Aliya İzzetbegoviç’in son günleri
Balkanlar’da Osmanlı fetihlerinden sonra ve Osmanlı idarecilerinden sonra yüzyılımızın son Osmanlısı Aliya İzzetbegoviç’tir.
Eğer Balkanlar bugün elden tamamen çıkmadıysa, bütün İslam âlemi bu gerçeği, Aliya İzzetbegoviç’in; azmine, gayretine, cesaretine ve imanına borçludur.
Aliya, Müslüman bir toplumun yaşadıkları ve sahip oldukları topraklarından topyekün silinmelerine karşı savaş vermiş, yüzyılın en yalnız ve en cesur lideridir.
Şimdi onun son günlerine dönerek; “Barışa Giden Yolda Dayton Görüşmeleri”nden hastalandığı günlere kadar kısa bir yolculuk yapalım.
*
Aliya İzzetbegoviç kendi ifadesiyle, Dayton görüşmelerinde yüz yıl birden ihtiyarlamıştır ve zorunlu bir barış imzalamıştır. O günleri şöyle anlatmaktadır:
-“Uzun ömrümde çok değişik işlerle uğraştım. Hapisteyken toprak kazdım, harç taşıdım, ağaç kestim, taş kırdım, sonrasında özgür bir insan olarak inşaat işleri yürüttüm, mahkemelere çıktım, makaleler yazdım.
Yine de bana en zor gelen iş görüşmeleri olmuştur. Görüşmek karar vermek demektir. Karar vermek ise zavallı insanoğlunun sırtına yüklenmiş en zor iştir.
Benim problemim şuydu ki ne barışa kavuşabiliyordum ne de iyi bir savaş yürütebiliyordum. Görüşmeler şantaj ve Bosna’nın başının üzerinde kılıç tehdidi altında yürütülmekteydi.
Kendisinden sayı ve mühimmat bakımından çok daha üstün olan düşman tarafından saldırıya uğramış bu millet büyük kayıplara uğramıştı.
Sunulan barış ise her zaman sadece benim ilkelerime değil, temel hukuk prensiplerine de aykırıydı.
Böyle bir barışı kabul etmem çok zordu, savaşın devam edeceği mesajıyla eve dönmem ise daha da zordu.
Çok zor ikilemler içerisindeydim. Kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyordum.”
Aliya İzzetbegoviç’in Dayton görüşmelerindeki notlarından küçük bir pasaj aktardık. Dayton görüşmeleri ise 14 Aralık 1995 yılında imzalandı.
*
Dayton görüşmelerinin hemen ardından Aliya İzzetbegoviç’in sağlık durumu bozulur, kalp krizi geçirir ve hastaneden 1996 yılının Mart ayında çıkar.
Aliya’nın bu hali, tüm hayatı boyunca değişen şiddetle seyretmekle beraber peşini bırakmayacak bir hastalığın başlangıcıdır.
Boşnak Devlet Başkanı’nın mesleki melekeleri devamlı bir şekilde kısıtlanmış görünmektedir. Yine de daha birkaç yıl yönetimde kalabilecek gücü toplayabilir.
Sürekli dünyanın çeşitli yerlerinde konferanslara davet edilir. Amerika’da demokrasinin gelişimiyle ilgili ödül alır.
Ancak İzzetbegoviç toplantı ve konferanslara katılmayı bir formalite olarak görmektedir ve esas düşüncesi şudur:
Batıda İslam’ı, Müslüman ülkelerde ise Batı’yı savunmaktır. Batı’da Doğulu, Doğu’da Batılıdır. Ancak her iki tarafta da Müslüman kimliğini ve düşüncesini sergiler.
Bu arada sağlık durumu gittikçe bozulur. 1998 Eylül’ündeki seçimlerden önce aday olmamayı ciddi şekilde düşünür.
O yılın mayıs ayında; “Dostlarıma” başlıklı bir mektup yazar ve 30 kadar adrese gönderir.
Devamı yarına.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.