Sivas katliamı peşinden iz sürmek
Sivas Katliamı üzerinden yıllar geçse de tarihi mezhepçiliği körükleyenler hâlâ intikam peşinde. Zamanaşımını bahane ederek kin kusuyorlar.
Peş peşe iki vahim olay; birisi Madımak Oteli, diğeri ise Başbağlar...
Aralarındaki tek fark, Başbağlar’ın mazlumları Alevi değil... Onlar da Alevi olsa, şimdiye çoktan birilerine katil damgası vurulurdu.
El insaf diyerek başlıyorum.
Sivas olaylarını görmedim ama dosyasından okuduğumda vicdanen edindiğim kanaat çok vahim. Deliller sanki beni anlayın diye bağırıyor...
Eski bir hakim ve de savcı gözü ile baktığım için anladığım çok şey oldu.
Olay hesaplı kitaplı...
Birileri Madımak’tan başlıyor, Başbağlar’da bitiriyor ki Alevi ve de Sünni kesim iyice kapışsın, yeniden Maraş ve Çorum olayları gelsin gündeme...
Hem de iktidarda sol parti vardı, Başbakan yardımcısı Erdal İnönü.
Madımak Oteli’nde meskun olanların baş aktörü Aziz Nesin...
Dosyadaki delillere göre söylüyorum...
Olay başlıyor, Aziz Nesin telefonda.
Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye “yanıyoruz” diye feryat ediyor.
Cevabı ise gayet net, “merak etme, gereği yapılacaktır.”
Saatler geçiyor ne gelen var, ne giden...
Otel yanıyor, duman bacayı sarmış, içerideki insanlar zehirleniyor, devlet güçleri uykuda. Gelen yok, giden yok...
Nasıl iş değil mi?
Devlet isteseydi, gökten paraşütlerle anında Madımak Oteli’nin çatısına konardı.
Al ötekini...
Yine devlet isteseydi Başbağlar’ın katillerini hemen yakalardı.
Mesleğim gereği bildiğim tek şey.
Ülkedeki olaylar iki türlüdür.
Birincisi, anında güvenlik güçleri tarafından yakalanır.
İkincisi, asla yakalanamaz.
Yakalanmayan, ele geçmeyen mutlaka karanlık odakların işi...
Diğeri de normal bir olay.
Madımak normal bir olay olsaydı sanıkları oteli ateşe verirken yakalanırdı, demek ki anormal bir olay ki yaktılar yok oldular, uçtular...
Başbağlar’ın katilleri de hava cıva oldu.
Sivas katliamı dedik, kınadık, öfkelendik, ama bir kesim olayı tamamen Alevi Sünni açısından dillendirerek peşini bırakmak istemiyor.
Başından beri bu kesim mahkeme kapılarında...
Ne hikmetse bu kesime TCK 288. madde işlemiyor.
Ne diyor bu madde?
“(...) hüküm kesinleşinceye kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi cezalandırılır.” Görülen odur ki Sivas davasının intikamı başından beri sokakta yürütülüyor.
Yumruklar havada, sloganlar keskin ve de tahrik edici.
Madımak yangınında olduğu gibi şimdi de devlet konuşanlara, hüküm verenlere, asanlara, kesenlere karışmıyor... Dövene elsiz, sövene dilsiz...
Mahkemeleri etkiliyorsunuz diye savcıların açmış olduğu bunca davalar var.
Bu sokaklar, bu tehditler mahkemeleri etkilemiyor mu?
Kaldı ki dosyayı elinize alın da bir görün...
Şahitler kendileri, suçlayan yine kendileri, havadaki eller, yumruklar, tehditler yine kendileri... Tek taraflı, tek elden, tek odaktan. Hakim dinledi verdi kararını...
Mahkeme bitsin de yeniden konuşalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.