Behiç Kılıç

Behiç Kılıç

İçi boşaltılmış vatandaş!..

İçi boşaltılmış vatandaş!..

Eğer bu PKK’nın bir devleti, PKK devletinin resmi yayın organı bir tv’si olsa idi.. Bu PKK devletinin medyası, bu meş’um karakol baskınını nasıl duyurursa.. Köpürte köpürte nasıl yansıtırsa..
Bizim kutsal matbuatımızın durumu da böyleydi!..
Gaflet miydi bu?!!
Yoksa ihanet mi bilemiyorum..
Ekrana yerleştirdikleri analist(!)ler de Türk Devletini PKK’ya teslim olmaya çağırmaya başlamışlardı hemen!..
Ve tabii..!
PKK’nın TBMM’ye yerleştirdikleri ile, sivil toplum önderi(!) diye atadıkları da seslerini daha gür çıkarmaları için davet edilmişlerdi!..
Anadolu, tarih boyunca dinamik olanın, sahip olmayı bilenin olmuştur..
Vatan toprağına sahip olmayı, silahın güçlüsü değil, yüksek şuur sağlar, böyledir..
PKK’lıya “Hain PKK” diyerek...
Medya leşkerlerinin, PKK’ya verdikleri desteği unutarak (Milleti koyun saydıkları için) her şehit verilişte “üzülmüş gibi yapıp” şırınga ettikleri dolduruşla, bir saatlik haber programı süresince kederlenerek, bu eşkıya sürüsünün yarattığı “çığ” durdurulamaz ey halkım!..
Memleketin “ahali kanadında” manzara-i umumiyesi şöyle idi...
“Ey Türk Gençliği”nin özgün bir kesiti, Atatürk Hava Limanına dolmuş, takımın transfer ettiği yabancı futbolcuyu, çığlık çığlığa karşılıyorlardı...
İlgili oldukları, oraya onları yönlendiren futbol ağalarından kendilerine ödül olarak gelen maç biletiydi...
Televizyonlarda eğlence programları, (sanatçı diye yutturulan) kevaşelerin attıkları göbekler ve onlara tutulan yüksek oktanlı darbuka dümbelek, zurna eşliğinde devam ediyordu!..
Cumartesi-Pazar bütün havuzbaşları da doluydu..!
Her bulduğu bir tutam çayıra yayılıp, kanat ızgara ile göbeğini karıştıra karıştıra geviş getirenler de keyifdeydi..!
Ve elbette onlardan “tıss” yoktu...
Hani şu, “Filistin’in ipine yapışıp İsrail’le gerdeğe niyetlenip” şallak mallak olduktan sonra, İstanbul başta olmak üzere, caddelere dökülen, elde Arap sancakları ile, “düşmana” meydan okuyanların, şehitler için tek bir tepkileri olmadı!.. (Çünkü bayraktarları arasında PKK’nın haklarından bahseden, mebzul miktarda eşkıya işbirlikçisi vardır)
Bodrum da doluydu, öteki kıyı şeritleri de..! Doluydu ve dolu dolu, çılgınca eğlence de sürüyordu aynen!..
Sosyete düğünleri de şen şakraktı, mahalle düğünleri de... Ve hem de öyle mahalle düğünleri vardı ki İstanbul’da... Sokak aralarına konulan yüksek volümlü hoparlörlerden yükselen çingene havaları, düğüne katılanları mest ediyordu.. ! Ortadirek, kendileri gibi aynı katta olan ve çocuklarının acısı ile yananlara üzülmüşlerdi de.. Ama işte o kadardı yani!..
Peki düşman ne yapıyordu!!?
“Uyumuyordu..”
Propagandasını yapmış, “Baskın’ın” meyvelerini, daha da PKK’lılaştırdığı militanlarını şevkle devletin üstüne göndererek topluyordu..
PKK’lılaştırdığı genç insanlar, bir futbol takımı rezilliğine fedailik için çıkmıyorlardı sokaklara..! Bilet avantasının çok ötesinde hedeflere yönelmişlerdi ve kafalarının içinde de, bir “havuz başı kanat ızgara sefası” yoktu..!
Şimdi, çuvaldızın üstüne oturup soralım..
PKK’nın silahı mı üstün, bizdeki top
tüfek mi!?.
Ama şunu da bilerek soralım soruyu..
Bizim gençlerimizin vatan savunması için hassasiyet gösterip en azından sokağa çıkmaları yasaktır!..
Ergenekon’dan derdest edilmeler en hafifinden karşılaşacakları durumdur..
Ama, korkma tırsma zamanı mı?!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Behiç Kılıç Arşivi