Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Genel Kurmay'ın basın danışmanı kim?

Genel Kurmay'ın basın danışmanı kim?

Kim yazıyor Allah aşkına bu bildirileri..
Her seferinde aba altından sopa göstermeler, hainlik suçlamaları.. TSK'ya yakışmadığı gibi bu ifadeler artık kabak tadı da vermeye başladı. Caydırıcılık derseniz, durum ortada.. Aksine bu bildirilerle hedeflenen neyse tam aksi oluyor..
O zaman bu bildirileri kim, niçin yayınlıyor..
Genel Kurmay'ın konuşması gereken yerde ses yok, üzerine vazife olmayan bir konuda ise sert ifadelerle, aba altından sopa gösteriliyor..
“Rejim söz konusu ise gerisi teferruattır” gibi bir anlayışla; Siyaset ve Media zaman zaman hedef alınıyor..
Kendi yöneticisi ile mediası ile başı belada bir TSK olabilir mi?
Bir ara, TSK'nın akredite birkaç yazarı dışında hemen herkes TSK ile mahkemelikti. 28 Şubat günlerini hatırlasanıza. Peki ne oldu. Hiiiç.
312 Generalin birlik olup gazetemiz hakkında açtığı davayı hatırlayın..
Bizim Askeri Mahkeme'de yargılanmamızı hatırlayın..
Sonuç ne peki?! Bu işlerden kim zararlı çıkıyor?
Sadece bu işi yapanlar mı?..
Sadece TSK mı?..
Bu ülke; topyekûn hepimiz zararlı çıkıyoruz.. Ben zararlı çıkıyorum..
Geçen gün Altan soruyordu..
Altan dün de “devlet emrinde çalışan katiller’i yazdı..
Genel Kurmay istediği kadar bildiri yayınlasın, Şemdinli, Susurluk, Dink cinayeti ve Ergenekon konusunda bir ilerleme sağlanamadığı sürece hep zan ve şaibe altında kalacaktır..
Genel Kurmay, konuşması gereken yerde konuşmuyor..
28 Şubat'tan biliyoruz, o işleri yapanlardan hangisi hakkında soruşturma açıldı..
Nokta Dergisi’nin açıkladığı darbe planları ne oldu?
Son kaçırılan askerlerle ilgili tartışmalara bakar mısınız? İş nereye vardı..
Bu işlerin soruşturulması değil, üstünün örtülmesi TSK'yı yıpratır.
Kol kırılır, yen içinde kalırsa kangren olur, en azından çolak kalır kol. Doğru olan, yapılması gereken olayın üzerine gitmektir..
Darbe dönemlerini, darbe dönemlerindeki haksızlıkları, hukuksuzlukları, yolsuzlukları geçtik..
Dünü de bıraktık. Bu gün hâlâ aktüel olan sorunlar konusunda bile yaşananlara bakar mısınız?
Bildiri yayınlamakla olmuyor bu işler..
‘Ordu karşıtlığını siyasi ve ekonomik rant aracı yapan bazı çevreler.’(...) ‘Türk Silahlı Kuvvetleri'ne seviyesiz bir şekilde saldırmak.’ (...) ‘Olayı saptırarak kendi amaçları doğrultusunda kullanmak.’ (...) ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak.’ Sıradan bir dernek ya da bir partinin ilçe örgütünün mahalli gazetede çıkan eleştirilere karşı öfkesini ifade eden bir uslûbla kaleme alınan bir bildiri..
Bu bildiriler, andıç, fişleme ve brifing gerçeğini örtmüyor..
Dağlıca konusunda gelinen nokta ne?..
Dink olayı ile ilgili sorumlular hakkında dava daha yeni açıldı.. Bu arada dosyada hiçbir işlem yok..
Savcılar da korkuyor; Şemdinli'de gördük neler olduğunu..
Savcıya yapılan bir haksızlık, ötekilere yönelik bir tehdit değil mi?.. Yargı yolunu engelleyenler kimler?.. İzin verilmiyor, bilgi belge verilmiyor, olayların üzerine gidenler azarlanıyor ya da görevden alınıyor, tehdit ediliyor.. Altan’ın yazdığı “Devletin emrindeki katiller”de anlatılmak istenen şey işte bu..
Ogün Samast ya da Yasin Hayal'i kim azmettirdi. Olayları kim perdeledi..
‘çift başlı yargı’ ile bu işlerin çözümü ne kadar mümkün.. Adli yargıda 39 yıl ceza alan Şemdinli sanıkları, Askeri Mahkeme'de tahliye ediliyor?.. Ne de olsa “iyi çocuklar”... Bunu eleştirirseniz oradan birileri “Hııı!!” diye uyarıyor.. “Yargıya saygı!!” diyor..
Sahi, Güneydoğu'da ‘hakim ve savcıları’ hizaya getirmek için ‘birkaç bomba attırdığını’ söyleyen emekli Korgeneral Altay Tokat hakkında açılan dava ne oldu?.. Zaman aşımı.. Peki askeri istihbarat bunu bilmiyor muydu? Tek olay, tek örnek bu mu?..
Sıradan, yanlış bir şeye karşı normal bir eleştiriden yola çıkarak, eleştiriyi yapanlar ‘Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmayı...’, ‘... onun terörle mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine sahip çıkmadaki kararlılığını aşındırmayı düşünenlerin’ şeklinde azarlanabilir mi?..
Bir ülkenin Silahlı Kuvvetleri, o ülkenin aydınları ile bu şekilde bir tartışmaya girebilir mi?..
Silahlı Kuvvetleri yıpratan davranışta bulunanları eleştirmek nasıl TSK'nın moralini bozabilir ki?!
TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporları var, AİHM kararları var. Gerçek ortadayken, konuşanları azarlayarak nereye varılabilir ki?..
Faili Meçhuller aydınlatılabiliyor mu?..
Yolsuzluk iddialarının üzerine gidilebiliyor mu? Batık bankalara danışman olan paşaların ilişkileri soruşturuldu mu, bu işin üzerine gidilmedi ise neden?.. Hâlâ imtiyazlı şirketlere danışmanlık yapan emekli subaylar var mı; kimlerle iş tutuyor ve ne yapıyorlar?..
Darbe girişimleri sorgulanabiliyor mu?
Siyasetçisine fırça, basınına fırça, aydınına fırça. TSK bu milletin bir özeti diyeceksiniz, sonra bu milletin oy verdiğini, kendisine örnek aldığı insanları böylesine aşağılayacak, fırçalayacaksınız. Böylece bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz..
Hadi, şimdi şu Ergenekon olayı ile ilgili bilgi ve belge verin savcılığa..
öfkeli demeçler, bildiriler, terör, irtica, laiklik, türban tartışmaları ile bu işi örtbas etmek isteyenlerin media içindeki uzantılarını biliyoruz.. Onların siyaset, bürokrasi içindeki uzantılarını da..
Media, Mafia, Sermaye, Siyaset ve Bürokrasi arasındaki karmaşık örgütlenmelerden biri daha ortaya çıkartılırken, şimdi merak edilen soru şu, “Bakalım bu işin üzerine gidilebilecek mi?.. TSK'nın bu işe tepkisi ne olacak?.. İş diğer Silahlı Kuvvetler mensuplarına uzayacak olursa ne olacak?.. Mediadaki eklemlenmiş gazetecilere tetikçilik görevi verildi mi? Soğuk savaş dönemi ve sonrasında psikolojik harp taktikleri ile toplumun farklı kesimleri birbirine karşı kışkırtıldı mı? Komplolar üretildi mi? “Amiral Gemisi”nde neler oldu.. Eklemlenmiş gazeteciler, bu özel ilişkilerini siyasi amaçları ve kişisel çıkarları için kullandılar mı?..”
Genel Kurmay'a iyi bir basın müşaviri ve bir de dini danışman gerek..
Hani, Altemur Kılıç gibi bir gazeteci ya da Zekeriya Beyaz gibi bir ilahiyatçı değil!..
Hani derler ya; arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim diye..
Danışmanı, adamı rezil de eder vezir de..
Karar sizin.. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi