“Allah”sız Müslümanlık
Yazının başlığına hemen tepki gösterecek olan olursa azıcık sabretsinler. Çünkü bu başlığı görünce ben de hemen tepki göstermiştim fakat sonra mahcup olmuştum.
Yazının başlığı bir kitap ismi. Rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin kitabının adı. Kitabı görünce; “Yapma be Ömer ağabey” demiş, içeriğine bakınca da “afedersin” demiştim.
Kitabın içeriği Kurtlar Vadisi dizisinin de epeyce gündeminde kalmıştı. Rahmetli Kurtlar Vadisi’nin mimarlarındandı.
18 Kasım 2009 yılında aramızdan ayrıldı. O günlerde rahmet dilemeye ve yazmaya fırsat bulamadım. Allah rahmet eyleye ruhu için El Fatiha.
Benim gibi nefsinin arzularını iman esası sayıp, iman esaslarını da başkalarına anlatan herkesin; “Allah’sız Müslümanlığımız” üzerine düşünmesi gerekir.
Ne yazık ki, Türkiye’de ve dünyada daha doğrusu İslam âleminin her yerinde “Allah’sız Müslümanlık” sebil gibi akıp duruyor. “Dil”den “Hal’e” geçmiyor.
Neyse yine ben de başta olmak üzere dünyayı ve dünyalıklarımızı sevdiğimiz ve bağlandığımız kadar Allah’ı sevebilseydik, İslam’ı anlayabilseydik, Peygamberimiz (s.a.v.) ’e ümmet olabilseydik, dünya için bu kadar patinaj yapıp, “Allah için yapıyoruz” demezdik.
İşte bu hakikatin adı, “Allah’sız Müslümanlık” oluyor. Yani dilimizle kalbimiz arasında aşılmaz engeller var.
Ne diyor Mevlana Hz.leri;
“Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır; dilinle söylediğini kalbinle de söyle. Dikiş tutmuyorsa şayet, söylenmeyi bırak; sus, kalbinden geçmeyeni diline değdirme.”
¥
Bir de Ömer Lütfi Mete’nin dilinden bakalım meseleye, şöyle diyor rahmetli.
“Allah ile beraber yaşanmayan Müslümanlık, Allah’sız Müslümanlık kandırmacasıdır. Allah ile iletişim kurdurmayan, Allah için sevmeyi öğretmeyen bir Müslümanlık, insanı geliştiremez, insanı mutlu edemez.
Müslümanlık bir külfetler paketi değil; bir zevk olmalıdır. Müslümanlık aşk ile yaşanmalıdır. Müslüman dışarıdan bakanı imrendirmelidir.
Kişi ‘Müslümanım’ diyorsa kendisini tanıyanlar baktıkça ‘Bu ne güzel insan’ demelidir. ‘Müslümanım’ diyen herkes Müslümandır.
Fakat ‘aşk’ ile olmayan bir Müslümanlık zordur, eziyettir, zevksizdir, dışarıdan bakanı iter. Kimseyi özendirmez. Kimseye ‘Bu ne güzel insan’ dedirtmez.
Aşk gelene kadar Müslüman ‘tam’ Müslüman değildir, ‘ham’ Müslümandır. Aşk gelince kişi Allah’ın sevdiği ve Allah’ı seven kişi olur.
Allah’lı Müslümanlık budur. Allah’lı Müslüman iyiliklerini kendisinden bilmez. İyilik yapmışsa unutur; kötülük yapmışsa unutmaz.
Müslümanlığını Allah’tan kendisine gelmiş en büyük hediye kabul eder. Müslümanlığı seçmiş olmasını kendi marifeti saymaz.
Allah’sız Müslüman ise inadına yaptıklarıyla övünür. İyiliklerini kendi marifeti bilir, kötülüklerini başkalarına mal eder.
‘Allah’sız Müslümanlık’ ifadesi nasıl bir şeydir?
Bir bakıma, ‘Allah ile sağlıklı bir iletişim ve beraberlik sağlamaya yetmeyen Müslümanlık’ deneylerinden oluşmuş yaşantıların denizi gibidir.
Hatta ‘Allah’sız Müslümanlık’ ifadesinin ötesinde, neredeyse ‘Allah’a rağmen Müslümanlık’ dahi diyebileceğimiz İslâmi yaklaşımlar da görülmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.