Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bu mu insanlık?.. Bu mu Müslümanlık?

Bu mu insanlık?.. Bu mu Müslümanlık?

Gerçi, dünkü “haber” ve “yazı”larımızda gündeme getirdik ama, “laikçi cephede değişen bir şey olmadığını” gördüğümüz için, aynı konuyu bir defa daha tekrar etme ihtiyacı hissettik... Konu, “Vakit’e saldırı” konusu ve bu saldırının “altında yatan” sebep... Öncelikle “olayın başı”na dönelim... Ne dedi Vakit?.. Dedi ki; “Adına Yılbaşı veya Noel denilen gün, İslâm’a ait bir bayram veya kutsal bir gün değildir.”... Bunu, sadece biz demedik... Bunu “Diyanet” de dedi, “Müslümanım” diyen hemen herkes de... Buna ilâve olarak, şunu da dedik: “İsrail’in Gazze’ye saldırdığı ve tamamen soykırımı amaçladığı şu günlerde, insan olan hiç kimse eğlenemez!.. Kundaktaki bebeklerin bile öldürüldüğü bu saldırılara rağmen eğlenen bir insan, asla insan olamaz!”
“İÇTİLER, SIZDILAR” DİYEN SİZSİNİZ!
Ne zaman dedik bunu?.. “Yılbaşı kutlama”larından önce... “Bir kişi”ye değil, “herkese” ve “her kesime” dedik... Özellikle de; “Müslümanlık kimsenin tekelinde değildir!.. Biz de Müslümanız” diyen “laikçi”lere dedik!..
Dedik, çünkü “Müslümanım” diyen bir insan; Gazze’de “Müslüman kardeşleri” katledilirken, “kundaktaki bebekler” bile bombalarla öldürülürken, “içki” içemez, vur patlasın-çal oynasın eğlenemez!..
Peki, içki içen olmadı mı?.. Eğlenen olmadı mı?.. Oldu!.. “Duyarsız” o kadar insan var ki; içti, dansetti, eğlendi!..
Bunlardan bir kısmı da, “üniversite öğrencisi”ydi!.. Evet, “Bilkent Üniversitesi’nde okuyorlar”dı!.. Onlar da eğlendiler, onlar da kutladılar “Yılbaşı”nı!..
Sonra, malûm “facia” meydana geldi... Hürriyet’in 2 Ocak günü 1. sayfasında yazdığı gibi; “Yeni yılın ilk saatlerine kadar eğlenen ve alkol alan gençler, daha sonra uykuya daldılar!.. Bir üst kat için doğalgaz zehirlenmesi nedeniyle çağrılan EGO yetkilileri, gerekli önlemleri aldıktan sonra, gençlerin dairesini de kontrol etmek istedi... Ancak ekip, kapı açılmayınca evi boş sanarak apartmandan ayrıldı.”
Gençler, bir daha elbette uyanamadı... Çünkü, “karbonmonoksit zehirlenmesi”nden, yani “doğalgaz kaçağı”ndan ölmüşlerdi...
İşte bu ölüm olayını, Cuma günkü Vakit’in sürmanşetinden, “Yılbaşı felâketi” başlığıyla verdik... Bu başlığın altında da, sadece “Çankaya’da ölen 7 öğrenci”den değil, Bangkok’ta, yine “yılbaşı gecesi ölen 60 kişi”den bahsettik...
Gelin, görün ki; “öküz altında buzağı arama” alışkanlığını sürdüren kartel medyası, bu başlığın altında da “maksat” aradı... “Zihniyet”imizi sorguladılar, “çizmeyi aştığımızı” ileri sürdüler ve hani neredeyse “ölümlere sevindiğimizi” iddia edecek kadar iğrençleştiler!.. Hem de; “gençlerin içip sızdığını” kendileri yazdığı halde!..
VAKİT’E SALDIR, İSRAİL’İ KORU!
İyi de, Vakit’e yönelik bu “alçakça saldırı”nın sebebi neydi?.. Vakit’e saldırarak “ne demek” istiyorlardı, “neyi örtbas etmeye” çalışıyorlardı?.. “Asıl amaçları” neydi?..
Bunu düşünürken, AK Partili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu için anlattığı fıkra geldi aklımıza...
Hani, adamın biri, hanımıyla oturuyormuş ya... Hanımı, “ekmek” yapmak için “hamur yoğuruyor”muş da, tam o anda “gaz kaçırmış” ya...
Adam, karısına demiş ya;
“Hanım, ne yaptın?.. Ayıp olmuyor mu?.. Oldu mu şimdi?”
Hanım, altta kalmamak için kocasına şöyle bir cevap vermiş ya;
“Sen de geçen sene baltanın sapını kırmıştın ya!.. Sen önce onun hesabını ver!”
Ne ilginçtir ki;
“Kartel medyası”nın Vakit’e yönelik saldırısı da, aynen “gaz kaçıran hanım”ın haklı çıkma çabasına benziyor!..
“Yılbaşı felâketi”ni sorgulamak ve gençleri “ölüm”e götüren “içki”nin, “kötülüklerin anası” olduğunu söylemek yerine, Vakit’e saldırdılar!..
Hem de, “kırılan baltanın sapı”nın hesabını soran, eblehçe bir mantıkla!..
Buna mecburdular!..
Vakit’in “yılbaşı felâketi” başlığına saldırmalıydılar ki; “İsrail’in Gazze’de yol açtığı felâket” gündeme gelmesin!..
Vakit’in “Yılbaşı felâketi” başlığına saldırmalıydılar ki; “Terör Devleti İsrail”in giriştiği “soykırım amaçlı katliam”ları örtbas edilsin!..
Kısacası; “Vakit’e saldırmalılar” ki; Vakit; İsrail’in üzerine gidemesin!..
BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMA ÇABASI!
Sizin anlayacağınız;
Vakit’e saldırının tek bir sebebi vardır, o da “İsrail’i koruma ve kollama çabası”dır!..
Evet, İsrail’i koruma ve kollama çabası!..
Ama, kesinlikle “gençleri” değil!..
Bu arada, şunu da ifade edelim ki;
“7 üniversite gencinin ölümü”nden dolayı zerrece üzüldüklerine inanmıyoruz!..
Bu, ne “iğrençlik”tir ki;
7 gencin ölümünü de “siyasî ranta çevirme” peşindedirler!.. “Kartel medyası”nın yayınlarını lütfen dikkatle izleyin!.. Göreceksiniz ki; “Başkent Doğalgaz A.Ş.” üzerinden Melih Gökçek’e saldırmak ve böylece “CHP’ye rant kazandırmak” istemektedirler!..
Bu amacı görmemek için, herhalde “kör” olmak gerekir...
İşin doğrusu, “bir taşla iki kuş” vurma gayretindeler!..
“Yılbaşı felâketi” başlığı sebebiyle Vakit’e saldırıp “İsrail’e olan tepkileri kırmaya” çalışırlarken, gençlerin ölümüne yol açan “Doğalgaz kaçağı” sebebiyle de “Başkent Doğalgaz Şirketi”ni ve dolayısıyla Melih Gökçek’i yıpratmaya çalışıyorlar!..
İşin özü ve özeti;
Vakit’e saldırıyorlar ki İsrail’in önü açılsın!.. Doğalgaz şirketine saldırıyorlar ki, CHP’nin ve Murat Karayalçın’ın önü açılsın!..
Ne kadar aşağılık bir yayın politikası!..
ÖNCEKİ GECE NEREDEYDİLER?
Biz, kartel medyasının “iğrenç strateji”lerini gözler önüne serip, “niyet ve amaçlarını deşifre” edince, “Hayır” dediler, “Filistin’e karşı, en az sizler kadar, biz de duyarlıyız. İsrail’in saldırılarını biz de kınıyoruz!”
Mu acaba?..
Bu konuda ne kadar “samimi”, ne kadar “duyarlı” ve ne kadar “tutarlı” olduklarını “önceki akşam” gösterdiler!..
Evet, önceki akşam... “Kuduran İsrail”in, Gazze’yi “havadan ve denizden bombaladığı” yetmiyormuş gibi, “karadan da saldırıya geçtiği” önceki akşam!..
Kevser Yılmaz adlı bir Türk kadın, “canlı yayın” yapan televizyon kanallarına telefon edip, “yaşadıkları acı”yı anlatıyor:
“Elektrik yok!.. Su yok!.. Yiyecek ekmek yok!.. Soğuktan donuyoruz... Öyle bir gece ki, sabaha sağ çıkar mıyız belli değil!.. Çünkü İsrail, her tarafı gelişigüzel bombalıyor!.. Ne cami tanıyor, ne okul!.. Ne hastane tanıyor, ne ambulans!..
Her şeyi bombalıyorlar!..
Şimdi de tanklar başladı top atmaya... Paletlerin gürültüsünden ve top sesinden uyumak ne mümkün!..
Dua ediyorum, çocuklarım hastalanmasın!.. Çünkü hastanelerde yer yok!.. Yaralıları tedavi edecek doktor da yok!.. Çünkü İsrail; ambulansları da vuruyor, doktorları da!..”
Kevser Yılmaz adlı genç kadın, “açık” bulabildiği televizyonlara “İsrail’in insanlık dışı saldırıları”nı anlatırken, “kartel televizyonları ne yapıyordu” dersiniz?..
Görenler görmüştür... Ama, görüp de bilmeyenler için aktaralım:
En “dandik kanallar” bile yayın akışlarını kesip “İsrail’in Gazze’ye başlattığı kara saldırısı”nı haber verirken Aydın Doğan’ın Kanal D ve Star TV’sinde “film” oynuyordu iyi mi?.. Kanal D ve Star TV kafalarını devekuşu gibi kuma gömmüş, “İsrail vahşeti”ni görmüyor, göstermek istemiyordu!..
Karamehmetler’in Show TV’sinde ise yarı üryan Demet Akalın, şarkılar söylüyor, atv ve benzeri kanallarda da “düm teke tek”ler gırla gidiyordu!..
Peki, hani hassasiyet?..
Hani tutarlılık?..
Ve hani nerede “Müslümanlık?”
Filistinlilerin soğuktan donduğu o gece, belli ki kartel yöneticileri “şömine”lerinin etrafında kestane kebaplıyorlardı!..
Hani, diyorlardı ya!.. Hani, “Biz de Müslamanız!” diyorlardı ya... Bu mu sizin müslümanlığınız?.. Bu mu sizin duyarlılığınız?.. Ve bu mu kardeşlik anlayışınız?.. Hani, “vicdanınız” nerede?..
Şunu söylemeye çalışıyoruz: “Vakit’e saldırma” cür’etinde bulunanlar, ilk önce kendilerine bakmalı!.. Kendilerinin “yamukluk”larına ve “vicdan”larına bakmalı!..
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; Vakit, bundan böyle de doğru bildiği yolda yürümeye, “Müslüman kardeş”lerine sahip çıkıp, “Siyonist vahşet”e lânet okumaya devam edecektir!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi