M. Emin Yıldırım

M. Emin Yıldırım

Dünyadaki cennet: Ravza-i Mutahhara

Dünyadaki cennet: Ravza-i Mutahhara

Efendimiz’in (s.a.v) nurlu şehri Medine’de, cami eksenli bir medeniyet olan İslâm’ın, bu kaybolan yüzünü dipdiri bir şekilde görmek mümkündür. Okunan ezan ile birlikte bir anda duran hayat ve mescide doğru yürüyen binler, insana o kadar farklı duygular yaşatıyor ki; gerçekten tatmayan bilmez, tadan ise anlatamaz hakikati, burada çok açık bir halde tecelli ediyor.
Mescid-i Nebevvi’nin avlusuna adım attığımızda bugün büyük bir alana yayılan o kutlu mekânda, yüzlerce sahabenin evlerinin olduğunu hemen hatırlıyoruz. Şimdi bunlardan hiçbir iz kalmasa da, bazı tarihi kitaplardan biz hangi sahabînin nerede oturduğunu, en azından takribi olarak da olsa biliyoruz.
Efendimiz’in hayatının 10 yıllık bölümüne şahitlik etmiş bu mübarek mescidin içerisine girdiğimizde, o günleri hatırlatan bir yapı ile ne yazık ki karşılaşmıyoruz. Ama her şeye rağmen Mescid’in ön tarafında sütunlar üzerinde, Efendimiz (s.a.v) dönemindeki bölümü gösteren yazılardan ne kadarlık bölümün o zamana ait olduğunu öğrenebiliyoruz.
Bu kutlu mescidin içerisinde 3 ayrı mihrabın varlığı, herkesin dikkatini çekmektedir. Bu mihrablardan şu an imamın durduğu mihrab, Hz. Osman Mihrabı olarak bilinir. Hz. Osman’ın mescidi öne doğru genişletmesi sırasında yaptırdığı bu mihrab, o günden beridir imamların kullandığı mihrab olmuştur. Bu mihrabın paralelinin arka tarafında ve Ravza’nın içerisinde Efendimiz’in (s.a.v) Mihrabı, biraz ilerisinde ise Mihrab-ı Süleyman diye bilinen Kanuni’nin hediye ettiği mihrab vardır.
Mescid-i Nebevvi’nin en önemli kısımlarından birisi de hiç şüphesiz dünyadaki cennet olan Ravza-i Mutahhara’dır. Allah Rasûlü (s.a.v), birçok hadis kitabının bize aktardığı rivayet ile “evi ile minberi arasındaki kısmın cennet bahçelerinden bir bahçe” olduğunu beyan etmiş ve burada kılınan namazlar ile yapılan duaların makbuliyetinin müjdesini vermiştir. Bu özel mekân, bugün de mescidin tamamından ayrılır; hem giriş yerlerine oranın değer ve kıymetini yansıtan ayet ve hadisler yazılarak, hem de o alanı belirtme adına konan yeşil halılarla, mescidin diğer kısımlarından çok farklıdır. Bugün yaklaşık 330 m’lik bir alana denk gelen bu özel mekân, o kutlu çağa ait birçok hatırayı da bünyesinde saklamaktadır.
Bu hatıralardan en önemlisi, elbette Ravza içerisinde bulunan sütunlardır. Özellikle ön kısımda bulunan ve oldukça sık olan o sütunların bazılarının üstlerinde var olan Arapça yazılar, dikkatlice bakanların ilgisini hemen çekecektir. Neden hepsinde değil de, birkaç tanesinde bu yazılar vardır? Çünkü o sütunlar Efendimiz (s.a.v) dönemine ait bazı hatıraları yansıtmaktadır. Gelin, “Hatıralara saygı, hatıranın sahibine saygının bir gereğidir..” ilkesince, bunların neler olduğunu kısaca anlamaya çalışalım.
1) Muallâka Sütunu: Bu sütun, Efendimiz’e (s.a.v) ait mihrabın arkasında ona bitişik bir haldedir. Rivayetlere göre sahabe bir gün oraya Halûk isimli güzel bir koku sürmüş, Efendimiz de bu kokudan çok hoşnut olmuş ve o günden sonra da bu hatıradan dolayı böyle bir isim ile anılmıştır. Yine aynı sütuna, Efendimiz’in minberde hutbe okumaya başlamasından dolayı, daha önce kullandığı hurma kütüğünden ses gelmesi üzerine Hannâne, Haccac b. Yusuf’un gönderdiği mushafın orada bir sandık içerisinde saklanmasından dolayı, Mushaf sütunu da denir.
2) Hz. Aişe Sütunu: Burası Efendimiz’in (s.a.v); “Eğer ümmetim orada ibadetin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, orada namaz kılmak için birbirleri ile yarışırlardı” dediği yerdir. Efendimiz’in mihrabına doğru ortada olan bu sütunun, Hz. Aişe validemize nispet edilmesi ise, onun sürekli orada namaz kılmasından dolayıdır.
3) Ebu Lübabe Sütunu: Buraya Tevbe Sütunu da denir. Sahabeden Ebu Lübabe’nin yaptığı bir hatadan dolayı kendini bağladığı ve sonrasında hakkında gelen hüküm ile affedildiği müjdesine nail olduğu o olayın hatırasının geçtiği yerdir. Bu sütun, Hz. Aişe Sütunu'nun Hücre-i Saadet’e doğru olan kısmının hemen önündedir.
4) Serir Sütunu: Burası Efendimiz’in (s.a.v) itikâfa girdiğinde istirahat etmek için sardığı bir yataktan dolayı bu isim ile anılmıştır. Bir yüzü Hücre-i Saadet’in içerisinde kalan bu sütun, yine aynı yerde olan diğer iki sütunun en baş kısmında olanıdır.
5) Bekçiler Sütunu: Serir Sütunu'nun hemen yanında olan bu sütuna, başka isimler de verilir. Buraya muhafız ya da bekçiler sütunu denmesinin sebebi, hicretin ilk yıllarında bazı Sahabîlerin Efendimiz’i (s.a.v) düşmanlara karşı koruma adına orada tuttukları nöbetlerden dolayıdır.
6) Elçiler Sütunu: Vüfûd sütunu denen bu yerde, Efendimiz (s.a.v) özellikle dışarıdan gelen heyet ve elçileri kabul ettiğinden dolayı bu isim ile anılmıştır. Bu sütun da, Bekçiler Sütunu'nun hemen yanındadır.
İşte dünyadaki cennet olan Ravza’nın içerisinde bulunan bu işaret taşları, bir anda sizi buralardan alıp, Asr-ı Saadet’in o iman dolu sokaklarına götürmeye yetiyor.
Rabbim, hepimizi sürekli o hoş sedâyı duyanlardan eylesin. (Amin!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Yıldırım Arşivi