Dönüşmüş İslamcı
Eşinin bol kıyafetlerinden rahatsız olmayla başlar süreç.
Biraz daha fit giyinsen, ben önemli konumdayım doğrultusunda devam eden telkinler, bir süre sonra Başını aç noktasına varır.
Taviz tavizi doğurur çünkü.
Maddi açıdan zorda, altında bir koltuğu, isminin önünde bir titri, anıldığı bir makamı olmadığı günlerdeki dindar ve ihlaslı kardeşlerimizden bazılarının son 10 yılda adım adım eriyip geldikleri nokta bu.
Üniversite yıllarındaki hızlı devrimcilerin devletin imkanlarıyla tanışınca ideolojilerini kaybedip kapitalistleşmesi, hatta bunlardan birinin kapitalizmin kalesi İMKBnin başına geçmesine benzer bir süreç bu.
İnsanın olduğu yerde bu erime yaşanıyor.
Ancak İslami çizgide görünüp, söyleminde İslami hassasiyetleri kullanıp, hayatında tam tersi davranmanın izah edilir yanı yok.
Beraat-ı zimmet asıldır amma İslamcılar ve İslamdan uzak hayat artık bir sosyolojik vakıa olarak önümüzde.
Gazetelerdeki sütunlarında, ekranlardaki tartışmalarda, kürsülerde başörtüsü yasağını eleştirip, başörtüsü mağduriyetini, katsayı zulmünü, dindarların yaşadıkları acıları sürekli tekrarlayıp, Cuma namazı bile kılmamak neyle izah edilebilir?
Beş vakit namazı bıraktıkları çok zaman oluyor zaten.
Önemli işler yapmaktalar, çok yoğunlar, markalı pantolonlarının ütüsü kadar ehemmiyet arz etmez onlar için namaz.
Yeni değerler hiyerarşisinde artık, para ve kadın yükselmeye başlamıştır.
İhlaslı Müslümanların büyük emeklerle ilmek ilmek dokuyarak, çileler çekerek yükselttikleri hareketler ve bunlar sayesinde elde edilmiş konumlar, böyle tiplerin elinde şahsi çıkarları için kullanılan bir vasıtaya dönüşür.
İmkan sahiplerinin hanımları sonradan görmüşlükle mal mülk edinme sevdasına düşerler. Alınan evler beğenilmeyerek sürekli daha genişleriyle değiştirilir.
Dün eleştirdikleri Batının giyim tarzını iliklerine kadar içselleştirmişlerdir.
Hayat standardı aile namusunun önüne geçmeye başlar.
Kendisini imkana boğan kocasının, farklı hallerine göz yummak mantıklı gelir.
Ulaşılan geniş imkanlar, yemek yenilen elit mekanlar, lüks makam araçları, birkaç bölümden oluşan geniş makam odaları, kalplerindeki imanı kapitalizmin havuzunda eritmiştir çoktan.
Fakirin sofrasında diz çökmek, hayal olmuştur.
Fakirin oturduğu semte bile yönelmez Mercedesin direksiyonu...
Makamımı temsil etmem lazım der, Porsche jip alır.
Nefsi bile gerekçe üretmeyi bırakmıştır, kendisi gerekçelerin peşinden gönüllü koşuyordur zira.
Öylesine dönüşmüştür ki, yanındaki dönüşmemişler onu rahatsız etmeye başlar.
Etrafındaki namaz kılanlar, huzurunu bozar.
Kendi dönüşmüşlüğünü, bozulmuşluğunu, günahkarlığını hatırlatacak her şeyden kaçar.
Yanında yöresinde namaz kılanı, hayat standardı kendisi gibi fırlamayanı, maaşıyla geçindiği için mütevazi giyinmeye devam edeni uzaklaştırır.
Köylülük denilen yafta imdadına yetişir.
Kendisini bir ufuk insanı görür, köylü yaftası yapıştırdığı anlı secdeli, pantolonu namaz izlileri, sapıp bükülmeyenleri tek tek refüze eder.
Hakkı ve doğruyu söyleyenler, doğru iş yapanlar yerine etrafına övücüleri doldurur.
Müslüman halkın güven ve itimadı kötüye kullanılır, ümitler kırılır.
Millet önce duayı keser, ardından rahmet kalkanı kalkar.
İnşallah bu özel günler muhasebe yapmamız için bir fırsat olur.
Bu temenniyle Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Hayırlı bayramlar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.