Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Camileri kundaklayan deli mi?

Camileri kundaklayan deli mi?

Bir deli yakalanmakla mesele kapanmış olamaz

İstanbul'un Anadolu yakasında ard arda 19 caminin kundaklanması, daha doğrusu yakılması giderek çeşitli kesimlerin tepkisine yolaçmıştı ki, bir kişinin yakalandığı açıklandı. Yakalanan kişinin cami hırsızlığından sabıkalı ve akli dengesinin yerinde olmadığına dair raporu bulunduğu da belirtilince doğrusunu söylemek gerekirse bu işe aklım fazlaca basmadı. Çünkü, endişem bu yöndeydi. Yani tansiyon yükselmeye başlayınca bir delinin yakalanıp işte camileri yakan bu kişidir diyerek meselenin kapatılması yönüne gidileceğinden korkuyordum. Korktuğum başıma geldi.

Elbette yapılan açıklamalar doğru olabilir. Yani yakalanan kişi cami hırsızlığından sabıkalı ve akli dengesinin yerinde olmadığına dair raporlu olabilir. Ve bu kişi söz konusu camileri yakmış da olabilir. Mesele bu kadarla kalacak olursa yakalanan kişinin cezai ehliyeti olmadığı için ceza alması söz konusu değildir. Bu bakımdan ister yakalanan bu kişi ifadesinde belirttiği gibi gerçekten hırsızlık için camilere girdiği ve arkasından da parmak izi bırakmamak için camileri kundaklamış olsun, ister bu kişinin arkasında birileri bulunsun ve bu deli raporlu kişi kullanılmış olsun, soruşturma bu haliyle bırakıldığı takdirde camiler bir delinin deliliğine uğramış ve sıradan bir hırksızlık olayı sınırlarını aşmamış olacak.

O zaman da günlerden beri yapılan açıklamalarda olayın provokasyon olduğu şeklindeki iddialar da çürümüş, unutulmaya terkedilmiş olacaktır.

Peki gerçekten 19 caminin yakılması bir delinin deliliğinden mi ibarettir? Bu soruya tatminkar bir cevap verilebilmesi için araştırmanın derinleştirilmesi, olayın arkasında bir takım çevrelerin ve odakların bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekiyor.

Bu ülkede yaşayan bir kişi olarak nice cinayetler ve hadiselerin hiç suçu olmayan insanların üzerine yıkıldığını çok iyi biliyoruz. Özellikle organize bazı gruplar işledikleri suçları olaylarla hiç ilgisi olmayan kişi yada grupların üzerine atıveriyorlar. Bu olayda ise belli ki kundaklamalar devam edecek olsa işin gerçek yüzünün ortaya çıkma ihtimali belirir, kullandıkları bir kişiyi ele vermiş olabilirler. Böyledir demiyorum ama, böyle olması endişesini taşıyorum.

Böyle düşünmekte haksız olmadığım kanaatindeyim. Danıştay saldırısının başlangıçta kimlerin üzerine yıkıldığını ama aradan yıllar geçip ortaya Ergenekon Davası çıkınca dosyanın bu dava ile birleştirilmesinin gerektiğine Yargıtay'ın karar verdiğini gördükten sonra artık hiçbir olayda olmaza yer kalmıyor.

Olayların başladığı günden bir delinin zanlı olarak yakalanmasına kadar geçen süre içinde gerek siyasiler gerek sivil toplum örgütlerinin yetkilileri yaptıkları açıklamalarda olayı hep provokasyon olarak nitelendirdiler. Çünkü, camilerin yakılmaya başlanması ile bu ülkede bir alevi-sünni çatışması körüklendiği akla geldi. Bereket iki taraf da serinkanlılığını korudu ve bu oyuna gelinmemesi yönünde açıklamalar yapıldı. Özellikle bazı Alevi derneklerinin genel başkanları açıkca böyle bir olayı kınadıklarını ifade ettiler. Zanlının yakalanması da işte bu açıklamalardan sonra geldi. Ya toplum olarak insanlar serinkanlılıklarını koruyamasa çatışmalar olsaydı acaba yine bu deli raporlu kişi mi yakalanacaktı?

Tekrar ediyorum, maksadım İstanbul Emniyeti'nin çalışmalarını ve bir zanlıyı yakalamış olmasını eleştiriyor değilim. Bu memlekette bazı provokasyon ve cinayetler karşısında emniyet teşkilatının da gerçek zanlıları yakalamakta çaresiz kaldığını, bazı engellerle karşılaştıklarını ve bu engelleri aşamadıkları için işin özüne inemediklerini hatırlatmaya çalışıyorum. Hiç olmazsa bu defa bu konuda gerçek suçlular varsa onlara ulaşılmasında ülkemin geleceği açısından yarar görüyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi