Ahıskalıların ahı bitmeden
Sıtalin, Beriya, zâlimler başı,
Zehir etti bize ekmeği aşı,
Dört yana savurdu bacı kardaşı,
Kim bilir ne yanda eşimiz bizim.
Tiren bizi Urallardan aşırdı,
Bir kış günü Türkistan’a düşürdü,
Soğuktan dereler dağlar üşürdü,
Yaban otlar oldu aşımız bizim.”
•
Kendisi de bir Ahıskalı olan Yunus Zeyrek’in uzun şiirinden, iki mısra ile başlamak istedim söze.
Ahıskalıların “ahı” bitmeden Müslümanların “vah”ı bitmez. Sadece Ahıskalıların değil, Doğu Türkistanlıların da “ahı” bitmeden “vah”ımız bitmez.
Merhum Akif’in dizelerini rahatça yazar ve okuruz. O an kendimizi ve dinleyenleri duygulandırırız ama harekete geçmeyiz ve bir süre sonra o duyguları da yok ederiz.
Yine paylaşayım Akif’in feryadını.
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa kuzuyu, İlahi adalette sorarlar Ömer’den onu.”
Yüz yıllardır Doğu Türkistan’da nice kurtlar kuzuları aşırmaya devam ediyor.
En canlı tarihiyle 70 yıldır Ahıska Türkleri, vatansız ve topraksız diyar diyar sürülmüş ve gurbet yaşamaktalar.
Filistin, Mısır, Suriye ve nerede mazlum duruma düşmüş bir Müslüman varsa tamam ama ya Ahıskalıların hala vatansızlıkları ne olacak?
Ahıskalıların ve Kırımlıların yaşadıkları Rus zulmü, bütün zulümlerin ve zalimliklerin üzerindedir.
Hayvan vagonlarına saman yığar gibi doldurulan binlerce insan, nefessizlikten ölmüş, hastalıktan vefat etmiş, yaşlısıyla, hamilesiyle, çocuğuyla, kucağında bebesiyle analar, babalar, Orta Asya’nın çöllerine savrula savrula paramparça edilmişlerdir.
Bugün o sürgünden kalanlar ve onların çocukları yine dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye’de vatan hasretiyle yaşamaktadırlar.
Her insanın elbet kendi ölçeğine göre; acısı, gözyaşı, derdi, açlığı, tokluğu, fakirliği, zenginliği olabilir ama vatansızlık kadar büyük bir acı olamaz.
Ahıskalılar ekmek istemezler, aş istemezler, su istemezler. Türkiye ve dünya insanlığından beklentileri, vatanlarına dönebilmeleri ve avuç içi kadar da olsa topraklarına ayak basabilmeleridir.
Bilinen suçları şu: Müslüman ve Türk kimliklerinden vazgeçmeden, Gürcistan sınırları içerisindeki topraklarına bu kimlikle dönmek istemeleridir.
Müslüman ve Türk kimliklerini inkâr etmeleri ve yok saymaları kaydıyla belli şartlar ileri sürülerek, vatanlarına dönmelerine müsaade edilmektedir.
•
Ahıskalı yazar, Mircevat Ahıskalı’nın belirttiği gibi “Ahıskalılar 3000 yıl önce M.Ö 680’lerde İskit Türkleri olarak burayı vatan edinmişler, Anadolu’yu baştanbaşa fethetmişler.
Yunan ve Pers devletleri bile İskitlere boyun eğdirememiş, İskitler, Ahıska’yı yurt edinmiş, Firdevsi’nin Şehnamesine ilham kaynağı olan Alp Er Tunga gibi kahramanlar yetiştirmiştir. Ahıska, kadim Bun ve Kıpçak Türklerine ev sahipliği yapmış, Büyük İskender’e karşı koymuş 2700 yıllık bir Türk yurdudur.”
Neyse zalimlerin zulümlerinin bitmesi için mazlumların birbirlerini; “bilmesi, tanıması ve kardeş” olması şart. Ve bu şarta iman etmek şart.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.