Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Bilgi: Güç

Bilgi: Güç

Bilgi güçtür. Tartışmasız. Fakat niteliği değişebilir. Açalım...

Gelişmiş, ileri gitmiş, teknolojiyi elinde oyuncak etmiş, refahın zirvesini yakalamış toplumlar için "Bilgi güçtür" sözü çok isabetli.

Zira o gelişmelerini, bilgiye dayanarak sağlamışlardır.

Kuvvetlenmeleri, güçlerini artırmaları bilgi sayesinde olmuştur.

O seviyeyi, bilgi üstüne bilgi koymakla elde etmişlerdir.

* * *

Daha çok bilmek, daha çok güçlenmek arzusuyla, birbirleriyle yarış içine girmişlerdir gelişmiş ülkeler.

O yarışta atbaşı gidenlerin oluşturduğu görüntü, liderliği kaybetmemek için mücadele eden ile liderliği yakalaması an meselesi olanların manzarasıdır.

* * *

Ne çare, tarih böylesi manzaraların toplamından ibaret...

Büyüyen, geniş hâkimiyetler kuran, sonra da küçülen nice büyük güç sahipleri görülmüştür yeryüzünde.

Gelmişler ve gitmişlerdir.

* * *

Hititler, Frigler, Urartular, Lidyalılar...

Frigyalılar, Sümerler, İyonyalılar...

Çinliler, Persler, Türkler, Araplar, Romalılar, Hunlar...

Ruslar, Almanlar, İngilizler, Fransızlar...

Aztekler, İnkalar, Mayalar...

Derken şunlar, bunlar...

Ha şimdi de Amerikalılar.

* * *

Şu saydıklarımızın ve dahi saymadıklarımızın hepsi için geçerlidir bilginin güç olma durumu.

Buna karşılık, geri kalmış, gelişememiş, insanları perişan haldeki ülkeler için de bilgi güçtür.

Ancak buradaki güç, 'kudret, kuvvet' anlamında değil, 'zor' anlamında.

* * *

Bilgiye erişmek zor ise, o toplumun "kaybedenler safında" yer alması kaçınılmaz.

Teknolojinin t'si bile yoksa...

Halk bir yudum suya, bir lokma ekmeğe muhtaçsa...

İnsan hayatının değeri bilinmiyorsa...

Baskı, yönetenlerin bildiği tek yöntemse...

Miskinlik, tembellik, cahillik, yoğun bir sis gibi toplumun üstüne çökmüşse...

Fakir çoğunluk ile zengin azınlık arasındaki kazanç farkı, uçurum halinde büyükse ve gittikçe artmaktaysa...

Sömürülmek, ezilmek, adam yerine konulmamak kanıksanmaktaysa...

İşte böyle bir tablodan başka bir sonuç de beklenemez.

* * *

Fakir bir Afrika ülkesinde gördüğüm bir ağaç çok şaşırtmıştı beni.

Dallarında fazla sayıda "bir şey" vardı fakat nasıl bir meyve olduğunu anlayamamıştım.

Dallara konmuş kuşlar olabilir mi diye yaklaştığımda farkına vardım ki uçuşup duranlar siyah naylon poşetlerden başka bir şey değil.

Çöpe atılacak başka nesne yoktu çünkü.

Ne varsa tüketiliyor, değerlendiriliyor, geriye sadece poşetler kalıyordu.

Fotoğrafını çekmiştim. Kim gördüyse bilemedi ne ağacı olduğunu. Poşet ağacı!

* * *

Peki, samimiyetle soracak olsak, biz neredeyiz? İki aşırı ucun arasında, ilk gruba yakın.

Bilenle bilmeyenin bir olmayacağını öğrenmişiz hiç değilse.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi