Cübbelinin yattığı yetmez mi?
Cübbeli Ahmet Hoca’nın bugün duruşması var. 4. duruşma.. Cübbeli hâlâ tutuklu.. Hakkındaki suçlama, bir suç örgütünden yardım istemek, yabancı uyruklu kadınları Türkiye’ye getirip barındırmak ve insan ticareti yapmak..
Yardım istediği iddia edilen suç örgütü malum; Karagümrük Çetesi.. Peki Cübbeli Ahmet Hoca ile birlikte, o çetenin, (yardım istendiği iddia edilen) üyesi Nejat Ergin neden tutuklu değil?.. Dahası ben Nejat Ergin’in (tutuksuz da olsa) yargılanıp yargılanmadığını bile bilmiyorum. İfadesi alındı, sonra serbest bırakıldı.. Peki Nejat Ergin ile Cübbeli Ahmet Hoca arasındaki pazarlığı kim yürütmüş? Hoca’nın kayınbiraderleri.. Peki bu kayınbiraderler, ifade verdi mi mahkemede? Kimse onlara sordu mu, “siz ne konuştunuz Nejat Ergin ile?” diye..
EVET NEJAT ERGİN’LE BULUŞTULAR, AMA!
Ben size söyleyeyim. Hoca’nın iki kayınbiraderi, Polat Hotel’de Nejat Ergin ile görüştüler.. Kamera kayıtları, giriş-çıkış bilgileri falan her şeyi var.. Peki ne konuşmuşlar? Ya hu bir sorsanıza ne konuşmuşlar.. Bir çapraz sorgu yapsanıza.. Üç ismi de tuzak detaylarla ters köşeye yatırıp o günkü muhabbetin aslını öğrensenize.. Derdiniz üzüm yemek değil mi? Yoksa bağcı dövülecekse döveriz icabında..
FASLI KADINLAR REDDEDİYOR
Hadi o kayınbiraderlerin ifadesini almıyorsun, peki şu satıldığı iddia edilen kadınları neden çıkarmıyorsun hakim karşısına? Neden sormuyorsun, “arkadaş bu insanlar sizi para karşılığı sattı mı, satmadı mı?” diye.. Şimdi benim bu sözüme mahkeme heyeti diyecek ki; “olur mu öyle şey?. Biz her iki ismi de mahkemeye davet ettik”.. E ettiniz de kadınlara Türkiye’ye giriş yasağı koydunuz. Nasıl gelecekler de ifade verecekler Çağlayan’a.. Kenan Evren değil ya bunlar videofon ile alınsın ifadeleri yatakta.. (aman yatakta alınmasın, neme lazım).. Bu kadınlar diyorlar ki; “…biz uluslararası fuhuş şebekesinin elemanları gibi muamele gördük. Aldığımız hava, edindiğimiz izlenim, Hoca’yı suçlamadan bu işten yırtamayacağız yönündeydi.
Biz de iddiaları kabul edip gittik. Eğer mahkemeye çıksaydık, gerçeği orada açıklayacaktık. Ama bizi duruşmadan bir gün önce sınırdışı ettiler…” budur..
BİLEREK Mİ GECİKTİRİLDİ?
Sonra aynı mahkeme, kadınları ifadeye davet için yazdığı talimatı da (ya ihmalkârlıktan ya da…) geciktirdi. Bu gecikmenin ne anlama geldiğini müsaade ederseniz kısaca açayım.. Cübbeli Hoca, Faslı kadınların itirafnameleriyle geçen yıl ekim ayında tutuklandı. Mahkeme 16 Nisan 2012 tarihinde iki kadının şikayet ve delillerinin tespiti için duruşma günü beklenmeksizin Fas’a yazı yazılmasına karar verdi. 21 Haziran 2012 tarihindeki ilk duruşmada ise Nisan ayında istenen yazının cevabının gelmediği belirtilerek, duruşma ertelendi. Mahkeme, Hoca’nın tutukluluğunu da devam ettirdi. Fakat daha sonra anlaşıldı ki, davayı doğrudan etkileyecek olan bu yazışma hiç yapılmamıştı. O yazı daha sonra avukatların itirazı sonucu yazı yazıldı.
Bakalım o güç bela yazılıp yollanan yazı, bugünkü davayı etkileyecek mi?
HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAYIN
Ez cümle. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Hoca, bu kadar abukluğun yaşandığı bir yargılamanın ortasında ıstırap çekiyor. Ne çete reisi var yargılanan, ne pazarlandığı iddia edilen kadınlar bu ithamı kabul ediyor ne de çete ile ilişkiyi sağladığı söylenen kayınbiraderler mahkemeye çağırılmış…
Anlaşılan bu dava bugün burada bitiyor.. Ama ortaya çıkardığı arızalar bir müddet daha gider gibi görünüyor. Kalın sağlıcakla.