Kurban eti için “derin dondurucu” alan insanlara rastladım ve şaşırdığım için de sizlerle paylaşmak istedim.
Adam, beyaz eşya satan bir mağazaya girdi ve “Kurban etlerini saklamak için derin dondurucu alacağını” söyledi. Mağaza çalışanı haklı olarak derin dondurucularla ilgili bilgiler vermeye ve malını satmaya çalıştı.
“Bu işte bir sakatlık yok mu?” diye kafama takıldı. Kurban eti saklanacak ve daha sonra yenilecek bir şey değildir, kısa sürede tüketilmesi gerekir. “Gelecek günler için muhafaza edilip, ihtiyaç duyuldukça yenilmek üzere kurban kesilmez” diye aklımdan geçti.
Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanın amacı nedir? “Öncelikle çoğunu ihtiyaç sahiplerine dağıtmak, geriye kalan azından da sahiplerinin ve misafirlerin yemesidir.” Böyle değil midir işin esası. Yanlış biliyorsam düzeltilmesini isterim ama doğrusu böyle.
Mağazadaki görevlilerden anladığım odur ki; vatandaş derin dondurucu alarak etini saklayacak ve kış boyu yiyecek. Eskiden Anadolu’da kavurma yapılır ve saklanırdı. Hâlâ yapılıyor mu bilmiyorum, fakat o zamanlar da bu iş bana doğru gelmezdi. Çünkü mesele ibadet olmaktan çıkıp, ileriki günler için ihtiyaç gidermeye yarıyordu.
Bilenler bilir de, bilmeyenler için söyleyeyim. Kurban kesmenin birinci amacı; Allah’a şükür için, teşekkür içindir. “Ey Allahım! Bana bolca rızk nasip ettin, ben de sana şükür için kurban kesiyorum, ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorum, birazını da çoluk çocuğumla yiyorum” anlamı taşır.
Kurban edilen hayvanların ne etinden, ne kanından, ne derisinden Allah’a bir fayda yoktur. Aksine, Allah’ın kullara nasibi çerçevesinde kurbanın kullara faydası vardır. O zaman kurban kesenler, bu faydanın en çoğunu kendisine ayırırsa, fayda olmaktan çıkmaz mı?
Allah herkesin kurban ibadetini kabul etsin ama kurban kesme ve dağıtma işi; “Sırat Köprüsü” gibi bir şeydir. Kesiminden dağıtımına, dağıtımından ikramına kadar, çok hassas bir iştir ve azami dikkat ister. Kurban artık “adet” olmaktan çıkıp, “ibadet” olmalı değil mi?
Pay dağıtımında genelde şöyle bir yol izlenir; “Şu kızımıza, şu oğlumuza, şu torunlarımıza, şu halamıza, şu teyzemize, şu dayımıza, şu bilmem neredeki akrabamıza...” gibi dağıtımdan sonra; “Şu kadarı da havalar güzel olunca pikniğe gideriz” şeklinde ayrılan kurban etleriyle, kurban ibadetinin bir bağlantısı yoktur. Akrabalar fakirse ne alâ.
Derin dondurucudan yola çıktım ama esasında bunları söylemek istiyordum. Bir de pay dağıtımında adil davranılmaz. Mesela nedense hep “kelleler” pay olarak gider. Neden? Çünkü kelle ile uğraşmak zordur. Hayvanın hangi kısmıyla uğraşmak zorsa, o kısımlar pay olarak dağıtılır. Ayrıca pay dağıtımında kişinin ihtiyaç sahibi olması yetmez, bir de pay sahibine ne kadar yakınlığı ve uzaklığı göz önünde tutulmaya dikkat edilir.
Bu ve benzeri düşünceler yanlış şeyler tabiî. Allah rızası için kurban kesiliyorsa, başa kakmadan ve ileride baskı unsuru olmayacak şekilde pay dağıtımı yapılmalı ve “Kurban ibadeti, geleceğe dair menfaatlere kurban edilmemelidir.” Kurban dışında et yiyemeyecek insanlara zaten kurban farz değildir. “Gücü olan kurban kessin deniliyor.”
Bir de şu gerekçe ileri sürülüyor. “İhtiyaç sahibi insanlar vardır ama maalesef haberdar değiliz. Bilsek götürüp vereceğiz, fakat semtimizde kim kimdir bilemediğimiz için muhtaçlara nasıl ulaştıracağız..” deniliyor. Oysa kurban kesecek kadar bilinçli olan kişi, semtindeki fakir fukaradan haberdar olan kişidir. O zaman niye kurban kessin ki?..
Madem o kadar emek harcanarak kurban kesiliyor, hiç olmazsa güzelim ibadetimiz, gereklerine uygun icra edilmeli. Bu arada pay dağıtımında sıkıntı çekenler, etlerini; öğrenci yurtları, öğrenci evleri, hayır vakıfları ve Kur’an Kurslarına verebilirler. Bir de herkes derisine sahip çıkmalı, nereye ve kime verdiklerine dikkat etmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi